Bizce Erdoğan hiçbir konuda başarısız değil, eğitimde hiç değil. 18 yıl boyunca elinden geleni yaptı; müfredatı değiştirdi, bilimi ders konularının arasından çıkardı, din okulları açtı, tarikatları okullara saldı... Bunca altyapı, maddi yatırım ümit ettiği, beklediği gençliği vermediyse problem kendinde değil, zihniyette olmalı. Tabii bu onun açısından kabullenilmesi kolay gerçeklerden değil.

Başarısız olan siz değilsiniz, zihniyetiniz!

Beş yıl önce Aralık 2015'te yine vakıflarından birinin etkinliğinde "Ülke olarak çok önemli mesafeler kat ettik. Ancak bu süreçte iki alanda, eğitimde ve kültürde hedeflediğimiz noktaya gelemediğimizi üzülerek söylemek istiyorum. Ümitsiz değilim, bunu başaracağımıza inanıyorum. İmam hatip okullarımıza giden öğrenci sayımızın 1 milyon 200 bine çıkması çok önemli. Bunu yaptığımız zaman gençliğimiz çok farklı şekilde gelişecektir" demişti.

İmam hatip okullarındaki öğrenci sayısını kısa sürede hedefinin üzerine, 1 milyon 400 bine çıkarttı. Yine de umduğu olmadı "gençlerimiz çok farklı şekilde gelişmedi." Geçenlerde oğlunun üniversitesinde bir kez daha itiraf etti "Samimi bir muhasebeyle geçtiğimiz 18 yılda her alanda, tarihi eserlere ve hizmetlere imza attığımızı ama eğitim ve öğretimde, kültürde arzu ettiğimiz ilerlemeyi sağlayamadığımızı düşünüyorum. Değişim sıradan müfredat tadilatından ziyade topyekun eğitim-öğretim reformu gerektirir." O zaman müfredat demişti şimdi çıkmış reform gerekli diyor. Boşa koyuyor dolmuyor, doluya koyuyor almıyor.

Orhan Bursalı "Anlamaya çalışıyorum, anlayamıyorum. Müthiş bir kafa karışıklığı var" diyor ve nerede hangi ölçüte göre başarısız olduklarını soruyor haklı olarak. Biz de anlamıyoruz fakat bu ne Bursalı'nın ne bizim anlama kıtlığımızdan değil, Erdoğan'ın konuştuğu dili bizim dilimiz olmadığından anlamıyoruz. Erdoğan kurnaz biri; elinde tabletle dolaştığı 2014 seçiminde "Bununla hem modern hem dindar nasıl olunuyormuş göreceksiniz" dedikten 6 yıl sonra çocuklarının üçte biri internete bile erişemeyen ebeveynlere eğitimde başarılıyız diyemezdi. İyisi mi herkes için bariz olan başarısızlığı kabullenerek ekonomi, sağlık, dış politika, işsizlik gibi diğer alanları gözden kaçırma yoluna gidiyor. Bunu yaparken bir dava adamına yakışır biçimde(!) kendini feda ediyor; başarısız olan biziz, fikrimiz değil demeye getiriyor.

Bizce Erdoğan hiçbir konuda başarısız değil, eğitim de hiç değil. 18 yıl boyunca elinden geleni yaptı; müfredatı değiştirdi, bilimi ders konuları arasından çıkardı, din okulları açtı, tarikatları okullara saldı... Bunca altyapı, maddi yatırım ümit ettiği, beklediği gençliği vermediyse problem kendinde değil, zihniyette olmalı. Tabii bu onun açısından kabullenilmesi kolay gerçeklerden değil.

Batı eleştirisi hatta düşmanlığı üzerine kurulu konuşmasında "Ne insanlığın milletimizin ve inancımızın binlerce yıllık birikimine sırtımızı döneceğiz, ne de modern dünya imkanlarını reddedeceğiz." diyor. Bu Erdoğan'ın fikri değil, peygamber dahil tüm Müslümanlar böyle düşündü ve düşünüyor. İmkân Batı'dan (Yani Fransa, Almanya, İngiltere, İtalya, Yunanistan vb.), değer Doğu'dan! İmkân kadar değer üretilebileceğini hiç anlamadı bu zihniyet. Sanki yağma Hasan'ın böreği, onun bunun imkanı ile değer inşa etmeye çalışıyorlar.

"Kültür bir yavru köpek yahut grip gibi bir anda edilen bir şey değildir."

Erdoğan sadece eğitim ve öğretimde değil, kültürde de arzu ettikleri ilerlemeyi sağlayamadıklarını söylüyor. Müsterih olsun, bu da kendilerinin kusuru değil. Bol bol cami, imam hatip okulu, Kur'an kursu, sıbyan mektebi açtı; binlerce radyo, yüzlerce televizyon, gazete ve dergiyi; onbinlerce trolü farklı kültürleri baskılamak için devreye soktu ama olmadı. Terry Eagleton'ın dediği gibi "Kültür bir yavru köpek yahut grip gibi bir anda edilen bir şey değildir." Kaldı ki kültür, "ne yaptığınızla değil, neyi nasıl yaptığınızla ilgilidir."

Erdoğangillerin anlamak istemediği kültürün öteki kültürleri şiddet yoluyla yok ederek inşa edemeyeceğidir. Anlamadıklarını sanmıyorum fakat ellerindeki araçlar onlara başka seçenekler sunmuyor. İslam tabii ki bir kültür ama devri çoktan kapanmış bir kültür. İslamcılar da bu gerçeğin farkında; o nedenle insanları değil, ele geçirdikleri kurumları dindarlaştırıyorlar. 2012'den beri belli aralıklarla eğitimde ve kültürde istedikleri seviyeye erişemediklerini söyler Erdoğan. Bunca yıldır olmuyorsa olmayacak demektir. Ha şunu bir anlasa da ömrünün yetmeyeceği bir zamana (2053) havale etmek zorunda kaldığı vizyonunuyla bizi engelleyip kendini de zorlamasa diyorum!

2023'ü unutun, 2053'e bakın!

Konuşmasını, "Türkiye'nin 2053 vizyonunun ana fikrini bu vizyon oluşturmalıdır" diyerek bağladı Erdoğan. Henüz sunum aşamasındaki 2023 Vizyon Belgesi'nin mürekkebi kurumadan 30 yıllık bir hedef koyuyor önüne. Onun bu tür içeriye dönük konuşmaları hep dinleyenlerine ödev, icracı kurumlarına uyarı mahiyetindedir. Zemin uygun olmasa da ilk fırsatta uygulamaya sokacağı bir planı var gibi geliyor bana. Çok değil, kısa sürede anlayacağız planı neyse, hazırlıklı olmakta yarar var.