İsveç televizyonlarında tek bir program var ki her yıl, en çok izlenenler listesinde yer alıyor. Yılın en çok seyredilen bu programı, 1960’dan beri yayınlanıyor. Senede tek sefer yayınlanan programın yayınlandığı gün, saat ve neredeyse içeriği de hiç değişmiyor. “Donald Duck ve arkadaşları”, bu işte. İsveçliler, 24 Aralık’ta bir Noel klasiği olarak, evlerinde oturup devlet televizyonun birinci kanalından yayınlanan, yaklaşık bir saatlik, birbiri arkasına eklenmiş çizgi filmleri izliyorlar. “Donald Duck ve arkadaşları” son iki yıldır izlenme rekoru kırıyor. Çizgi film, kendine ait olan rekoru katlıyor. Donald Duck, yılın en çok izleyici toplayan programları arasında, 2013’te yerleştiği dördüncü sıra dışında genel olarak kimseye hayal kırıklığı yaşatmadı. İsveç televizyonlarındaki tüm diğer yayınlar, “Donald Duck”ın kaç sıra altında yer aldıklarına göre bir yarışın içindeler.

“Donald Duck”a yenileceklerini bile bile İsveç’in iktidar ve muhalefet parti liderleri yılın belli dönemlerinde gazetecilerin karşısına geçip televizyonda tartışma programı yapıyorlar. Bu da bir başka klasik. Ülkenin Başbakanı ve ülkenin ana muhalefet kanadının liderini, canlı yayında yöneltilen soruları cevaplarlarken izlemek bana çizgi film izlermiş renkliliğinde bir tat veriyor. İktidarla muhalefet memleketi nasıl yönettikleri ve yönetmeleri gerektiklerine dair gazetecilerce hesaba çekiliyor. Ne Başbakan’a ne de diğer parti liderlerine gazeteciler tarafından ‘Sayın’ diye hitap edilmiyor. ‘Sayın’ hitabı bu kuzey dilde de var. Ama gazeteci tayfası, ne yazı dilinde görüş bildirirken ne de konuşma dilinde işini yaparken ‘Sayın’ demiyor.

Geçen hafta perşembe akşamı bu medeni ama son derece kavgalıymış gibi duran gazeteci ve siyasetçi ekibi, televizyondaydı. İsveç’in Başbakanı Stefan Löfven ve ana muhalefet partisi olan Muhafazakârın lideri Anna Kinberg Batra, kimselerin ilgisini çekmeyip bir güzel Donald Duck’a yenildi. Muhalefetle iktidar arasındaki tartışma göçmen politikaları üzerine yoğunlaşmıştı ki eğer Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan cuma günü o tehditleri sallamasaydı, bu televizyon tartışmasından yakın tarihe de kayda değer not düşülmeyecekti.

İsveç’in muhalefet kanadı, ülkenin şu an uygulamakta olduğu geçici sınır koruma önlemlerinin Anayasa değişikliğine gidilerek kalıcı hale getirilmesini istiyor. İsveç anayasasına göre, İsveç ülke sınır kapısında veya içerisinde sığınma isteyen göçmenlere kimlikleri olsun olmasın koruma sağlanır ve yer gösterilir. Son göç dalgasını karşılayamayan İsveç hükümeti, geçici bir yasayla sınırlarını koruma altına aldı. Geçerli kimlik ve pasaport gösteremeyen sığınmacılar sınırdan geçirilmedi. Şimdi sağ muhalefet, Temmuz 2019’a kadar geçerliliği olan bu yasayı kalıcı hale getirmek istiyor. Aşırı sağ oyaları da toplamak isteyen Muhafazakâr Parti, İsveç, mültecilere kapıları kapasın istiyor.

Sosyal Demokrat Parti’den Başbakan Stefan Lövfen, tartışmada, bunlardan önce Avrupa Birliği’ne ve uygulamalarına inancını yenileyip “Şu an geçici olan bir yasa yürürlükte. İsveç Anayasası’nın nasıl olacağını düşünmek için 2,5 yılımız var. Bunlardan önce de Avrupa Birliği uygulamasının nasıl olduğunu görmek istiyoruz” dedi.

Ana muhalefetin kadın lideri Kinberg Batra, bu sözler üzerine Başbakan’ın seçmenlere her hangi bir bilgi vermediğine dair çıkışta bulundu. “İnanç kilisede olur, Başbakan bilmeli” yorumunu yaptı. Erdoğan’ın azarıyla perşembe günü kimselerin izlemediği “Donald Duck ve arkadaşları”na yenilmeye mahkum televizyondaki tartışma programı, Başbakan Lövfen ne demişti, Batra nasıl karşılık vermişti diye bu sefer internet medyasında haftanın tepe konusu oldu.