Geçen gün, Selçuk Hoca’yla (Candansayar) birlikte, bir grup esnafın hararetli tartışmasının tam ortasında düştük. Tartışma hararetli; konu yerel seçimler… Kim kime oy verecek, neden verecek ya da bu sefer kimseye oy vermeyecek mi, sorularına verilen cevaplar değişik. Kime oy verileceği konusunda cevaplar muhtelif ama o cevapları verenler kendi hallerini tanımlamalarken yüzde yüz ortaklaşıyorlar: Öldük bittik, […]

Geçen gün, Selçuk Hoca’yla (Candansayar) birlikte, bir grup esnafın hararetli tartışmasının tam ortasında düştük. Tartışma hararetli; konu yerel seçimler… Kim kime oy verecek, neden verecek ya da bu sefer kimseye oy vermeyecek mi, sorularına verilen cevaplar değişik.

Kime oy verileceği konusunda cevaplar muhtelif ama o cevapları verenler kendi hallerini tanımlamalarken yüzde yüz ortaklaşıyorlar: Öldük bittik, siftah edemiyoruz, kaç dükkan kapandı, borç gırtlakta… Bildiğiniz şeyler…

Sizin bizim söylemekten dillerimizde tüy biten gerçek, nihayet ‘kriz mıriz yok’ diyen Erdoğan’ın masasının üstüne de konmuş! 

Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı, ekonominin haliyle ilgili raporunda, memlekette tüketici kredisi ve kredi kartı borcunu ödeyemeyenlerin sayısının 1,2 milyon kişiye ulaştığını söylemiş. 2017 ile 2018 yıllarını karşılaştıran rapora göre; tüketici kredilerini ödeyemeyenlerin sayısı da 137 bin 391 kişi birden artarak, 826 bin 899 kişiye fırlamış.

2018 yılı Kasım ayı itibarıyla 2 milyon 227 bin kişi tüketici kredisini, 2 milyon 408 bin de kredi kartı ödemelerini aksattığından, toplam 4 milyon 635 bin kişi de banka takibindeymiş.

Rapor, vatandaşların kriz nedeniyle harcamalarını kıstıklarını, konut ve taşıt için banka kredisi kullanmaktan büyük ölçüde vazgeçildiğini de bir güzel anlatmış.

Raporda yazmasa da, pazardan 1 kg soğan alırken bin kere düşünenler var! 

“Hayatımız kaydı!”

Yine AKP’ye oy vereceğini söyleyenler dahil, tartışmalarına tanık olduğumuz esnafların hepsinin söylediği bu.

Aslında, en yüksek makamlar da gayet iyi biliyorlar hayatların kaydığını. Şimdi ayyuka çıkan; mükerrer seçmen, sahte seçmen, hayali seçmen ve oy kayması/kaydırılması işleri, hayatların kaydığının ve bunun da iktidara fatura edilebileceğinin görülmesinden kaynaklanıyor.

Gerçi YSK Başkanı Sadi Güven; “Mükerrer seçmen de, sahte seçmen de, hayali seçmen de yok. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmayan Suriyeliler kesinlikle oy kullanamaz” dedi ama Güven’in açıklamasının kime ne kadar güven verdiği tartışmalı. Memleketin en azından yarısına güven vermediğini söylemek abartı olmaz!

Güven’in; “24 Haziran seçimlerinde 736 iken, bu seçim döneminde beyan edilen yerleşim yerinde oturmadığı için kaydı dondurulan seçmen sayısı 56 bin 495” saptaması bile hayatı kayanların bu kez farklı tercih yapmalarının olası sonuçlarından sakınmak için “seçmen kaydırma” çabalarının ne kadar yoğunlaştığının göstergesi.

İtirazlarının çok büyük bir bölümünün reddedildiğini vurgulayan CHP’nin YSK Temsilcisi Hadimi Yakupoğlu’nun söyledikleri, durumu gayet net ortaya koyuyor: “Reddedilmesi mümkün olmayacak şekilde delillendirilen başvurular da reddedildi. Tam kanunsuzluk tespiti yaptığımız ahırda kayıtlı 20 seçmen, metruk bir binada kayıtlı 30 seçmen gibi itirazlarımızı doğrudan YSK’ye iletiyoruz. Bizim temel itirazımız … kaydırılan, yığılan seçmenlere. Dondurma kararı verilen 56 bin 495 seçmen buzdağının görünen bölümü…”

Kasabın önündeki tartışmada, başlangıçta oyunu yine de AKP’ye vereceğini söyleyip, giderken “bu bez belki hiç kimseye oy vermem” diye haykıran eski uzman çavuşun “hayatımız kaydı” yakınması diğerlerinden biraz farklıydı:

“Biz bittik. İki oğlum var, bari onların bir geleceği olsa. 15 Temmuz gecesi onların bacağına sıkmadığıma öyle pişmanım ki. Bacaklarına sıksam, şimdi 15 Temmuz gazisi olacaklar, rahat iş bulacaklar, nereye gitseler önleri açılacaktı.”

Durum bu işte; hep AKP’ye oy vermiş uzman çavuş bile, çıkışı evlatlarına “sıkmak”ta görüyor!