Kuryeden, metal işçisine oradan madencisine kadar Türkiye’nin onlarca noktasından emekçinin açlık, sefalet ve sömürü düzenin karşı sesi yükseliyor. Kralsız, güvencesiz ve örgütsüz çalışma koşullarına hayır diyorlar. Emekçilerin karşı koyuşu iktidar-patron işbirliği ile boğulmaya susturulmaya çalışıldı. Ama emekçilerin fabrika içine, işletmelerin önüne hapsolmayan eylemleri toplumun tüm kesimlerine yayıldı, destek buldu, başardı.

Duyduğunuz emekçinin ayak sesleri

EMEK SERVİSİ

Türkiye’yi 20 yıldır övünerek “ülkede grev yaptırmadım” diye konuşan iktidar yönetiyor. Her adımda sermayeyi koruyan, örgütlenmenin önüne her türü barajı koyan iktidar ülkeyi emekçiler için adeta cehenneme çevirdi.

20 yıl boyunca her gün bir iş cinayeti yaşandı. Kuralsız ve güvencesiz çalışma baskın istihdam biçimi oldu. Asgari ücret çalışanlar için temel ücret haline geldi.


Pandemi en çok çalışanları vurdu. İşsiz kaldı. Düşük ücretle çalışmaya mecbur bırakıldı. Önce Kod-29 ardından da Kod-48, Kod-50 gibi yeni maddelerle sendika çalışması yapanların karşısında bir tehdit unsuru olarak getirildi. İşverenin sendika düşmanlığı adeta devlet tarafından teşvik edildi. Sendikalı olmayı başaran emekçilerin önüne bu kez de yandaş sendika olarak dikildiler. İşveren ve iktidarla birlikte çalışan, eylemden ödü kopan, işçinin sendikada söz söylemesinden rahatsız olan birer iktidar kurumu haline gelen yapı olarak faaliyet gösterdiler.

Greve çıkan, sözleşmeye itiraz eden emekçi karşısında patrondan önce devletin kolluk kuvvetlerini buldu. İstediler ki sessiz, biat eden kaderine ve aldığı ücrete razı gelen işçiler olsun.

İktidarın tüm çabasına rağmen emekçiler teslim olmadı. Örgütlenmenin, mücadele etmenin hep bir yolunu buldular. Önce küçük küçük başladı her şey. Fabrika fabrika, market market itiraz ettiler, seslerini duyurmaya çalıştılar. Kar kış demeden direndiler. Sonra sesleri büyüdü. Çığlıkları slogan oldu. Bazen Soma’dan Ankara’ya yürüdüler bazen de dayandılar Bakanlığın kapısına.

Örgütlenilemez, başarılamaz denilen iş kollarında birbirlerini tanımadan, emeğin, alın terinin yol göstericiliği ile başladılar mücadele vermeye. Hem de devasa gelirleri, reklam bütçeleri olan şirketler karşı. Tek bir yoldan ilerlemediler üstelik. En yaratıcı eylemler, en aktif sosyal medya sloganları da emekçilerinin mücadelesinden çıktı. Kendi devalarına tüm ülkeyi ortak etmeyi bildiler.

Fabrikaların içinden yükselen ses, işyerinin önüne oradan da ülkenin bütün sokaklarına doğru ilerliyor. Emekçiler bir kez daha karanlık örtüyü yırtıyor.

Kurulacak yeni dünyada kendi sözünü, eylemini gerçek kılıyor. Bugüne kadar ne yasaklar, ne patron ne de polis durdurabildi onları.

Açlığa, sömürüye, eşitsizliğe karşı yükselen bu ses kara deryalara sürüklenen ülke için fener olacak.


6 OCAK

500 işçi işe iade istedi

Çin merkezli akıllı telefon üreticisi Oppo, İstanbul Tuzla’daki fabrikasında çalışan 500 işçiyi Türk-Metal Sendikası’nda örgütlendikten sonra işten çıkardı. İşçiler fabrika önünde direnişe başladı. Sendika, işçilerin her birine yeni işler bulunacağını söyleyerek direnişi kırmaya çalıştı. İşçiler hak edişlerini fabrika yönetiminden almayı başardı.

9 OCAK

Çay işçisi sefalete çalışmayacak

Mevsimlik ÇAYKUR işçileri, ücretlerinin yetersiz olduğunu belirterek Rize 15 Temmuz Meydanı’nda kitlesel basın açıklaması yaptı. Kasım ayında yapılan toplu sözleşmeden sonra asgari ücrete zam geldiğini ve kendi ücretlerinin asgari ücretin altında kaldığını belirten işçiler bir an önce iyileştirme talep etti.

12 OCAK

Enflasyon altı zam kabul edilemez

Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) ile işçi sendikaları arasında imzalanan toplu sözleşmeye itiraz eden 865 Çimsataş işçisi iş bırakma eylemi yaptı. MESS toplu sözleşmesinde işçilerin ücretine yüzde 27 zam yapılmıştı.

16 OCAK

Alacakları için Ankara’da buluştular

Kayı İnşaat’ın Cezayir’e götürerek 2 yıl çalıştırdığı ve Türkiye’ye getirdikten sonra ücretlerini ödemediği işçiler Ankara Ulus’ta bir araya gelerek eylem yaptı. İşçiler alacaklarının derhal ödenmesi istedi.

18 OCAK

Demir irade kazanım getirdi

Sivas’ın Divriği ilçesinde OYAK şirketlerinden biri olan Erdemir’e ait demir madenini işleten Çiftay firmasında yüzlerce işçi madenden çıkarak ücret artışı talep etti. İşçiler 13 yıldır çalıştıklarını ve ağır iş koşullarına rağmen asgari ücret düzeyine gerileyen ücretlerinin en az 8 bin lira olması için iş bıraktı. İşçiler 3 gün süren iş bırakma eylemini kazanımla noktaladı.

29 OCAK

Haklarını grevle aldılar

Türkiye Gazeteciler Sendikası’nda (TGS) örgütlü BBC İstanbul büro çalışanları toplu sözleşmede uzlaşmazlık üzere çıktıkları grevi 15 gün sonra kazanımla noktaladı.