Son bir yıl içerisinde İsveç’e 160 bin mülteci yerleşti. Dünyanın dört bir tarafından gelen göçmenlerin çoğunluğunu Suriye’deki savaştan kaçan insanlar oluşturuyor. Göçmenlik Kurumu, önceki hafta yeni tahminlerini yayınladı ve 2016’da iltica başvurularının 70 bin ile 140 bin arasında olacağının düşünüldüğünü açıkladı. 2016’nın ana senaryosuna göre ailesi yanında olmadan 18 bin yalnız çocuk İsveç’e gelecek. İsveç’e tek başına göç eden çocukların sayısı 2015’te 35 bini buldu. Kurum, iltica sayısı 100 bine ulaşırsa göç ve uyum önlemlerinin maliyetinin 59 milyon kronu bulacağını hesaplıyor.

Muhalefette oturan sağ blok partiler de hükümetteki sol kanat da Göçmenlik Kurumu’nun açıkladığı bu sayılar üzerine uzun uzun konuştular. Ana muhalefetin kadın lideri Anna Kinberg Batra, sayılara şaşırmadığını açıklıyor ve ortaya çıkan sonucun sonbaharda yaşanan krizin atlatılamadığı anlamına geldiğini söylüyor. Batra “İsveç iltica başvurusu yapıp reddedilenlerin hızlı bir şekilde geri gönderilmesini sağlamalı bu da örneğin Afganistan’la yapılacak yeni anlaşmalarla olabilir” görüşünde. İktidardaki sol da sayı, para dengesinde açıklamalarını götürüyor. Bir yerlerden, bir şeylerden kaçıp gelmiş insanlar, göçmenler, “yapılan tedbirlerin işe yaramadığını gösteren” sayılara dönüştü.

Sosyal Demokrat Parti’den Göçmenlik Bakanı Morgan Johansson, Göçmenlik Kurumu’nun en yüksek senaryosu gerçekleşirse İsveç’in 140 bin ilticayı kaldıracak gücünün ve hazırlığının olmadığını söylüyor. İş, insan endeksine döndü. Hükümet gelişmeleri haftadan haftaya takip ediyor. Bakan “İsveç’e sonbahardaki krizi tekrar yaşatmayacağız. Sayılar artarsa daha çok tedbir alacağız” diye konuşuyor.

İsveç’in sığınma sisteminde 180 bin kişinin kayıtlı olması, hükümetle muhalefetin insan hayatları üzerine kurduğu bu yeni restleşmedeki dil hali, işveren organizasyonlarına büyük cesaret verdi. İsveç özel sektörü Svensk Näringsliv, ‘kolay işler’e giriş ücretlerini tartışmaya açtı. İsveç özel sektörü, bu hafta içinde İsveç’te “kolay iş” olmadığını bunun da işlerini zorlaştırdığını açıkladı. İşveren organizasyonuna göre; örneğin, bir butikte satın alınan malları poşetleme, benzin istasyonunda benzin doldurma, basit bahçıvanlık işleri veya hamallık, taşımacılık gibi işler, İsveç’te yok, çünkü maaşları çok yüksek. İşveren organizasyonu adına konuşan Genel Müdür Carola Lemne, “İsveç, Avrupa’da bu ve benzeri işlerde, işe giriş ücretlerinin en yüksek olduğu ülke. Bu da birçok insanı iş piyasasının dışında tutuyor. Yaklaşık 300 bin yeni iş yaratmamız gerekiyor. İşe giriş ücretinin ayda 25 bin kron olması çok yüksek” diyor.

İsveç İşçi Sendikaları Konfederasyonu LO’nun Başkanı Karl Petter Torwaldsson, “Bu, İsveç’te işverenlerle sendikalar arasında süren yüz yıllık bir tartışma” diyerek duruma fırsat vermeyeceklerini ortaya koydu. Torwaldsson, insan emeğinin küçümsenemeyeceğini güzel özetledi: “İsveç özel sektörünün memnun olması için ne kadar az maaşlar verilmeli, soru aslında odur. İyi bir maaş olan 25 bin kron, aylık giderleri ve seyahatleri karşılamak için yeterli bir tutar. Çoğu zaman bunlar çok ağır işler ve o zaman da çalışanların karşılığını alması lazım.”

Sağ kanattaki Merkez Parti ve Hıristiyan Demokratlar “yeni gelenleri” iş piyasasına sokabilmek için giriş maaşlarını düşürme konusunda yasal düzenlemeyi tartışmaya başladıklarını duyurdu. LO’nun tepkisi güçlü oldu. Yapılan çalışmayı tarihsel talihsizlik olarak gören LO “Politik partiler, ne kadar maaş alıp alamayacağımıza karar vermeye çalışmasın. Bir parlamenter çeşitli meslek gruplarının ne kadar kazanması gerektiğini nasıl bilecek? Sözleşme hareketlerinin tarafları buna karar verir. Ayrıca maaş artışları İsveç ekonomisinin iyi gittiğinin göstergesidir” açıklamasını yaptı.