15 Temmuz gecesi, tarihimizde hiç görmediğimiz türden “vahşi bir darbe girişimiyle” karşılaştık.
TSK’nin içine yerleştirilmiş “dini bir hücre” (FETÖ), doğrudan halka ve onun meclisi olan TBMM’ye saldırdı.
Saldırı çok kanlı oldu...
Ancak, uçağın, helikopterin, tankın, topun önüne halk çıktı.
Darbelerden bıkmış, demokrasi ve cumhuriyeti özümsemiş kararlı yurttaşlar, ölüm pahasına sokaklara, alanlara koştular...
İsyancıların gücüne, elindeki silahına bakmadan “direnme haklarını” kullandılar!
Tankın önüne yatarak, kurşuna göğsünü siper ederek, darbe girişimini durdurdular!..
Diğerlerine benzemeyen, iktidarların da desteği alınarak uzunca süre hazırlıkları yapılmış “bir avuç askerin başlattığı bu dini isyan”, yurttaşlar tarafından bastırıldı!..
Kimse sonuçtan kendini kahraman çıkarmamalı!..
“Dini kalkışmaya” karşı “laik demokrasiye” sahip çıkan halkımız bu isyanı bastırdı…
• • •
Aslında TSK, darbe konusunda hayli sabıkalı!..
Bazıları dünya literatürüne giren ilginç isimlerle anılıyor.
Postmodern, e-muhtıra vs.
Ama bu güne kadar hiçbiri bu denli bir vahşet yaratmadı!..
Ve de hiçbiri alenen Cumhuriyetin niteliğini değiştirmek amacını gütmedi.
Yapanlar, egemenlik mülkiyetini halkın elinden alıp, sivil/asker bürokratın eline vermeyi amaçladı…
Bu nedenle TSK yasadışı darbe ve girişimlerini “emir komuta” düzeninde yaptı…
Hedefleri; özgürlük, eşitlik, insan hakları, hukuk ve adalet düzenine karşı durmaktı. Kısaca; laik demokrasi, sorgulanabilir şeffaf devlet isteyenleri ezmekti.
Önceki darbeciler; göstermelik demokrasiden, laiklikten, kontrollü de olsa, sosyal hukuk devletinden vazgeçmemişlerdi.
Bu nedenle her darbe ya da muhtıra sonrası, halk askeri alkışlardı.
Ezilen solcu ve aydınlar oldu…
Aslında bu güne kadar “cuntaların” yaptığı her “demokrasiyi askıya alma” eyleminin, Türkiye’yi kapitalist sisteme uydurma manevrası olduğu aşikârdı…
• • •
Ancak 15 Temmuz için aynı şeyleri söylemek mümkün değil…
Şimdiye kadar karşılaştıklarımızın ötesinde müthiş “bir rejim değişikliği saldırısı” olduğunun farkına varmalıyız.
FETÖ “dini bir isyan” başlatmıştır!
Bu darbe başarılı olsaydı, “laik demokrasi yerine İslam ve şeriat hükümleri” ülkeye hâkim olacaktı!..
Çağdaşlık, özgürlük, eşitlik, evrensel hukuk, insan hakları, emek yerine ülke Kuran, hadis ve ulema fetvaları ile yönetilecek, biat kültürü ile tek tip düşünen ve yaşayan insanlar haline getirilecektik!..
Ilımlı İslam devleti, daha çok emperyalistlere hizmet eder. Üretken değil, tüketen bir ekonomi, sömürülen, ucuz işgücü, mezhep ve ırk gerginlikleri içinde bütünleşemeyen bir toplum ister. Dolayısıyla muhalefetsiz bir ülke yaratır!
Böylece sahip olduğumuz jeopolitik gücü, başkalarının hizmetine sunmuş bir Türkiye oluşur!...
Bu nedenlerle adını koymak gerekir; “15 Temmuz, FETÖ’nün bir dini isyanıdır!..”

• • •
Peki FETÖ buraya kadar yalnız mı geldi?..
15 yıldır onları TSK’ye, yargıya, polise, okullara, kamuya, yani aklınıza gelen her yere sokan AKP değil miydi?..
Paranın üzerinden Atatürk resmini kaldırıp, FETÖ’nün olimpiyat amblemini basan, açılışında “yeter bu hasret bitsin gel!” diyen kimdi?..
Yalçın Akdoğan’ın “biz kavga etmeyiz. Çünkü aynı hedefe farklı kulvarlarda giden aynı anlayışız!..” Açıklamasında ki aynı hedef neydi?!..
“Ne istediniz de vermedik?!; ” İkrarını yapanların hiç mi kusuru yoktu?..
Sahi “ne istediler de henüz alamadılar?.. Bize uçakla tankla bombayla saldırdılar!..”
İktidar bunları açıklamayacak mı?..
• • •
FETÖ’cüleri kamuya yerleştiren, özel sektörde destekleyen siyasiler, darbeyi duymayan MİT Müsteşarı, engelleyemeyen Genelkurmay Başkanı, kuvvet komutanları, velhasıl sorumlu ve yetkililer istifa etmeyecek mi?..
Yani onlar kalacak da; meydanlarda demokrasi nöbeti tutarak, 3 siyasi parti başkanları el ele verip her şeyi düzeltebilecek mi?..
Yenikapı Mitingi’nden çıkan sonuç, “idam cezasının” Meclis’te kabul edilmesi talimatıydı…
Bu talimatla ülkemiz artık darbelere karşı şerbetli hale mi gelecek?..
• • •
Sorulacak çok soru var. Ama güncellere gelelim.
15 Temmuz Darbe Girişimi sonrası kabul edilen KHK ile, askeri kışlaların kapatılacağı açıklandı.
Başbakan Yıldırım, kapatılan askeri kışlaların yerine “Piknik alanı ve güzel mekânlar yapılacak” demişti.
Askeri araziler gerçekten piknik alanı mı olacak yoksa, güzel mekânlarla doldurularak rant alanı haline mi getirilecek?!!
Çünkü daha şimdiden iktidara yakınlığı ile bilinen yüklenici Ali Ağaoğlu, askeri arazileri gözüne kestirerek “bana versinler” diye beyanatlarda bulunuyor.
• • •
İstanbul’da müthiş iddialar dolaşıyor… Her köşede bir duyum var!.. Sanki 15 Temmuz’dan birileri kâr çıkarmaya çalışıyor!.. Birileri darbe zengini olmaya hazırlanıyor!..
Başbakana sormak istiyorum;
»15 temmuzdan günler önce Hasdal Kışlası’nın imara açılması ve 3. Havalimanı yüklenicilerine bu alanın verilmesi konusu gündeme gelmiş miydi?..
Şimdi bu karar geçerli hale dönüşecek mi?
• • •
» Üsküdar’da bulunan Kuleli Askeri Lisesi, İstanbul Boğazı’na neredeyse sıfır konumunda olan okuldur. Osmanlı Devleti’nin en önemli kültürel miraslarından birisi... Buranın otel yapılacağına dair iddialar uzun süredir gündemdeydi.
15 Temmuz sonrası buraya ne olacağı doğrusu merak konusu!..
• • •
» Deniz Harp Okulu, Tuzla sahilinin en değerli arazilerinden birinde yapılmıştı.
Geçen yıllarda bu alanın imara açılacağına dair iddialar yer almıştı. Şimdi açılıyor mu?
• • •
» Hava Harp Okulu ise İstanbul’un en değerli yerlerinden biri olan Yeşilyurt’ta yer alıyor... Bakırköy’e bağlı bu semtte ev fiyatları yaklaşık 1 milyon TL’den başlıyor.
Bu değerli alan kamuya mı ranta mı açılacak?
• • •
» Anadolu Yakası Maltepe’de yer alan İstanbul 2. Zırhlı Tugay Komutanlığı’nın yer aldığı kışlaların bazı yatırımcıların ilgisini çektiği söyleniyor.
Özellikle Maltepe’deki arazi, Marmara Denizi’ne bakan tepesi ile rant severlerin odak noktası diye biliniyor. Bu araziler ne olacak?..
• • •
» Darbe girişiminin bastırılmasında kilit rol oynayan 1. Ordu Karargâhının bulunduğu Selimiye Kışlası’yla ilgili geçmişte satılacağı ve kongre merkezi ya da otel yapılacağı doğrultusunda iddialar vardı. Bu düşünce devam ediyor mu?
• • •
» Milli Savunma Bakanlığı İstanbul Emlak Bölge Başkanlığı’nın, Hasdal ve Tümgeneral Selahattin Gökkartal Kışlaları için istediği iddia edilen imar planı değişikliğinin İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’ne 2014 yılında geldiği kamuoyunda yer almıştı.
Basında çıkan haberlere göre; İBB Planlama Müdürlüğü’nün, MSB’nin başvurusu ile ilgili olarak yaptığı değerlendirmede, imar değişikliği ile 610 bin 402 metrekare inşaat alanı ve bu alanda 17 bin 440 kişinin yaşamasının öngörüldüğü belirtilmiş!....
Bu proje devam edecek mi?
• • •
Görülen o ki, darbe öncesi bu arazilerin ranta dönüşümü için üzerinde çalışılmış. Tıpkı FETÖ’cü listeleri hazırlandığı gibi…
Bilinmeli ki; 15 Temmuz “dini isyan” bahanesiyle ülkenin en kıymetli yerlerinde bulunan askeri alanların kapatılıp ranta açılması, böylelikle darbe zengini yandaşlar yaratılması, hem “demokrasi şehitlerinin kemiklerini sızlatacak”, hem de “demokrasi nöbetçilerinin” samimiyetine gölge düşürecektir!
İktidarın her zamanki gibi “sinekten yağ çıkarmaya çalıştığı!..” anlayışı yerleşecektir…