Dosya: Yaşlı, yoksul ve yalnız
Hazırlayan: Semra Kardeşoğlu
Herkesin bildiği gerçek Türkiye’de nüfusun büyük bir hızla yaşlanıyor oluşu. Çok değil 20 yıl sonra tablo daha da ağırlaşacak. Yaşlıların büyük kısmı bugün kentlerde ve üç kuruş emekli maaşıyla yaşamaya çalışıyor. Kendi geçimini dahi sağlayamayan gençlerin onlara destek çıkması ise imkansız.
Açlık sınırının altında maaş alan emekliler son dönemde alanlarda hakkı olanı istiyor; İnsanca yaşayacak bir maaş. İktidar ise emekli maaş zamlarını sandık hesaplarına göre zam yapıyor. Bu meselenin bir boyutu.
Öte yandan yaşlılar için sağlıklarını, özellikle ruh sağlıklarını ayakta tutacak mekanizmalar yetersiz. Çoğu evde kapana kısılmış bir hayat sürüyor. Büyük bölümü gittikçe yükselen apartmanlarda yalnızlaşıyor. Çocuklardan torunlardan gelecek telefonu bekliyor. Günler boyu kapıları çalınmıyor. Zaten mesele kapılarının çalınması değil, onları kapının dışına çıkartacak mekanizmaların zayıflığı. Sürekli edilgen bir hayata mahkum edilmeleri.
Gümbür gümbür gelen ‘Nüfusun yaşlanması’ sorununa yönelik adımların çoktan atılması gerekiyordu. Ortada görünen öyle bir hazırlık yok. Bunu ben demiyorum, bu alanda kafa yoran, gelen devasa sorunun farkında olan bilim insanları, sosyal hizmet uzmanları, avukat, hekim, sosyologlar, yerel yöneticiler diyor. Belki de her şeye ilkokul ders kitaplarında yaşlıları “Torununun ziyaret ettiği, güleç yüzlü dedeler, keyifli keyifli örgü ören anneanne babaanneler” olarak resmetmekten vazgeçerek başlamalı. Gerçek resim bu sıcak sevimli çizimlerden çok daha ağır ve hüzünlü. Bu meselenin bir ucundan da biz tutalım dedik. Bu alanda çalışan, kafa yoranlara sorduk, kulak verdik… Birkaç günlük bir seriye sığdırmak elbette mümkün değil ama bir yerden başlamalı.
***
Yeri ve zamanı belli deprem
65+ Yaşlı Hakları Derneği Başkan Yardımcısı Boratav nüfusun yaşlanmasına yönelik süreci şu sözlerle özetledi: “Avrupa’nın 200 yılda yaşadığı nüfusun yaşlanmasını biz 30 yılda yaşadık. Üstelik onlar bu süreci refaha kavuşarak bizde ise yoksullaşarak yaşanıyor.”
***
Her bankta bir emekli
Yaşlı nüfusla birlikte emekli sayısı da artıyor. 10 bin lira maaşla nasıl yaşanır, sosyal hayat nasıl sürdürülür? Tüm Emeklilerin Sendikası Genel Başkanı Ergen “Bir kafede çay içmek bile imkansız. Boş bank bulan emekli kendini şanslı sayıyor. Sosyal hayat bu” diyor.
***
İnsan onuruna yaraşır yaşlanmak bir hak
Akdeniz Üniversitesi Gerontoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Yaylagül, "Biz artık yaşlı bir ülkeyiz. Birkaç yıl içinde çok yaşlı ülke statüsüne geçeceğiz. Kaliteli ve insanlık onuruna yaraşır bir yaşlanma herkesin hakkı. Bu güvence altına alınmalı" dedi.
***
Yaşlı karakterler artık sokağa çıksın
Yaşlılığın ilkokul kitaplarında nasıl yer aldığını araştıran Dr. Özütürker, “Çok sık şekilde pasif, evden çıkmayan, muhtaç, kambur olarak gösteriliyor. Oysa yaşlı ayrımcılığının temelleri çocuklukta atılıyor” diyor.