Geçenlerde hocam Prof. Dr. Raşit Kaya dikkat çekti başlıktaki iki sözcüğe. “Hemen her gün hangi kanalı açsam karşıma çıkıyor” dediği “direksiyon hâkimiyetinin altını bir tür siyaset bilimi kavramı gibi doldurdu:

Kanallar, biraz da önemli haberleri veremediklerinden, her bültende birkaç trafik kazası veriyorlar. Kaza nedeni de neredeyse hep aynı: Şoförün direksiyon hâkimiyetini kaybetmesi… Türkiye şimdi tam da böyle, direksiyon hâkimiyeti kaybedilmiş bir şekilde ilerliyor.

Direksiyon hâkimiyeti kaybedilen araçlar yoldan çıkıyor; devriliyor, takla atıyor; ölümler, yaralanmalar oluyor.

Trenlerde direksiyon yok, ama bizde onlar da sıklıkla raydan çıkıyor; en tepelerde birileri kontrolü kaybettiği, idareyi “liyakatsizlik” ele aldığı için!

Dün, Bozüyük’de Yüksek Hızlı Tren hattını kontrol eden kılavuz trenin tünel içinde raydan çıkması sonucu yaşamını yitiren iki makinistin cenaze töreni vardı. Daha önceki tren facialarını anımsayınca insan, raydan çıkan normal yolcu treni olsaydı ne olurdu diye düşünmekten kendini alamıyor.

Ne bir tren öyle birdenbire raydan çıkar, ne de bir otobüs öylesine bir anda yoldan… Yoldan çıkmaya yol açan direksiyon hâkimiyeti kaybının mutlaka ön işaretleri olur. Şoförün aşırı iş yükünden yorgunluğu, uykusuzluğu, deneyimsizliği… Ya da, bizde sıklıkla görüldüğü gibi, şoför mahallinde bir kargaşa çıkması, şoförün kavgaya tutuşması gibi! Bu durumda faciaya engel olmak için ya şoförü değiştirir ya da bir süre dinlendirirsiniz.

Bir ülkelerin raydan ya da yoldan çıkmakta olduğuna dair işaretler de, o uçuruma yuvarlanmadan, duvara toslamadan aylar, yıllar önce görülür.

Tüketici güven endeksi, misal; TÜİK ve Merkez Bankası’nın araştırması gösterdi ki Ağustos ayında 58,3 olan endeks Eylül’de yüzde 4,3 oranında azalarak 55,8’e düşmüş.

Tüketici güven endeksi demek; hanelerin geleceğe ilişkin işsizlik beklentisi, otomobil alma ihtimali, tasarruf etme ihtimali ve mali durum beklentilerini 0 ile 200 arası bir değerde ölçmek demek. Endeks 100’den büyükse geleceğe olumlu bakıyorsunuz, 100’den küçükse yarlarınızı iyi görmüyorsunuz demek.

Bir de, vatandaşın şoföre yoldan çıkmak üzeresin uyarısı demek!

Uyarı o kadar çok ki… Dün BirGün; “İkili eğitimi sonlandırmak amacıyla 2018 yılında Şırnak’ta yapımına başlanan 13 okulun inşaatı durduruldu” diyordu. Bütçe yetersizliğinden!

Anlayan için, bir toplumun yoldan çıkmak üzere olduğunun en büyük işaretlerinden biri zengin ve yoksul arasındaki uçurumdur. Her veriyi nalıncı keseri gibi iktidardan yana yontan TÜİK’in son verileri bile zengin ve yoksul arasındaki makasın açılmakta olduğunu gösterdi. Toplumun yüzde 20’lik en zengin kesiminin toplam gelirden aldığı pay yüzde 47,6’ya yükselirken, en yoksul yüzde 20’nin aldığı pay 6,1’e gerilemiş.

Yoksullarımızın oranı üniversite mezunları arasında bile artışta; her üç kişiden biri çatısı sızdıran, izolasyonu olmayan ve ısınma sorunu yaşanan evlerde oturuyor. 2002’de her yüz kişiden 4,3’ü borçluyken bugün 70’i borçlu hale gelmiş!

Bu veriler, normal demokrasilerde, uçuruma doğru gidildiğinin göstergesi olarak görülür ve direksiyondakiler bir seçimle değişir!

AKP içinden gelen seslere, birbirini izleyen istifalara, yeni parti için yola çıkanlara bakın… Zaten direksiyon hâkimiyeti kaybedilmiş şoför mahallinde bir de kavga çıktı!

Sağlık Bakanlığı’nın “…Suriye bölgesine yapılması planlanan sınır dışı askeri harekat kapsamında” doktorları Urfa ve Mardin’e çağıran yazısı da direksiyon hakimiyeti kaybedilmiş bir aracın engebeli bir arazide çok tehlikeli bir yola girmek üzere olduğunun son işareti oldu.

Aman dikkat!