Google Play Store
App Store

Akdeniz Üniversitesi Gerontoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Yaylagül, "Biz artık yaşlı bir ülkeyiz. Birkaç yıl içinde çok yaşlı ülke statüsüne geçeceğiz. Kaliteli ve insanlık onuruna yaraşır bir yaşlanma herkesin hakkı. Bu güvence altına alınmalı" dedi.

İnsan onuruna yaraşır yaşlanmak bir hak
Fotoğraflar: BirGün

Semra KARDEŞOĞLU

Yaşlılık oranı ve sorunları arttıkça bu alanda çalışan bilim insanlarının sayısı da artıyor. Üniversitelerde yaşlılık bilimi gerontoloji bölümlerinin sayısı da artıyor. Bu alanda en eski olan Akdeniz Üniversitesi Gerontoloji Bölümü. Bölümde yaşlıların eğitim gördüğü tazelenme üniversitesi de kuruldu. Her şey daha kaliteli bir yaşlanma süreci için. Prof. Dr. Nilüfer Korkmaz Yaylagül bölümde görev yapan öğretim üyelerinden biri. 2009'dan bu yana bölümden mezun verildiğini 2018'de doktora eğitimine başladığını aktardı. Sağlık Bakanlığı bünyesinde de gerentolog kadroları açılmaya başlandı. Prof. Dr. Yaylagül’e "Gerontolojide hedeflenen nedir? Ne yapılıyor ya da öğretiliyor" diye sordum, yanıtladı: “Multidisipliner bir alan. Hedef bağımsız, insanlık onuruna yaraşır, kaliteli bir yaşlanma sürecinin sağlanması. Herkes yaşlandıkça kronik hastalıklar, bilişsel kayıplar ve bakıma muhtaçlık riski taşıyor. Gerontologlar aynı zamanda bağımlı olunan sürenin mümkün olduğunca azaltılmasına yönelik de çalışıyor. Yaşlanma süreci sadece sağlık meselelerinin arttığı bir süreç değil. Yaşanan konuttan sokağa kadar fiziksel koşulların uygunluğu, kaliteli beslenme, yaşadığı kentin ona uygun olup olmaması, bakım hizmeti, yaşlının psikolojik, sosyal ve medikal ihtiyaçlarını kapsıyor. Bu nedenle multidisipliner. Örneğin ben lisansımı mimarlık alanında yaptım, tıbbı antropolji okudum sonra bu alana yöneldim. “

Prof. Dr. Nilüfer Yaylagül

2-3 YILA ÇOK YAŞLI BİR ÜLKE OLACAĞIZ

Prof. Yaylagül nüfusun değişimine ilişkin son durumu şu sözlerle özetledi: Biz artık yaşlanmakta olan değil yaşlı bir ülkeyiz. Birkaç yıl sonra çok yaşlı olacağız. BM ve DSÖ'nün verilerine göre nüfusun yüzde 8-10'u 65+ ise buna yaşlı nüfus diyoruz.  Yüzde 10-12 arasında ise çok yaşlı nüfus diyoruz.  Avrupa'da birçok ülke bugün çok yaşlı. Biz yüzde 10’a yaklaştık. Genç nüfus daralıyor. Nüfusun yenilenme hızı yavaşladı. Önümüzde iki mesele var. Birincisi bakıma muhtaç olmadan nasıl yaşlanacağız? Hastalıkları önleyici adımlarla, topluma entegre, daha mutlu sosyal ve psikolojik risklerden arındırılmış biçimde. İkincisi bakıma muhtaç duruma geldiğimizde ne olacak? Bu ihtiyaç Türkiye’de uzun yıllardır ailelerin sırtında. Ben büyüklerimin bakımından benden küçükler ileride benim bakımımdan kendini sorumlu hissediyor. Ama biliyorsunuz kırdan kente göç edildi. İnsanlar kentte geçimlerini sağlamak için çalışmak zorunda. O zaman onların ebeveynlerine kim bakacak? En önemli tehlike bu. Bunun için nasıl sağlık güvencesi, sosyal güvenlik varsa bakım da bir vatandaşlık hakkı olarak güvence altına alınmalı. Şu an yaşlı bakım ücreti var. Ama bu sadece yoksulluk temeline dayalı bir yardım politikası. Bakım masraflarını karşılayamayacak derecede yoksulsanız sizi destekliyor. Ama bakım da sağlığın bir parçası olduğu için herkesin bu güvencesi olmalı. Bakım yardım temeline dayalı bir şey olamaz.

BAKAN KİŞİNİN SAĞLIĞI DAHA KÖTÜ

Yaşlı bakımını yürütenlerin profesyonel bakım elemanı olmadığını anımsatan Prof. Yaylagül, “Bugün bakan kişinin sağlık durumu bakılandan daha kötü. 24 saat mesai yapıyor. Bu bir iş dolayısıyla bakan kişinin sigortalı olması gerekiyor” dedi.

TALEP EDEN DEĞİL, MİNNET DUYAN KİŞİ OLARAK SUNULUYOR

Prof. Nilüfer Yaylagül, yaşlılara yönelik ayrımcılığa ilişkin görüşlerini bir makalede diye getirmiş. Neoliberelizm, pandemi ve yaş ayrımcılığı: Medya söylemi başlıklı makalede şu görüşleri paylaştı:  Yaş ayrımcılığı, bireye yaşından dolayı ayrımcı tutum ve davranışlarda bulunmak olarak tanımlanabilir. Covid-19 pandemisi süreci yaş ayrımcılığı açısından önemli bir örnek teşkil etmekte. Yaş ayrımcılığı ele alınırken kapitalist sistemin yaşlıya bakışı, yaşlılara yönelik politikalar ve eşitsizlikler üzerinde de durmak gerekir. Medya, kapitalist üretim biçiminde kültürü üreten ve dağıtan, toplumsal algıları ve davranışları yansıtan en güçlü araçlardan biri. Bu nedenle bu çalışmada, Covid-19 sürecinde yaşlılara yönelik yasaklara ilişkin oluşturulan söylem ideolojik söylem analizi ile incelenmiştir. Medyada konu ile ilgili çıkan haberler ideolojik söylem analizinin, meşrulaştırma, taslama, birleştirme, parçalama ve mistifikasyon evreleri ile ele alınmıştır. Çalışmanın bulgularına göre, farklı ideolojik yaklaşımdaki gazete söylemleri neoliberalizmin tarihsel olarak kurulan yaş temelli sınıflandırıcı söylemini yeniden üretmektedir. Covid-19 pandemisi sürecinde karşılaşılan olayların haberleştirilmesi yoluyla yaşanılanların normalleştirilmesi, yaşlıların marjinalleştirilmesi ve ötekileştirilmesi himayeci söylem bağlamında meşrulaştırılmakta. Vatandaşlık anlayışından uzaklaşılan bu söylemde yaşlı, talepkar olmayan aksine minnet duyan, edilgen ve himayeye muhtaç bireyler olarak kalıplaştırılmakta.

∗∗∗

ONLARIN EN MUTLU OLDUĞU BELDE

Yozgat’ın Sorgun ilçesine bağlı Bahadın beldesi yaşlılık sürecine ilişkin birçok bölgeye örnek olacak nitelikte bir model geliştirdi. Bu beldede araştırma yapan Prof. Nilüfer Korkmaz Yaylagül, Bahadın’daki bu modeli anlattı: Proje başladıktan 2 yıl sonra katıldım. Bahadın gerçekten herkese örnek teşkil edecek bir model. Şöyle gelişiyor süreç; Köyün gençlerinin önemli bir bölümü yurtdışına göç etmiş. Yaşlılar orada kalmış. Zamanla çoğu bakıma muhtaç hale geliyor. Yaklaşık 2 bin kişi var. Yurtdışına gidenler öncülük ediyor ve Bahadın Yaşlanma Vakfı’nı kuruyorlar. Bunu huzurevi ya da bakımevi olarak düşünmeyin. Toplantılar yapılıyor kasabayı aktif hale getirmek hedefleniyor. Bunun için beslenmeden günlük yaşama farklı konularda paneller yapılıyor. Yaşlılar merak ettiklerini soruyor. 8 yıldır yaşlanma dergisi çıkarılıyor. Ama en önemlisi esnek bakım programı. Nedir bu? Kurumsal bakımda fix bir bakım paketi var. Ama kırda yaşlıların çok basit ihtiyaçları var. Örneğin sobayı yakamıyor çocuklarının yanına taşınıyor büyük şehre. Yemek yapamıyor ya da sağlık hizmeti alamıyor evini bırakıp gitmek zorunda kalıyor. Esnek bakım modelinde ihtiyaçlarına göre bir bakım, destek uygulanıyor. Görevliler var vakıfta bu küçük ihtiyaçlar için yardımcı oluyor. Bulunduğu yeri terk etmek zorunda kalmıyor. Birey merkezli bakım Türkiye için önemli bir model.

Bahadın’da yalnızlık üzerine bir çalışma yaptık. Kentte yaşanan yalnızlıkla kırda yaşanan yalnızlık çok farklı. Örneğin orada evine gelip birisi soba yaktığında yemek yapıldığında kendini yalnız hissetmiyor. Bir de bizim sarkaç dediğimiz bir mesele var. Mevsimsel göç var. Yaşlı bir kişi Almanya’da yaşıyor ama 3-6 ay doğduğu yere dönüp orada kalıyor. Büyükşehirde de var bu durum.

Bulunduğu yerde ihtiyaçları karşılansa belki hiç gitmeyecek. "Yerinde yaşlanma" diyoruz buna. İnsanlar kendilerini nasıl nerede iyi hissediyor. Evi kötüdür ya da oturduğu semt kötüdür ama o mutludur. Orada olmalı o zaman. İhtiyaçlarını karşılayabilmeli. Bir başka yere taşınması yerine bu daha iyi.”

TANIDIKLARI ORTAMDAN KOPMUYORLAR

Bahadın Yaşlı Bakım Merkezi Müdürü Nurhan Han Erdem, yaşlılara verdikleri bakım hizmetini şöyle anlattı: Birincisi hasta olanlara sürekil bakım hizmeti veriyoruz. Diğeri evde bakım hizmeti. Bu, evde yemek, temizlik yapma. Haftada iki kez sağlık kontrolünü içeriyor. Burada doğalgaz olmadığı için ısınma kömür sobalarıyla sağlanıyor. Soba ya da varsa kömürlü kaloriferin yakılması hizmeti veriliyor. Bir de esnek model var.  O da, yaşlı gündüz evinde gece bakımevinde kalabiliyor ya da bunun tersi.

Çalışan hemşire ve görevlilerin büyük bölümü beldeden. Dolayısıyla yaşlılar için tanıdıkları kişiler oluyor ve yabancılık çekmiyorlar. Yaşlıların yaşadıkları çevreden kopmadan destek aldıkları bir model. Biz bu anlamıyla çok sayıda ilçeden başvuru alıyoruz. Bu anlamıyla örnek olmak da gurur verici. Bu hizmetleri piyasaya göre çok cüzi bir ücret karşılığı veriyoruz. Ayrıca Akdeniz Üniversitesi ve Bozok Üniversitesi ile ortak çalışmalarımız var. Hemşirelik öğrencileri burada staj yapıyor. Gönüllü çalışanlarımız var. Yaşlılara kitap okuyan ya da bahçe bakımını yapan.

Ayrıca Hollanda’daki iki üniversite ile ortak çalışmalar var.

Bahadın Yaşlılık Vakfı tanıtımında şöyle deniliyor: yaşlıların daha sağlıklı ve aktif yaşlanmaları için sosyal, kültürel ve sportif etkinlikler yapıyoruz. Müze gezileri, doğa yürüyüşü, tarihi, kültürel geziler, kitap okuma etkinlikleri gibi faaliyetler var. Merkezimiz yerli-yabancı birçok doktora öğrencisine eğitim çalışmalarında misafirlik ediyor. Vakfımıza yurtdışındaki iş verenler tarafından büyük finans desteği sunulmakta. Verilen hizmetlerin bir bölümü yaşlılara evinde verilmekte. Sağlık kontrolleri yapılmakta. Bir de kurulan yaşıl bakım evinde yatılı ve gündüzlü olarak bakıma ihtiyacı olanlara hizmet veriliyor.

∗∗∗

Yarın: Ders kitaplarında yaşlılar nasıl anlatılıyor?