Yaşlılığın ilkokul kitaplarında nasıl yer aldığını araştıran Dr. Özütürker, “Çok sık şekilde pasif, evden çıkmayan, muhtaç, kambur olarak gösteriliyor. Oysa yaşlı ayrımcılığının temelleri çocuklukta atılıyor” diyor.

Yaşlı karakterler artık sokağa çıksın

Semra KARDEŞOĞLU

Yaşlılara bakış açısı o ülkedeki reklam afişinden ders kitabına pek çok alanda kullanılan fotoğraflara yansıyor. O fotoğraflar da bakış açılarının oluşumunu etkiliyor. 70’lerdeki ilkokul kitaplarında aile konusunun işlendiği bölümlerde dede ve büyükanne çekirdek aile ile birlikte yaşardı. Ne var ki o büyükler genel olarak koltukta oturup örgü örerken ya da gazete okurken çizilirdi. Aradan yarım asırdan fazla bir süre geçmesine rağmen bugün bu resimlerde değişen çok fazla bir şey yok. Dede ve büyükanne ayrı bir evde yaşasa da yine koltuğa mıhlanmış durumdalar o fotoğraflarda. Şöyle düşünelim; 50’sinde emekli olan bir kişi 35 yıl daha yaşayacak, hadi yaşlanma sınırı olan 65’i sınır alalım, 20 sene bir koltukta oturarak bayramda bir kutu şekeri kolunun altına sıkıştırarak gelecek geldikten sonra sürenin büyük bölümün cep telefonunda geçirecek torun beklenir mi? Torun artık aynı mahallede değil, aynı ülkede değil. Hatta ortada torun falan da yok, çünkü çocuk yok. Ne olacak? Çocuk sahibi olmamış, olmak istememiş yaşlıyı dikkate almamak anlamına gelmez mi bu? Böyle bunun gibi bir dizi soru daha çok sorulmalı.

Ders kitaplarında yaşlıların resmediliş şekli bu alanda çalışan akademisyenlerin de dikkatini çekmiş. Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Sevda Özütürker, Dr. Mehmet Öztürker ile Tuğçe Körmeçli ders kitaplarında yaşlıların yer alışını araştırmış.

PASİF VE MUHTAÇ GÖSTERİLİYOR

Çalışma kapsamında 18 ders kitabı analiz edilmiş. Dr. Sevda Özütürker, “Birçok toplumda yaşlıların; geçimsiz, huysuz, hasta, yoksul, bağımlı, toplumun sırtına yük oldukları yönünde bir algının hakim olduğunu aktararak “Bu algılar toplum hafızasına yerleştikten sonra silinmesi çok güç. Yaşlı ayrımcılığı bir çeşit sosyal dışlanma yaratmakta. Bir araştırmaya göre ABD’de yaşlılardan kaçınma ve onlarla birlikte çalışmayı reddetme gibi tutumların 4 yaşından başlayarak tüm topluma yayıldığını ortaya çıkarmış” dedi.

Dr. Özütürker, çalışmanın sonuçlarına ilişkin şu bilgileri paylaştı: “İncelediğimiz kitaplarda yaşlıların %23 ü aktif %5,3’ü çok aktif, %62,1’i inaktif olarak gösterilmiş. Bu da yaşlı karakterlerin kendi kabuğuna çekilmiş, pasif bir hayat süren, bir kısmının hasta ve yatalak bir kısmının ise evinden çıkmayan, pencereden bakan, çocuk ve torunlarının yapacağı ziyareti bekleyen bireyler olarak temsil edildikleri görülmüş. Sağlık sorunu yaşayan ve yatağında yatan, bakımını çocukları ya da yakın çevresi yapmakta. Kitaplarda bu durum korunup kollanması gereken kişiler olarak hasta ve yatalak durumda olan yaşlılara bakılması gerektiği ifade edilmekte. Görsellerde ise yaşlı kıyafetlerinin ise orta veya dar gelirli bir kesimi temsil ettiği anlaşıldı. Oysa çocuklara yaşlanmanın normal, kaçınılmaz ve yaşam boyunca devam eden bir süreç olduğu bilinci olumlu kitap karakterleri ile verilebilir."

Dr. Sevda Özütürker

∗∗

KAMBUR YAŞLI KARAKTERİNDEN VAZGEÇİLMELİ

Dr. Sevda Özütürker çalışmada ilköğretim kitaplarının hazırlanmasında şu noktalara dikkat edilmesini önermiş:

• Metinlerde hasta, yoksul, yürüyemeyen, bakıma muhtaç gibi yaşlılığı zayıf ve güçsüz olarak tasvir eden terimler yerine olumlu terimler kullanılmalı.

• Görsellerde yaşlılar çoğunlukla kambur, eğik duruşlu ve yavaş. Görme duyma, yürüme gibi fonksiyonları yavaş. Bu da yaşlılığı istenmeyen bir konuma itebilmekte. Yaşlıların kitapta görsellerdeki duruşu gözden geçirilmeli.

• Görsellerde yaşlı erkek sayısının kadından fazla. Toplumsal cinsiyet eşitliğine uygun sayıda resim gösterilmeli.

• Yaşlılar genel olarak çiftçilik, seyislik gibi işlerle uğraştığı görülüyor.  Profesyonel meslek grupları içerisinde yer aldıkları görsellerle sunulmalı.

• Yaşlılar çoğunlukla sevecen ve şirin görünümlü, çoğunlukla dışarı çıkmayan, ev içerisinde terlikleri ile oturarak pencere kenarında dışarıyı seyreden, çocuklarının/torunlarının kendilerine yapacakları ziyareti bekleyen bireyler olarak tasvir edilmişlerdir. Burada yaşlılar homojenleştirilmiş. Onları daha aktif ve ev dışında bir uğraş içerisinde yer aldıkları görseller sunulmalı.

∗∗

BİTTİ.