“İnsanın bir Rus uçağı daha düşüresi geliyor!”(15 Mayıs 2016), “Rus uçağının düşürülmesi, 15 Temmuz darbe teşebbüsü ve Rus büyükelçisine saldırı, aynı aklın planıdır.” (19 Aralık 2016). Şamil Tayyar’a ait olduğunu bilmeseniz, eminin, biri diğerine muhalif bu iki mesajın, çalışma biçimi değilse bile farklı gövdenin taşıdığı kafadan çıktığını düşünürsünüz. Ne yazık ki bu iki laf, aynı bedenin taşıdığı bir baştan çıkmış durumda.

AKP ile içinde beyin bulunan başın bir gövdede cihaz gibi çalışabildiğini gördük. Kimi “gazeteci”, kimi “uzman”, kimi birkaç on bin kişiyi temsil eden milletvekili; sıfatlarına ve temsil kabiliyetlerine bakılırsa düşünce üretecek bilgiden yoksun birinin olayları anlamlandırmama hali değil; basbayağı iktidar adına hakikat inşa eden mühendis bunlar!

Bize gerçeği yalandan ayırmak düşüyor. İyi de gerçeği bunca yalanın arasından nasıl bulacağız? Hadi bulduk diyelim, gerçek yerine yalanın hazzına teslim olmuş insanlara gerçeğin gerçek olduğunu nasıl izah edeceğiz?
Aklına takılmış “Gerçek nedir?” diye soruyor Kaan Sezyum! “Bir şey nasıl gerçek olur?” (BirGün, 20 Aralık)

Kaan’ın sorusuna yanıt bulmak zor; ışık tutarsa, 19 Mayıs Üniversitesindeki görevinden uzaklaştırılan Doç. Dr. Canani Kaygusuz’un iktidar kavramsallaştırmalarını analiz eden yazısından yararlanmak isterim. Canani, iktidar üzerine konuşurken iktidarın hakikat yaratma ya da icat etme gücüne sahip olduğu gerçeğini sürekli göz önünde tutmamız gerektiğini anımsatıyor: “İktidar gerçeği aramaz, gerçekle ilgilenmez, o ‘hakikati’ icat eder. Bunun anlamı şudur; Gezi Direnişi sıralarında ‘Kabataş’ta çocuklu başörtülü bacıya saldırılması’nın ya da ‘camide içki içilmesinin’ gerçek ya da yalan olması iktidar için önemsizdir. Önemli olan, ‘oyun kurucularını’ bu ‘fanteziler’ aracılığı ile izleyicileri bir ‘hakikatle’ buluşturup buluşturmamasıdır.” (Eleştirel Pedagoji, s. 48)

Rusya büyükelçisi Andrey Karlov’un katledilmesinin ardından iktidarın yine, yeni bir hakikat üretme çabası içinde olduğunu görüyoruz. Üretilmiş hakikatler, iç piyasa içinse sorun yok, onu kabullenecek büyük bir kitle var Türkiye’de. Fakat bu kez durum başka, bir ucunda Rusya, öbür ucunda ABD olan aşağı yukarı dünyaya kabullendirmek durumunda olduğunuz bir hakikat imal edeceksiniz.

Katil, söylem ve eylemiyle cinayeti El Nusra adına işlediğini beyan ediyor. El Nusra adına büyükelçiyi ben öldürdüm açıklaması Nusra’dan önce bizimkiler tarafından yalanlanıyor. Hiçbir ihtiyat payı bırakmadan adını MGK’nın koyduğu FETÖ diye bir örgütü işaret ediyorlar! Kanıt, oğlu/kızı “FETÖ” yurdunda barınmış, onun okullarından diplomalı adamlardan; katil cemaat yurdunda kalmış! Gerçek bu! Niye, çünkü gerçeğin iktidara bir faydası yok; bilakis çok zarar verecek. Oysa yalan hem zarardan kurtaracak hem iktidara manevra olanağı sunacak!

Diyelim ki katil “FETÖ”cü; ne fark eder? FETÖ demek ABD demek mi diyeceksiniz? Adamın önüne 24.11.2013 tarihli Akit’in tam sayfa manşetini koyarlar: “Cemaatin mensupları, en ileri gelenleri bugüne kadar Tayyip Erdoğan’a ne getirdiler de Tayyip Erdoğan geri gönderdi? Benden geri dönen bir şey yok, buna Rabbim şahittir…” Dersin ki “Bu hain örgütün gerçek yüzünü çok daha önceden ortaya dökememiş olmanın üzüntüsü içerisindeyim. Bundan dolayı hem Rabbimize hem de milletimize verecek hesabımız olduğunu biliyorum. Rabbim de milletim de bizi affetsin.”

Kusura bakmayın ama Rusya’nın da dahil olduğu Batı hukuku bu işi şeriat hukukuna bırakmaz, Allah’a havale etmez. Katili öldürüp okul kayıtlarından kanıt aramanın nedenini sorarlar. Bu soruya yanıtın yoksa, ki yok; yeni bir hakikat üretmen gerekecek; mesela katili vuran polis de FETÖ’cüymüş(!) gibi…

Müslümanların Türkiye algısı
Arap Amerika Enstitüsü ile ABD araştırma servisi ZOGBY, 6 Arap ülkesi (Suudi Arabistan, Irak, Ürdün, Lübnan, BAE, Mısır) ile Türkiye ve İran’ı kapsayan bir algı araştırması yapmış. Bölge ülkelerinin vatandaşlarına araştırmaya dahil ülkelerle ABD’ye bakış açıları sorulmuş. Türkiye’yi ilgilendiren sonucu paylaşayım: Suudi Arabistan halkının yüzde 65’i Türkiye’ye olumsuz bakıyor. Buna karşın Türkiye halkının yüzde 83’ü Suddi Arabistan’a olumlu bakıyor. Komşu Müslüman ülkelerin Türkiye’ye olumsuz bakma oranı geçen yıla göre artmış. Diğer ülke halklarının bakışını olumlu anlamda yükselten tek ülke Suudi Arabistan. Suudi Arabistan, radikal hareketlere ve hükümetlere verdiği desteğin karşılığını almış gözüküyor. Diğer sonuçlar ve yorumlar için WEB adresi: (http://www.amerikaninsesi.com/a/voa-tgrt-haber-20-aralik/3643862.html)

Not: Şamil Tayyar’ın seçmenlerinin duygusunu okşamaya yönelik birinci mesajı gece yarısı, 23:36’da yayımlanmış ve 9 bin 92 kişi tarafından paylaşılmış, beğenisi 11 bin 400. Seçmenin aklını gütmeyi amaçlayan ikinci mesaj 18:00’de atılmış; paylaşımı 310, aldığı beğeni 320. Bence bu sonuç da yoruma muhtaç.