Davutoğlu, Hacıbektaş’ta yaptığı konuşmada “Eğer herhangi bir din bu derslerle tahkir ediliyorsa, kötüleniyorsa bu dersleri kaldıralım” dedi. Konuşma, Hacıbektaş’ta ve zorunlu din dersiyle problemi olan ve bu problemini AİHM kararlarıyla çözmeye çalışan Aleviler huzurunda yapıldığına göre “herhangi bir din” dediği Alevilik olmalı. Ne Hıristiyanların ne Yahudilerin ‘din dersi müfredatınız bizi tahkir ediyor’ itirazı olmadığına göre…

Davutoğlu’nun Alevi algısının Erdoğan’ınkinden farklı olmadığından eminiz. Fakat aynı konuşmasında “Alevi-Sünni ayrımı olabilir mi?” diye soran kişiye bu ayrımı niye yaptığını sormak lazım. Ayrıca Davutoğlu’na “Alevi-Sünni ayrımı olabilir mi?” sorusunu, her seçim meydanında Alevilere hakareti dua niyetine tekrarlayan vesayeti altındaki Erdoğan’a sorması gerektiğini zaman geçirmeden anımsatmak gerek.

Asıl üzerinde durmak istediğim “Eğer herhangi bir din bu derslerle tahkir ediliyorsa, kötüleniyorsa bu dersleri kaldıralım” cümlesi. Bu ifadedeki “din”, ister Aleviliğin karşılığı olarak kullanılsın isterse çıkartılıp yerine Alevilik konsun zihniyetteki tehlikeyi azaltmaz. Demek ki tahkir edilen (aşağılanan, onuru kırılan) bir inanç olursa sorun var, yoksa sorun yok! Sanırım asıl sorun da bunu bir siyaset bilimi profesörünün söylemiş olması…

Ahmet Davutoğlu, modern okul içinde verilen din eğitiminin, inançlı inançsız her bireyi tahkir edip aşağıladığını öğrenmelidir. Modern laik okulun amacı öğrencide kişilik gelişimini sağlamak. Onu, iradesini kullanabilen özgür yurttaş seviyesine yükseltmektir. Herhangi bir inanışın araya sokulması, öğrencinin ona inanmaya zorlanması, özgürleşmesini engeller. Kişiliği gelişmemiş, özgür olmayan birey bakın nasıl biri olur: Kişisel tercihlerde bulunamaz, ifade özgürlüğünü kullanamaz; nesnellikten uzaktır, diğer kültürlere kapalı olacağı gibi onlara karşı düşmanlık geliştirir, insanların eşit olduğuna inanmaz; şiddet içermeyen sorun çözme yollarını kullanamaz… Bunlar, biri bile bulunmadığında diğerini işlemez hale getiren her kişide olması gereken özelliklerdir. İnanç (din) dersleri bunları sekteye uğratan telkinler olduğu için insanın kişiliğine saldırı sayılır.

İnsan için en bağışlanmaz aşağılanma ‘sen kafa yorma, ben ne diyorsam inan’ diyerek aklının yok sayılmasıdır. Bu, insanı aşağılamaktır, onuru ile oynamaktır. Başbakanın deyimi ile “tahkir”dir. Öyleyse din derslerinde ‘biraz da Alevilik olsun’ laik bir talep değil, katmerli tahkirdir. Zaten Davutoğlu da bundan dolayı, yetersiz bulunuyorsa müfredata birkaç Bektaşi deyişi daha ekleyebilecekleri imasında bulundu.

*

CHP’nin duyurduğu on maddelik Alevi Paketinin ikinci sırasında “Zorunlu din derslerinin kaldırılması”nı gördüm. Onlara önerim, bu dersin zorunluluğunu önce parti programlarından kaldırmalarıdır. Aksi halde biri görür: ‘parti olarak Anayasa’ya atıfta bulunarak zorunlu kıldığın dersin kaldırılmasını başkasından istemek olur mu’ diye sorar!