Amerika ve İngiltere siyaset ve ekonomisinin etkin mezhebi Evanjelist Hıristiyanların yaydığı yaratılışçılık, başta Suudi Arabistan olmak üzere (İran hariç) diğer Müslüman ülkelerde aynı çizgideki tarikat ve cemaatler tarafından kolaylıkla benimsedi.

Evrimsiz eğitim

Fazilet Partisi Adana Milletvekili Ali Gören, 2000 yılında verdiği bir soru önergesinde Milli Eğitim bakanına "Biyolojide akıllı tasarıma yer verilecek midir?" diye sormuştu. Aynı partiden Konya milletvekili Lütfi Yalman da "Evrim ne zaman müfredattan çıkartılacak?" diye soruyordu. 

O tarihlerde evrim öğretimi ilköğretim 8. sınıfta başlardı. Lisede biyoloji dersi alacak 8. sınıf öğrencisi, fen bilgisi dersinde "Evrimin türdeki değişimler olduğunu belirttir", "Bilim tarihi boyunca biliminsanları tarafından farklı görüşlerle evrimin nasıl olduğuna ilişkin açıklamalara örnekler verir" kazanımlarını edinerek mezun olurdu. Evrim, öğretim programı ve ders kitaplarındaki yerini 2008’de "Bilinçli Tasarım" başlığı ile yaratılışçılığa bıraktı. MEB’in program komisyonlarından sızan bilgilere göre o tarihte bir bilgi olarak kısaca değinilen yaratılışçılık, kazanımları olan kapsamlı bir ders konusu olacakmış. Muhalefetteyken iktidara "Evrim ne zaman müfredattan çıkartılacak?" diye soran şeriatçının iktidar olduğunda evrim eğitimine devam etmesi çelişki olurdu. Peki evrim konusunda çelişkiye düşmeyen şeriatçı, tanrının bütün kitaplarıyla çelişen yaratılışçılığı eğitimin konusu yaparken neden çeliştiğini düşünmüyor? 

Yaratılışçılık, bilimin, bilimsel süreç ve sonuçlarının insan zihninde yarattığı değişimi durdurmaya çalışan postmodern hareketlerden biri. Amacı bilimi, bilimsel düşünceyi değersizleştirmek. Evrim kuramını tartışmaya açmış ve taraftarlarının çoğunlukla dinci olması onun dini bir hareket gibi algılanmasına yol açıyor. Oysa değil... Yaratılışçılık, kutsal kitaplardan farklı olarak canlı türlerin bugünkü formlarıyla 500 milyon yıl önce Kambriyen Patlaması’yla aniden ortaya çıktığını savunur. İbrahimî dinlere göre bu tarih 6 ile 10 bin yıl arasında değişiyor. Kutsal kitaplardaki yaratılış hikâyelerine aykırı olmasına rağmen üç büyük dinin ortodoks taraftarları yaratılışçılığı dinsel bir argüman olarak kabullendi. Amerika ve İngiltere siyaset ve ekonomisinin etkin mezhebi Evanjelist Hıristiyanların yaydığı yaratılışçılık, başta Suudi Arabistan olmak üzere (İran hariç) diğer Müslüman ülkelerde aynı çizgideki tarikat ve cemaatler tarafından kolaylıkla benimsedi. Hareketin ABD ve İngiltere dışındaki iki merkez misyonundan biri Türkiye’de diğeri Rusya’da. 

Bilimsel yasalar hakkında kuşku yaratma, bilimin yöntemlerini geçersiz gösterme, düşünme ve doğru akıl yürütme yollarını tıkama çabasındaki her hareketin ilk hedefi her daim evrim kuramı olmuştur. Çünkü Evrim Kuramı, bilimin yöntemini ve sonuçlarını bilim eğitimi almamış sıradan insanların da anlayabileceği açıklıkta göstermektedir. Özellikle kendini ve çevresini tanıma, farklılıkları ve benzerlikleri anlama çabasındaki çocukların sorusuna doğadan yanıt vermesi onu hedef haline getiriyor. Evrimsel kanıtlar dinlerin temel dayanağı yaratılış mitini çürüttüğü gibi bilimsel düşünceye olan güveni de artırıyor. Bilimin yalnızlığına, bunca dini ders, baskı ve talimata rağmen dinler, canlılığın 6 bin yıl önce bir bahçenin ortasında 6 günlük bir işçiliğinin ardından ortaya çıktığını anlatmakta zorlanıyor. O nedenle dini olmayan endüstriyel dogmaların desteğine ihtiyaç duyuyorlar. Piyasaya sürüldüğü dönemin, kapitalizmin ve onun postmodern kültürünün bilginin göreceli olduğu iddiasının ardından gündeme geldiği göz önüne alınırsa yaratılışçılığın dinlere argüman üretme iddiasıyla ortaya çıkan teolojik bir görüşten ziyade ideolojik olduğu görülür. Kitaplı dinlerin, yaratılış tezlerini çürüten dini olmayan bu görüşe ilgisinin evrim teorisine, dolayısıyla bilime ve bilimsel bilgi karşıtlığından kaynaklandığı anlaşılır. 

ABD’den dünyaya yayılan bu "sahte bilim", evrim savunucularının mücadelesiyle eğitimin gündeminden çıkartıldı. Evrim kuramının müfredattan çıkartılıp yaratılışçılığın müfredata alınması ABD’de 80’li yıllarda tartışmaya açıldı. ABD Ulusal Bilimler Akademisi, Ulusal Mühendislik Akademisi, Tıp Enstitüsü ve Ulusal araştırma konseyi 1984’te hazırladığı bir raporla (Bilim ve Yaratılışçılık Raporu) yaratılışçılığın bilimle ilişkisi olmadığını kanıtlarıyla kamuoyuna duyurdu. Raporu kanıt sayan ABD yüksek mahkemesi, 1987’de yaratılışçılığın bilimsel değil, dinsel bir kavram olduğuna ve bu nedenle devlet okullarında öğretilemeyeceğine karar verdi (TÜBA bu raporu 2002’de Türkçeye çevirdi). 

Tartışma İngiltere’de de 2000’li yıllarda doruğa ulaştı. Hümanist Derneği, Bilim Derneği, Eğitim Derneği, biliminsanları ve öğretmenler örgütlü tepkileriyle kamuoyunu ve hükümetleri harekete geçirdi. 2014’te evrim öğretimi ilkokul birinci sınıftan itibaren müfredata eklendi. Yaratılışçılık ders konusu olamadı. Yaratılışçılık, Avrupa’da zemin bulamadı, kültürü ve siyaseti etkileyemeyen cılız seslendirmeler başladığı anda Türkiye’nin de üyesi olduğu Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi 4 Ekim 2007’de Eğitimde Yaratılışçılığın Tehlikeleri başlıklı 1580 sayılı kararı kabul etti. Evrimi ders konusu yapan ilk ülke Japonya. Çin’de evrim temel ders. Evrim, İran’da 5. sınıftan itibaren fen dersinde öğretiliyor. Yaratılışçılığın benimseme oranının en yüksek olduğu ülke Suudi Arabistan. Yaratılışçılık Brezilya’da yasak. 

Bilimdışı görüşlerin bilimsel faaliyet olan eğitime konu olduğu ülkeler dinlerin güçlü, bilimin zayıf olduğu ülkelerdir. Türkiye’de her ikisi de orta düzeyde; hatta bilimin din ve din dışı hurafelerle baş edebilecek güçte olduğu söylenebilir. Ama baş edemiyor, çünkü bilimi savunacak kurumlardan, biliminsanlarından ve bilim kültürüne sahip eğitimcilerden yoksunuz. Bugün okullarda yaratılışçılık ders, evrim yasak ise etkili biliminsanları ve bilim kurulları olmadığındandır. İngiltere’de yaşayan Nobel ödüllü biliminsanları evrim mücadelesine aktif olarak katılmışlardı. Siz Nobel ödüllü, üstelik evrim biyoloğu olan Aziz Sancar’ın adını taşıyan okullarda evrim okutulmamasına tepki verdiğini duydunuz mu? Üzücü ama gerçek şu ki Türkiye’de bilimin kendinden başka savunucusu yok.