İki farklı kültür kodlarına sahip olan İtalya ile İngiltere’nin karılaşacağı final maçı, sadece futbol adına değil, iki farklı yaşam ekolü adına da farklı uygarlık kökeni içeriyle de önemli bir değer taşımaktadır. “M.Ö 1. yüzyıla kadar giden İtalya'nın Magna Grecia (Büyük Yunan kültürü) ve Etrüsklerle başlayan tarihi, Roma Cumhuriyeti ve Roma İmparatorluğu Rönesans döneminde Avrupa sanatı, kültürü ve felsefesine damgasını vurmuştur.”

“Britanya'daki Roma yönetiminin çöküşünün ardından 4. yüzyılın ortalarından itibaren, Cermen kabileleri İngiltere'ye yerleşmeye başlayan Anglosaksonlar olarak bilinen bu kabileler; şu anda Danimarka/Almanya sınır bölgesi olan yerden gelen Anguslar ve Saksonlar’lardan oluşmaktadır.” İki ülkenin damak kültüründeki ‘makarna’ ve ‘fish and chips’ farkı futbol tadı kadar değerlidir.

“Makarna (İtalyanca: Pasta), geleneksel İtalya mutfağının temel besinidir ve ilk defa 1154 yılında Sicilya'da ortaya çıkmıştır. Genellikle irmik veya durum buğdayından elde edilmiş una yumurta karıştırılarak hazırlanmış türlü biçimlerdeki kuru hamur ve bu hamurdan yapılır.”

“Tarihçiler ilk ‘fish and chips’ dükkanının Londra’da açıldığını söylüyor. Bu yemeğin tüm halkın yemek kültürüne girmesini sağlayan ise kentin işçi sınıfı olmuştur. Bugün hala ayakta olan en eski ‘fish and chips’ dükkânı da Londra’dadır: Kentin en ünlü turistik merkezlerinden biri olan Covent Garden’daki Rock and Sole Plaice 1871’den beri çalışıyor.” İtalya için en önemli ayrıcalık; tarihsel süreç içerisindeki kültürel ve sosyal yaşam alanlarındaki Kıta Avrupa’ya öncülük etmiş olmasıdır. Bu kurgu içinde, İtalya futbolunun farklılığını ve o savunma ruhunun kökeni oluşturan ve diğer ülkeler ile ayrışmasına neden olan Calcio oyunu tarihsel bir değere sahiptir. Calcio, 1580 yılında Giovanni de Bardi tarafından ortaya çıkarılan oyun, 450 yıldır geleneksel olarak düzenlenen ve 27 erkekten oluşan iki takım deniz kumu dökülen sahada yumruk, dirsek teması ve dövüş sanatlarının serbest olduğu futbol mücadelesinde karşı karşıya geldiği bir oyundur. Calcio Futbol, Amerikan futbolu, ragbi ve güreşin bir tür karışımı olan bir spordur.

Futbol ise, 1870’li yıllarda İngilizler tarafından kurallı oyun haline getirilmesi ile, İngiltere tarafından iletişim kurduğu-daha doğru sömürge olarak kullanmaya çalıştığı tüm ülkelere kültür emperyalizminin aracı olarak götürmesi sürecin başlangıç noktasını oluşturmaktadır.

Ve Final… Önce turnuvadaki önemli değişimlerin altını çizmekte yarar var sanırım. Birincisi; Euro 2020’deki total oyun kurgusunun ön plana çıkmasıyla beraber hücum performansları, Euro 2016 ve 2018 Dünya Kupası’na göre sistematik kurgunun ön plana çıkmasıyla birlikte oldukça gelişmiş durumda. İkincisi; Merkez santrafor oyununun biraz daha öne çıktığı ve gol sayısının her iki turnuvaya göre fazla olması, oyun konseptinin beklenenin çok ötesine geçen performans ortaya koymasından kaynaklanmaktadır. Üçüncüsü; total oyun içindeki en etkili performansların geçiş oyunundaki rollerinin etkin hale gelmesinden dolayı Spinazzola, Maehle, Shaw ve Dumfries başta olmak üzere beklere ait olmasıdır.

Kanat beki performanslarının birlikte diğer farklılık 3’lü savunma kullanımı da bu turnuvada oldukça yaygınlaşmış olmasıdır. Futbol ekollerindeki total oyunun tüm sahaya yayılması olgusu üzerine oyun prensiplerini belirleyen Almanya, Fransa ve Hollanda dahil ki Joachim Löw, Didier Deschamps, Frank de Boer gibi kariyerleri boyunca 3’lü savunma yerine dörtlü savunmayı tercih eden bu teknik adamlar, Euro 2020’de 3’lü savunmayı kullandılar. Buradaki en önemli ayrıntı; 3-4-2-1, 3-4-3 gibi taktikler, savunmada oluşturulan ve set savunmasında 5’li bir hat yerleşmesine rağmen, taktik olarak bu total oyun kültürüne sahip hocaların 3’lü savunmayı kullanmaları ise daha fazla topa sahip olma kurgusu üzerinden oyunu geniş tutma arzusunu geliştirme stratejisi vardı.

İtalya ise, Katonaçyo oyun prensiplerini uygulamak için birinci bölge üzerine oluşan kurgusunu terk ederek, sahanın her yerini kullanma arzusunu sistematik olarak ortaya koyuyor. Bu yüzden 4-3-3 dizilişini tercih etti. Bu, geçiş oyununda çapraz pas açılarını sağlaması açısından ideal bir diziliş olduğundan Mancini tarafından tercih edildi. Görünüş olarak savunma önünde tek pivot kullanan 4-3-3 dizilişi, savunma güvenliği açısından dezavantajlı görünse de oyun içindeki kurgu Barella’nın, İnsigne ile beraber iki 10 numaradan biri olarak öne çıkmasıyla birlikte Jorginho ile Veratti çift ön libero olarak kalmaktadır.

İtalya’nın Sol bekini ki Spinazzola bu iş için çok özel bir oyuncuydu-öne çıkartıp tam bindirme yapmasıyla, İnsigne içeriye kat ederek ikinci 10 numara pozisyonuna geçip ön tarafı 5’li hale getiriyordu. Sağ bek Di’Leronzo ise üstte kalıp defansı 3’lü hale getirdiği gibi savunma bek oyunu ile Chiesa veya Berardi’nin arka güvenliğinde ve pas transferinde kalıyor. 4-3-3 oyunu, hücumda 3-2-5 olduğu gibi defans oyununda 4-5-1 şablonuna dönebiliyor. Son İspanya maçında Sipinazzola’nın oyun eksikliği ve Emerson’un oyuna hücum desteğindeki kısıtlı katkısı, İtalya oyununu özellikle 5’li hücuma dönme oyununu ve haliyle İnsigne’nin 10 numara oyuna geçişini engellediğinden dolayı daha çok arkada kalarak set savunmasını oynamak zorunda kaldılar. Bu bir handikaptı.

İngiltere’nin genel olarak oynadığı 4-2-3-1 dizilişi, savunma güvenliğini sağlama açısından 4-3-3’e göre daha avantajlı stratejiler içermektedir. Fakat, geçiş oyunundaki dikey pas zorunluluğunu yerine dizilişteki yatay pas fazlalığından dolayı dikey pas açılarının sağlanmasındaki zorluluk topun ilerlemesini zorlaştırabiliyor. Ama ne zaman ön 3’lüye topu kısa sürede topu geçirirlerse o zaman kendi oyun tempolarını kazanıyorlar. Özetle, 4-3-3’ün sağladığı pas açılarının geçiş oyuna etkisindeki büyük katkıyı 4-2-3-1 aynı düzeyde sağlayamıyor. 4-2-3-1’in sağladığı savunma güvenliğini de 4-3-3 oyun dizilişinde aynı etkiyi sağlayamıyor. İşte bu açıdan final maçının taktiksel zenginliği oyunu etkileyecektir. İngiltere’nin oyun şablonundaki diziliş içeriği Southgate’in muhafazakâr antrenör kimliği ile özleşmektedir. Her türlü oyun içinde savunma güvenliğini ön planda tutup risk almadan garanti oyunu tercih etmesi bu yüzdendir. Bu dizilişin temel oyun prensipleri Phillip ve Rice üzerinden çift ön libero kurgusu ile özellikle Luke Shaw üzerinden kanat organizasyonunu yaparak Walker’ın içerde tutup en az 5 kişilik bir savunma güvenliği oluşturması garanti oyun tercih etmesidir.

Kane en kritik oyuncu formatında oynamakta. Santrafor olarak oyuna etkisinin yanında, bence en etkili yönü ise özellikle yukarı çıkıp 9 numaradan adeta 10 numaraya geçişi ile top alması ve asist olarak kendi kanat oyuncularını gol yollarında kullanması ekstra bir oyun katkısıdır. Oyun temposunun yükselmesi her zaman İngiltere için avantaj oluşturur. Premier Ligin en farklı özelliği olan yüksek oyun temposu diğer tüm ülke futbollarına karşı bir avantaj.

İtalya’nın top kullanma ayrıcalığını istediği düzeye çıkartırsa İngiltere hemen savunma düzenine gireceği için kapanma iç güdüsüyle koruma refleksine geçecektir. Bu İtalya için avantaj yaratsa da dönen topların özellikle Sterling ve Saka üzerinden çıkış başarabilirlerse pozisyon bulabilirler. Kaleci avantajı İtalya’da olması böyle bir maç için önemli bir kriterdir. Ama maçı çözecek olan birebir eşleşmelerdeki topu kazanma başarısı ile orta alandaki pas geçiş oranının yüksekliği ve pas arası oranıdır. Maç iki farklı oyun kültürünün mücadelesi olacağı için, böyle bir kalite içinde UEFA maçın önüne geçmek için umarım hakem üzerinden çaba sarf etmez.