Ekonomik krizler, insani krizlerin anası olduğuna göre krizlere çare bulması beklenen eğitimi de kaçınılmaz olarak krize sürükler. Özellikle piyasanın ihtiyacını karşılamak üzere kurgulanmış ve metalaşmış eğitimin ekonominin krizinden payına düşeni fazlasıyla almaması olanaksızdır. Çünkü o da alınıp satılan endüstriyel ürünlerden biridir artık. Yoksulları daha yoksul, zenginleri daha zengin eden ekonomik krizlerin, hayatın diğer alanlarındaki kaybedeni de değişmez; sosyal ve siyasal kaybedeni yoksullar, kazananı zenginler olur.

Elimizde ekonomik krizlerin eğitime etkisini gösteren ampirik veriler yok. Fakat eğitim düzeyinin ekonomiye bağımlılığı göz önüne alındığında herhangi bir veriye dayanmadan da somut yargıda bulunabilir, yaşanan krizin kimi nasıl etkileyeceği konusunda sağlam öngörüde bulunabiliriz. Eğitim, insanın kendini gerçekleştirmesi için temel araçlardan biri olmakla birlikte, günümüzde Maslow Pramidi’nin tabanında yer alır. Çünkü eğitim beslenme, barınma, güvenlik gibi fizyolojik ihtiyaçları karşılama ve temel ihtiyaç ürünlerine erişim yollarından biri olarak görülüyor. O nedenle yağa, süte, ekmeği erişememe ile eğitimden yoksun kalma aynı anlama gelir.

Türkiye'nin içine düşürüldüğü ağır ekonomik kriz, eğitim alanında kalıcı hasarlara yol açacak. Her alanda olduğu gibi mağdurları da yoksullar olacak. Sosyal sonuçları bir yana, yoksul aile çocuklarının işçileşmesi, okul terki ve ölçülebilir eğitim beklentilerindeki gerileme krizin farkedilir sonuçları olarak hemen görülecektir. Artan eğitim maliyetini karşılayamayan, yüksek öğrenim hayali kırılan yoksul aile çocukları arasında okul terki rekor düzeyde artabilir. Milli Eğitim Bakanlığı, beklenen bu sonuçları, yani çocuk işçiliği ve okul terkini teşvik edici politikalar izliyor: MEB'in, 1 milyon ortaöğretim öğrencisinin Mesleki Eğitim Merkezlerine geçişini sağlamak amacıyla başlattığı “Mesleğim Hayatım” kampanyası ve kampanyanın yoksul aile çocukları arasında gördüğü ilgi ekonomik krizden etkilenen yoksulları hedef almaktadır. Ortaöğretim öğrencisinin sanayi bölgelerinde açılan ve çırak yetiştiren MEM’lere geçişi okul terki anlamına gelir. Açık Liselerin de yoksullar için üretilmiş sahte okul uygulaması olduğunu, krizle birlikte orada da sayının artacağını söyleyebiliriz.

Eğitimin maliyet kalemlerinden öğrenim ücretleri, harçlar, basılı ve dijital eğitim materyalleri, taşıma, beslenme ve barınma fiyatlarındaki artış hem zorunlu eğitimin ortaöğretim kademesinde hemi önlisans, lisans ve yüksek lisans öğrencileri arasında okul terkine yol açacak. Üniversite adaylarının üniversite ve alan tercihlerini düşük maliyetli bölüm ve bölgelere kaydırması söz konusu olabilir. Böyle bir sonuç öğrencinin eğitimini arzu etmediği alanda sürdürmesi anlamına gelir. Benzer sonuç ortaokul ve lise tercihlerinde de görülecek; yoksulların, barınma beslenme gibi öğrenci ihtiyacının karşılandığı imam hatiplere yeniden yönelmesi beklenebilir.

Birer ticarethane olan özel üniversite ve okullar elbette krizin en çok kaybedeni olacak; ekonomik krizin ortadan kaldırdığı orta sınıfın özel okullara ayıracağı kaynak geçen yıl tükendi. Çok sayıda özel okul talep yetersizliğinden dolayı ya kapanacak ya da okul öncesi eğitim kurumuna dönüşecek. İşsiz kalan, ücretini alamayan öğretmen haberlerini daha sık duyacağız. Çok sayıda özel okul öğrencisinin devlet okuluna dönüş yapacağını düşünüyorum. Başta öğretmenler olmak üzere biraz daha yoksullaşan eğitim çalışanlarının motivasyon kaybı; eğitime bağlı uzun vadeli beklentilerden vazgeçme, bunlara bağlı olarak ortaya çıkacak sosyal, kültürel ve duygusal kırılmalar yaşanması kaçınılmazdır.

Devlet okullarını devlet finanse etmiyor; okulların bakım-onarım, elektrik, su, temizlik gibi temel giderleri öğrencilerden karşılanıyor. Yoksullaşan öğrenci velisinin beklenen katkıyı yapması olanaksız. Krizin okullar ve eğitim üzerindeki kaçınılmaz etkisini hafifletme işi devlete kalıyor. Yapar ya da yapmaz, bize düşen devlete yapması gerekeni anımsatmaktır:

Öğrencilerin barınma, beslenme ve ulaşım giderlerini karşılamak,

Harçların düşürülmesi veya kaldırılması,

Bursların yükseltilmesi ve karşılıksız olması,

Özel üniversite ve okulların kamulaştırılması

Krizin eğitime etkisi bunlarla sınırlı değil tabi… Bu, Eğitim Sen Hatay Şubesinin düzenlediği Ekonomik Krizin Eğitime ve Emekçilere etkisi konulu panelde dile getirdiğim sorunların sadece özeti. Sorun, yazılıp çizilen, dile getirilenden çok daha derin…