Herhangi bir olayın, olgunun, eylemin, düşüncenin meşruiyetini yasalarda aramam. Ancak kanunlar dışında meşruiyet kaynağı olmayan biri yasalardan aldığı güçle karşınıza çıkıyorsa ona yasalarla yanıt vermek gerekebilir. Eğitim Bakanı Nabi Avcı olağan hayat trafiğimizde aynı kavşağı kullanmayacağımız kadar uzak biri. Gelin görün ki bu kişi, hem yasama hem yasaları yürütme temsilcisi olarak yasalardan aldığı yetkileriyle yasadışı olana yasallık kazandıran, bu yönüyle de hayatımızı yönlendiren unsurlardan biri. Bu unsura, geçenlerde yaptığı bir konuşmadan ötürü yasaları kullanarak yanıt vereceğim.

Birçok gazeteden doğruladığıma göre eğitim bakan, sıfatıyla şöyle demiş, “Zannediyorlar ki imam hatip okulları sadece imam ve hatip yetiştirmek üzere kurulmuş ve başka hiçbir branşta ders verilmeyen dini okullar… Hayır, imam hatip ortaokulları normal ortaokullarda okutulan bütün dersleri okutur. Ayrıca bazı dini dersler de okutur. Kuran-ı Kerim gibi. Onlar da zaten şimdi normal ortaokullarımızda seçmeli ders olarak okutulduğuna göre normal ortaokullarla imam hatip ortaokulları arasında hiçbir fark kalmamıştır. Dolayısıyla bunların sayısının artması demek normal ortaokulların artmış olması demektir.”

Yasalarla yanıt vereceğimi baştan belirtmeseydim madem öyle, yani iki okul türü arasında hiç fark kalmadıysa okulları neden ortaokul, imam hatip ortaokulu diye çeşit çeşit adlandırıyorsun be adam der geçerdim. Ama biliyorum ki Bakan, Bilal yasasıyla gelinen fiili durumu özetliyor. Dikkatle okunduğunda aslında, normal okullara dönüştüğünü belirterek imam hatiplerin içine düştüğü meşruiyet krizini aşmaya, kabulünü kolaylaştırmaya çalışıyor. Ne anlamda kullanırsa kullansın açıklaması aynı zamanda yürürlükteki mevcut yasalara uymak, uygulamak zorunda bulunan makamı işgal eden kişinin itirafıdır.

Avcı’nın başında bulunduğu Bakanlığın mevzuatından haberdar olmadığını düşünemeyiz. Yine de uğruna gövdesini siper ettiği yasa maddelerini unuttuğunu varsayarak anımsatalım: İmam hatip okullarının açılması iki kanun maddesine dayanır; biri Tevhid-i Tedrisat Kanunu (4. Madde), diğeri 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu. İmam hatip okullarının adının geçtiği 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nun 32. Maddesi şöyle der: “İmam-Hatip Liseleri İmamlık, Hatiplik ve Kur’an Kursu öğreticiliği gibi dinî hizmetlerin yerine getirilmesi ile görevli elemanları yetiştirmek üzere Milli Eğitim Bakanlığı’nca açılan ortaöğretim sistemi içinde, hem mesleğe, hem yüksek öğrenime hazırlayıcı programlar uygulayan öğretim kurumlarıdır...” İmam hatip ortaokulları, İHL’lerin hazırlık okulu olduğu belirtilerek bu kanunun 25. maddesine 2012’de 4+4+4 yasasıyla eklendi.  Bu demektir ki ister ortaokul ister lise olsun imam hatipler, dinî hizmetlerini yerine getirecek din adamı yetiştirmek üzere din eğitimi ve öğretimi yapılan okullardır.

Yeri gelmişken imam hatip okullarının dayanağı bu iki kanunun, daha sonra yürürlüğe giren hâlihazırdaki T.C. Anayasası’na aykırı olduğunu da belirteyim. Çünkü Anayasa, din kültürü ve ahlak bilgisi dersi dışındaki dinî derslerin öğrencilere verilmesini tercihe bağlıyor. Oysa imam hatip okullarındaki dinî dersler zorunlu. Anayasa’nın 24. maddesi şöyle “… Din Kültürü ve Ahlâk öğretimi ilk ve ortaöğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır. Bunun dışındaki din eğitimi ve öğretimi ancak kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanuni temsilcisinin talebine bağlıdır...”  

Gördüğünüz gibi Anayasa, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi dışındaki “din eğitimi ve öğretimi”ni isteğe bağlamış. Maddenin son cümlesine göre din eğitimi ve öğretimi yapan imam hatip ortaokullarında zorunlu olan Kur’anı Kerim, Arapça, Hz. Muhammed’in Hayatı, Temel Dinî Bilgiler ile liselerinin Kur’an-ı Kerim, Temel Dini Bilgiler, Siyer, Fıkıh, Tefsir, Hadis, Akaid ve Kelam dersleri için öğrencilerin rızası alınmak zorundadır. Şu haliyle imam hatip ortaokulu ve liselerindeki dinî içerikli zorunlu derslerin tümü Anayasa’ya aykırıdır.

Hukuktan vazgeçtik yasa devleti bile olmayan Türkiye’de bunu bilmek neyi değiştirir diyeceksiniz. Doğrusu ben de emin değilim, ama bilmekte yarar var diye not ettim.

Yazı alanı burada bitti; yakındaysanız ve uygunsanız yarın Trabzon’da, sonraki gün Artvin’de yüz yüze konuşmaya beklerim.