Öncelikle, bu ülkede futbolun popülist kültürün bir parçası olduğunu belirterek en son sözü en başta söylemek gerekir ki bundan sonra kurguyu ona göre dizayn edelim.

Popülist kültürün egemen olduğu yapıların en belirgin özelliği bilgiye dayalı yöntemlerin kullanılmamasıdır. Kişisel anlamda da entelektüel eksiklik bu kurgunun prim yapmasına neden olmaktadır.

Sahada kazanma beklentilerin yetersizliğinden kaynaklanan güven ve bilgi eksikliği, dogmatik kurgu içine girerek çıkış yolları aranmasını kaçınılmaz kılıyor. Bu kurgu, maçtan saatler öncesi başlar, maç içinde galibiyeti yakalayıp onu koruyana kadar devam eder ki; istenilen sonuç alınmadığı taktirde veya alındığı sanılan sonucun kaybedildiğinde de agresif başka bir hal alır. Fatih Terim’in golden sonra “Allahu ekber” diye bağırmasının altında yatan gerekçelerin tamamı budur.

Bu bizdeki tüm antrenörleri bağlar. Kurgulanmış olan sistemin yetersizlikleri üzerine inşa edilen bu yansıtılma, çözüm olarak popülist tepkileri ve söylemleri kullanmayı zorunlu kılıyor.

Böylelikle bilgiyi reddedişle yetersizliğin kabul görülüp kurumsallaştırılması sağlanıyor.

Bu sistem, federasyondan başlayıp, yöneticiler, antrenörler, futbolcular ve hakemleri içerisine alacak şekilde gelişerek büyüyor.

Tüccar, komisyoncu, arabulucu, müteahhit gibi işlerle uğraşan yönetici varlığının egemen olması, futbolun gerçek kodlarını kaybetmesine neden oldu.

Esas konuşulması gereken; futbolu yönetecek başkan ve yönetim kurullarını seçen genel kurulların, bu kültür içerisinde, artık kulübün kurumsal kimliği üzerinden süreci işletemeyerek, kulübün geleceğini güvence altına alacak sorumluluk üstlenmemesidir. Küçük çıkar grupları üzerinden oluşturulan ‘rant’ kurgusu sürecine dahil olmaya çalışmaları, kulüplerin tüm varlığını sona erdirecek bir kurgunun ortaya çıkmasına neden oldu.


Popülist kültürden beslenen antrenörlerin çoğunluğu lise terk veya lise mezunu olmak ile beraber ortaokul ve ilkokul mezunları da mevcuttur. Üniversite mezunları son dönemlerde artmaya başlasa bile mevcut yapı onların egemen olma ihtimalini ortadan kaldırıyor.

Sistem içinde kendine yer bulmuş üniversite mezunları ise, var olan yapı içinde futbol kaygısı yerine iş ve para kaygısı taşıdığından, mevcut yapının defolarını ortaya çıkaracak bilgiye dayalı gerçek metotları uygulamaktan kaçıyorlar. Bunun en iyi örneği Ersun Yenal’ın bugünüdür.

Ersun hoca bilgiye sırtını dönüp yüzünü tabelaya döndü. Tabela için futbol oynatmayı tercih ederek adeta zamana oynuyor. Bu kadar korkunun gerekçesi sadece kendisidir. Ne Fenerbahçe ne de futbolculardır.

Bu sürecin dışında kalmaya çalışan Şenol Güneş’in geldiği konum bakımından, ortaya çıkan olumlu havanın temelinde, Güneş’in tüm ilişkilerini futbol üzerinden ve istenilen (!) üzerinden kendi kurgusunu da adapte ederek kendine has bir yapı ortaya çıkarmasıdır. Şu ana kadar elde ettiklerine bakılırsa başarılı olduğunu söylemek gerek. Ama, futbolun kendi dinamiklerini tartışıp onun üzerinden eleştirel bir yaklaşım gösterildiğinde, birtakım önemli eksiklerin ortaya çıkacağı kaçınılmaz olur.

Buradaki en masum kesim futbolculardır. Mevcut yapı içinde ve futbola aykırı birçok unsur içinde altyapılarda yetiştirilen futbolculardan üst düzey yapıya uygun oynamasını beklemek onlara karşı haksızlıktır.

Aynı, bugün, MEB tarafından verilen eğitimin içinden Einstein’ın çıkmasını beklemek gibi. Oysaki bizim eğitimimizin bittiği yer hâlâ çarpım tablosudur!
Futboldaki en büyük değişim; yetişen futbolcuların kendi başının çaresine bakacak çözümler bulmalarıdır. Ülke futbolundaki yetersizliğin farkına varan gençlerin, üç büyüklere transfer olma saplantısını bırakıp, gerçekçi olarak Avrupa’ya gitme talepleri şimdiye kadar futbolun içindeki en değerli gelişmedir.
Milli Takımın başarı hikâyesinin altında yatan gerçek budur.

Bu gençler Fatih Terim’i, Ersun Yenal’ı ve Şenol Güneş’i aşmış durumdalar.

Belirli bir süre sonra, bu gençler kendi ihtiyaçlarından dolayı, zorunlu olarak yeni ve doğru antrenörlerin ortaya çıkmasına neden olacaklardır.

Ve yeni, doğru başkanlar ile yöneticilerin…

cukurda-defineci-avi-540867-1.