Davutoğlu ve Gül “Karar” verdi mi?

Karar Gazetesi’ni çıktığı günden bu yana dikkatle takip ediyorum. İdeolojik duruşları bir tarafa; derli toplu, okunur bir gazete yaptıklarını gözlemliyordum. Evet, siyaseten destekledikleri Gül-Davutoğlu tarzı bir kokmaz-bulaşmaz tavırları vardı. Bugünleri getiren süreçteki sicilleri pek de temiz değildi. Ama yine de -profesyonel gözle bakıldığında- iyi bir gazete çıkarıyorlardı. Bunu da birkaç kez açıktan beyan edince, kendi mahallemden epey dayak yemiştim.

Çakır: AKP kimi temsil ediyor

Neyse, meselemiz Karar gazetesi. Bugüne kadar iktidara yönelik inceden ürkek eleştiriler sergileyen gazete için Erdoğan’ın “Metal yorgunluğu” çıkışı belki de bir milat oldu. Malzemeyi havada kapan ılımlı muhalifler, vites yükseltmeye başladı. “AK Parti bugün kimi temsil ediyor!” başlığı atan Kabataş yalancısı Elif Çakır’dan AKP milletvekilliği yapan gazeteci Mehmet Ocaktan’a kadar birçok isim daha dişli yazılar kaleme almaya başladı.

Albayrak: Hani rantiye bitecekti?

davutoglu-ve-gul-karar-verdi-mi-349593-1.Eskiden yönettiği Diriliş Postası’nda “Biz de yandaşız ama yeterince reklam alamıyoruz” diye AKP’ye ağlayan Hakan Albayrak’ın önceki gün Karar’da çıkan yazısı, tam bir işaret fişeği tadındaydı. “Adalet yok, özgürlük yalan” demekle yetinmedi. Alenen AKP’yi yolsuzlukla ilişkilendirdi: “Rantiyecilik bitecekti AK Parti iktidarında. Torpilli iş adamları, şirketler, holdingler kalmayacaktı. Ne var ki iltimas ve adam kayırmacılığa dair iddialar -AK Parti iktidarı öncesi dönemlerde olduğu gibi- ayyuka çıkmış vaziyette.”

Beki: Zorlamayın, sona yaklaşılıyor

Gazetenin, Hürriyet ile yolları ayrıldıktan sonra transfer ettiği Akif Beki’nin dünkü ilk yazısında da benzer izler vardı. Yeni gazetesinin varlık sebebini şöyle açıklıyordu Beki: “Serbest fikre, hür vicdana hayat hakkı tanımayan bir konjonktürdür Karar’ı var eden..” Memleketteki ahval ve şeraitin pek de iyi olmadığını ise açıkça şöyle dile getiriyordu: “İstenmeyen sondan kaçınmak için yapılan her zorlama, o sona daha hızlı yaklaştırmaktan başka bir işe yaramaz.”

Saray danışmanına ince ayar

davutoglu-ve-gul-karar-verdi-mi-349594-1.Sadece yazarlarda görülmüyor bu sertleşme. Gazetenin 1. sayfasına da yansıyor. Önceki gün Talim Terbiye Kurulu Başkanı’nı manşetten istifaya davet ettiler. Dün de Erdoğan’ın Saray’a spordan sorumlu başdanışman olarak aldığı Basketbol Federasyonu Başkanı Hidayet Türkoğlu’nu sürmanşetten dövdüler.

Karar’daki bu değişim, Gül ve Davutoğlu ekseninin harekete geçtiği anlamına gelir mi, bilinmez. Ama meselenin Saray yanlılarında böyle algılandığı açık. Erdoğan’ın danışmanlarından birinin, Albayrak’ın yazısından sonra “Hakan Albayrak’a ‘Sen önden git bi bak’ demişler” tweeti atması, Star’ın renkli sayfa amigosunun Karar ekibine toplu dalış yapması sebepsiz değil.

Neyse, fena mı ortalık şenleniyor...

NOT: Bu arada, Karar’ın ekonomi yazarı İbrahim Kahveci’yi radarına almayan kaybeder. Hararetle tavsiye.

******

davutoglu-ve-gul-karar-verdi-mi-349596-1.Devlet Bey, saat kaç?

MHP Lideri DevletBahçeli, ABD yargısının eski Bakan Zafer Çağlayan hakkında tutuklama kararı vermesine tepki göstermiş. En tabii hakkıdır, neticede kendisi kâğıt üzerinde muhalefette ama fikirleri iktidarda.

Yalnız, aynı Bahçeli’nin partisi bundan birkaç yıl önce Zafer Çağlayan’ın Yüce Divan’a sevk edilmesi için Meclis komisyonuna muhalefet şerhi düşmemiş miydi?

Hatta Çağlayan’ın Zarrab’dan aldığı öne sürülen rüşvet miktarlarını kalem kalem MHP resmi tutanaklara geçirmemiş miydi?

davutoglu-ve-gul-karar-verdi-mi-349597-1.Malum, Bahçeli peçeteye, sigara paketine iktidar formülleri yazmayı pek sever. Benzer şekilde Reza Zarrab’ın peçeteye yazıp imzaladığı “240 bin Euro’yu Zafer Çağlayan’dan teslim aldım” belgesini de Türk kamuoyu MHP’nin sunduğu belgelerle öğrenmedi mi?

Tamam son soru, Bahçeli’nin genel merkezdeki odasında, gelen gazetecilere göstermeye doyamadığı bir saat vardı. 17-25 Aralık operasyonlarına gönderme olsun diye saat hep 17.25’i gösteriyordu. O saate ne oldu? Pilini geri mi taktınız?

*****

Hayaldi, gerçek oldu: Deizme hizmet eden İslamcılık

davutoglu-ve-gul-karar-verdi-mi-349595-1.Bir arada özgürce yaşama iradesine yönelik peş peşe gelen saldırıları “28 Şubat” yaygarasıyla boğmaya çalışıyor yandaş basın. Başörtülü bir kadının üzerine çamur sıçrasa kıyameti koparanların, tarihin en büyük provokasyonlarından biri olan Kabataş yalanına bile sımsıkı sarılanların, “Tesettürsüz kadın kabuğu soyulmuş domates gibi”,“Tesettürsüz kadınları gelen öpsün, giden yalasın” tarzı terbiyesizliklerdeki sessizliği elbette şaşırtıcı değil. Tarikat yurtlarında istismar edilen küçücük çocukları görmezden gelenler, otobüste şort giydiği için dayak yiyen, hatta evinde şort giydiği için uyarılan kadına da sahip çıkmıyorlar. Bu ikiyüzlülük, tarihte belki de bir ilki yaşatıyor. Dindarlık maskesiyle yapılan ikiyüzlülük gençleri dinden hızla uzaklaştırıyor. İslamcılığın deizme bu kadar katkı sağladığı başka bir coğrafya olmadı herhalde. Muhafazakâr ailelerin çocuklarıyla bir sohbet etmeyi deneyin, “Parlak beyinleri neden Batı’ya kaptırıyoruz?” sorusunun yanıtını alırsınız. Metal yorgunluğu açıklamalarının arasında kaybolan “Teşkilata gençleri kazandıralım” paniğinin gerçek sebebini de bulursunuz belki.