Güzün ekip baharda hasat ettiğimiz tarım ürünleri gibi eğitimi de mevsimlik mesele gibi ele alıyoruz. Gerçi tarım uzun süredir dört mevsimin dördünde de gündemde. Dünya gazetesinden Ali Ekber Yıldırım'ı her haftada en az bir kez bir televizyonda bir tarım ürününün akıbetini analiz ederken görebiliyoruz. Bu iyi bir şey... Aynı iyi şey neden eğitim için geçerli değil, tüm zamanların başat sorunu eğitim neden analiz konusu olamaz. Iktidar medyasını anlıyoruz, bu konuda söyleyecek sözleri yok; muhalif medya eğitimi neden gözardı eder anlamak güç.

Üniversite öğrencileri barınacak yer bulamıyor; barınma, beslenme ve ulaşım giderini karşılayamıyor. İşsiz yüzbinlerce üniversite mezunu kredi borcunu ödeyemediği için hacizli.

Ortaöğretim ve üniversite öğrencilerinin barınma ihtiyacını örgütlenme fırsatına çeviren cemaat yurtları, öğrencinin devam ettiği eğitim programının dışında başka bir dünyanın müfredatına uygulayan örgüt evi gibi işliyor.

Zenginlerle yoksulların okul ve okul türleri ayrıştı, yoksullar az eğitimli ağır işçilik gerektiren mesleklere yönlendiriliyor.

Devlet, imam hatipleri yeni bir örgütlenme biçimi ve vasat kamu bürokrasisi kaynağı olarak kullanıyor.

Üniversiteler akademi olmaktan çıktı; yöneticileri akademik unvan taşısa da artık bilim üretmekten uzak birer işletmeye dönüşmüş durumda.

Sistemin katı merkeziyetçiliğinde esnemeye izin vermeyen devlet, konu eğitim maliyeti olunca elini cebine atmıyor.

Eğitim sorunlarına çözüm olabilir gerekçesiyle devletin teşvik ettiği özel okulların kendisi acil çözüm gerektiren sorun alanına dönüştü.

Öğretmenlerin statü arayışı, onları kariyer basamaklarına bölerek ayrıştırma fırsatı olarak kullanılıyor.

Müfredat, eğitim materyali, okula erişim, okul tercihi, kayıt, okul ve sınıf mevcutları...

İstediğiniz kadar uzatabileceğiniz her bir sorun, bir politikanın tercihidir. Bu da bize eğitimin siyaset dışı faaliyet alanı olmadığını gösterir. Peki, bu denli politik bir meseleyi Türkiye siyaseti neden tartışmıyor. Eğitim, mevsimi gelince (okulların açılıp kapandığı aylarda) medyada haber oluyor fakat neden habere konu olayın nedenini, niçinini ortaya çıkarıp çözüm arayışına katkı sunacak analizlere yer verilmiyor.

Bu ülkede politikacılar, generaller, büyükelçiler, istihbaratçılar, ekonomistler, gazeteciler, terör uzmanları, stratejistler, komplocular konuşur da edebiyatçılar, ressamlar, müzisyenler, tiyatrocular, sinemacılar; bilim insanları, sporcular, tasarımcılar, eğitimciler konuşamaz. Varlar mı yoklar mı, ne düşünürler bilemeyiz.