Svenska Dagbladet gazetesinden Bitte Hammargren’in, 1 Kasım seçimlerini değerlendirdiği haberine, gazetenin editörleri “Türkiye için soğuk bir duş” başlığını uygun görmüşler. Deneyimli, Ortadoğu muhabiri, kadın gazeteci Hammargren, söyleyeceklerine “Türkiye’deki erken seçim sonuçları AKP için büyük bir zaferle sonuçlanırken Cumhuriyet’in diğer seçmen yarısı ise şoke oldu” diye başlıyor. Haber derlenirken seçilen sözcükler ilginç: “AKP tekrar tepede ve tepenin efendisi. Yenilenler acı bir seçim analiziyle karşı karşıya kaldı. AKP için de aşması gereken zorlu konular var.”

Hammargren’in seçim sonrası atmosferi için notları şöyle: “AKP, pazar akşamı zaferini sanki bir futbol turnuvasında altın kazanmış gibi kutladı. Milyon şehirlik İstanbul’da, ağır yük kamyonlarının içerisinde genç AKP’liler hoparlörlerin son sesiyle şehri turladılar. Zafer sarhoşları, muhafazakârların alanlarında kendilerini gösterdiler. Yenilmiş rakipler ise düşük profil çizdi. Seçim sonuçlarının, hem kendilerinin beklediği sonuçlarla hem de kamuoyu yoklamalarıyla aynı olamamasının şokunu yaşadılar.”

Haberde, Diyarbakır’daki seçim sonrası oluşan havadan değerlendirmeler de vardı. Bitte Hammargren’in ifadesiyle, “Kürtlerin yoğun olduğu Güneydoğu’daki Diyarbakır’da, seçim gecesi protestolar, HDP Lideri Selahattin Demirtaş’ın açıklamalarıyla azaldı” deniyor ve yaptığı açıklamada Demirtaş’ın “Seçmenlerin isteğine saygı duymak gerekiyor. Seçim öncesi koşullar haksız olsa bile” dediği not düşülüyor.

Türkiye’de, seçim öncesindeki koşulları anlatmak için 10 Ekim’de yaşanan Ankara katliamı ve sonrasında CHP ile HDP’nin büyük mitinglerini iptal ettiği vurgulanıyor. “Milyonlarca hükümet muhalifi, devlet mekanizmasının onları korumak için hiçbir şey yapmadığını düşünüyor” diye yazan Hammargren “Şimdi üç muhalefet partisinin yaralarını sarması gerekiyor” diyor.

İsveç’te Türkiye seçim süreci boyunca takibi yapılan başka bir konu da Avrupa Birliği’nin tutumu oldu. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la seçim öncesi Brüksel’de masaya oturanlar, İsveçli sol siyasilerden ciddi eleştiriler aldı. Üstelik Birliğin, her yıl ekim ayında yayınladığı ilerleme raporunu seçim öncesi resmi olarak duyurmaması ritüel dışı ve iki yüzlü bir hareket olarak değerlendirildi. Dagens Nyheter gazetesinden, bir başka kadın gazeteci Annika Ström Melin, Brüksel’de Türkiye’nin ilerleme raporuyla ilgili olarak soru sormaya kalkan her gazeteciye komisyon sözcülerinden tek bir ezber yanıtın geldiğini söylüyor “Resmi olmayan hiçbir şeyi yorumlayamayız.”

Avrupa Birliği bir yıl önceki raporda Türkiye’de görüş ve fikir özgürlüğünün kısıtlandığını söylüyordu. Reuters Haber Ajansı’nın bir kaynağına göre bu seneki raporda, Türkiye’nin gelişimde 2014’e göre daha geriye gittiği yazılmış. İtirazlar demokrasinin temeline. Komisyon, Türkiye’nin yeni geçirdiği yasalarla Avrupa standartlarını takip etmediğini, hukuk devleti, fikir özgürlüğü ve toplanma özgürlüğüne ciddi kısıtlamalar getirildiğini kaleme almış. Birlik, bunu yayınlayacak cesareti toplayınca ilerleme raporu, ertelenen özgürlüğüne kavuşacak.

Dagens Nyheter gazetesinin aynı zamanda başyazarı olan Annika Ström Melin, seçim sonrası Türkiye yorumlarında, Avrupa Birliği’nin Ankara’da kurulacak yeni hükümetle hızlı bir sözleşme yapmak için sabırsızlandığını, birliğin göç akımını durdurmak istediğini bildiriyor. Bilindiği gibi Avrupa Birliği, Türkiye’nin sınır gözetimini arttırıp birliğe sığınma hakkı olmayan göçmenleri geri almasını bekliyor. Bunun karşılığında Türkiye’deki mülteci kamplarına para yardımı ve Türk vatandaşlarına hafifletilmiş vize kuralları sözü veriliyor. Türkiye ile AB arasındaki görüşmelerin hızlandırılması taahhüt ediliyor. Şimdi İsveç’te merak edilen ise aksayan demokrasinin yeni hükümetle yapılacak bu görüşmelerde konu edilip edilmeyeceği.