AKP hükümetinin yeni yayımlanan 2017 Programı’nda yine kıdem tazminatı ile ilgili bir bölüm yer aldı. Bu programda, Kalkınma Planı’ndaki “Bireysel hesaba dayalı bir kıdem tazminatı sistemi oluşturulacaktır” ibaresine yer verildikten sonra 150 sayılı tedbir olarak şöyle denildi:

“Bireysel hesaba dayalı kıdem tazminatı sistemine yönelik mevzuat çalışması yapılacaktır.”

Bunun için de süre olarak Mart 2017 sonu belirlendi.

Bilindiği gibi zorunlu Bireysel Emeklilik Sistemi (BES), 1 Ocak 2017 tarihinden itibaren yürürlüğe giriyor. Yılbaşından itibaren 45 yaşın altındaki tüm işçi ve memurlar, otomatik olarak BES’e dâhil olmak zorundalar. Çalışan, BES kesintisinin kendisine tebliği tarihinden itibaren 2 ay içinde sistemden çıkma, yani cayma hakkına sahip bulunuyor.

Avusturya modeli örnek alınarak bir fon bünyesinde her çalışan için bir kıdem hesabının açılması bir seçenek olarak gösteriliyor. Kıdem fonuna bir kesinti söz konusu olacak. AKP, kıdem tazminatı meselesini bir şekilde BES ile ilişkilendirmek istiyor.

BES şirketlerinin gözü kıdemde
Zaten BES şirketleri, öteden beri kıdem tazminatına gözlerini dikmiş durumda. BES şirketleri, kıdem tazminatının bir fona devredilmesini ve bu fonun da bireysel emeklilik sistemine dahil edilmesini savunuyorlar. Başlangıçta kıdem tazminatlarının bireysel bir hesap açılarak fona devri gündeme gelecek, ardından da bu fonun BES’le bağlantısı kurulabilecektir.

Türk-İş, ağırlıklı olarak kamu kesiminde örgütlendiğinden ve kamudaki işçilerin büyük bir bölümü de 45 yaşın üstünde olduğundan böyle bir geçiş modelinde bu konfederasyonun fazla bir itirazı olmayabilir.

Türk-İş yan çiziyor
Nitekim Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, 30 gün şartının kalması ve hazine güvencesinin sağlanması halinde kıdem tazminatının fona devredilmesine onay verecek bir söylemi dile getiriyor. Ergün Atalay, bir süre önce BirGün’e yaptığı açıklamada şunları söylemişti:

“Türk-İş olarak kıdem tazminatının her yıla 30 gün şeklinde ödenmesi olmazsa olmazımızdır. Yine kıdem tazminatını belirleyen yüzde 8.33’lük oran aynen korunsun. Hazine garantisi verilsin. Bu olmazsa olmazları yaparlarsa, adı fon olur, Ali olur, Veli olur, benim için problem yok.”

Türk-İş Başkanı Atalay, son günlerde de, “Tedirgin olan arkadaşlarımız rahat olsun. 30 günden aşağıya inmezler, indirmeyiz. Alamayanlarla ilgili bir yasal düzenleme yapılsın, katkı sağlayalım” diyordu.

Aslında fona devredildikten sonra kıdem tazminatı ödemesi için en az 10 yıllık bir süre söz konusu olacak. Halbuki şimdi bir yılı tamamlayıp işten çıkarıldığında kıdem tazminatı hakkı var. Fona devredildiğinde tazminat en az 10 yıl sonra alınacağından ister 30 gün olsun, ister 20 gün olsun fazla bir şey fark etmez.

Genel kurul kararı
Türk-İş’in 2011 yılındaki genel kurulunda kıdem tazminatı ile ilgili aldığı karar, 2015 yılındaki son genel kurulunda da tekrarlandı. Türk-İş’in genel kurul kararı aynen şöyle:

“Kıdem tazminatı, Türkiye işçi sınıfının ve Türk-İş’in kırmızı çizgisidir. Türk -İş Genel Kurulu, bugün çalışanlar ve gelecekte çalışacak olanlar için kıdem tazminatının mevcut haliyle korunmasından yanadır. Kıdem tazminatının fona devri, süresinin azaltılması gibi bu hakkın tasfiyesine ya da zayıflatılmasına yönelik her türlü girişimin karşısında Türk-İş’in cevabı, genel grev olacaktır.”

Görüldüğü gibi; Türk-İş’in genel kurul kararı, kıdem tazminatının bugün ve gelecekte çalışanlar açısından mevcut haliyle korunması dışında başka hiçbir seçeneğe açık kapı bırakmıyor.

Önce BES’e barikat
Fon sistemine sıcak bakan AKP yanlısı Hak-İş’i dışarda bıraktığımızda DİSK de, kıdem tazminatının fona devrine ve BES uygulamasına kesinlikle karşı çıkıyor. Ancak DİSK’in de hem 1,5 ay sonra yürürlüğe girecek olan BES uygulamasına ve hem de Mart 2017’de bireysel hesaba dönüştürülecek kıdem tazminatına karşı somut bir mücadele programı bulunmuyor.

Her şeyden önce BES’te sistemden çıkma, yani cayma mücadelesinin şimdiden örgütlenmesi ve burada başarı kazanılması halinde kıdem tazminatının tasfiyesine karşı da ciddi bir barikat oluşturulacağı hesaba katılmalıdır.