Gündemdeki soru; seçimlerde ne olacak, değişim olacak mı? İktidar partisi kaybederse, gidecek mi? İyimser yanıt şöyledir: Kuşkusuz gidecektir; çünkü kitle desteğini yitirdi, hurafeyle kandıramıyor, tarikatların foyası meydana çıktı, gerçekler gözle görülebiliyor, sorulara yalandan başka yanıtları yok, geçen bunca yılda nelerin yitirildiği anlaşıldı. Ekonomik kriz çözümsüz. Öte yandan büyük sermaye kitlelerdeki uyanış karşısında ürküntü içinde; dünyadaki genel gelişmeye bakarak kararsız bir şekilde “otokrasi” ile tuhaf bir “demokrasi” arasında salınıp duruyor.

***

Karamsarlar ise; tamam ama bunlar iktidarı kolayca teslim etmezler. O kadar çok suç, o kadar çok günah işlediler ki, hesap vermek onlar için bir kabus. O nedenle de gitmemek için ellerinden geleni yaparlar. Depolarında kimbilir ne oyunlar var? Bu arada karamsarların bir kesiminin gerekçesinin rahatlarının kaçması korkusu, buldukları çarenin de boyun eğmek olduğunu söylemeden geçmeyelim.

***

Kopernik, 1543’te basılan De Revolutionibus adlı eserinde “her şey dünyanın çevresinde dönmüyor, güneşin çevresinde dönüyor” diye yazdığında yalnız astronomide değil, tüm bilim dallarında köklü değişimin yolunu açmıştı. Bir diğer önemli sonuç, ilk çağlarda Demokritos, sonra Lucretius tarafından savunulan sonsuz evren fikrinin Newton’la birlikte geri gelmesi, dolayısıyla din ile ilişkilerin etkilenmesiydi. Kopernik devrimi, düşünsel alanda da büyük değişikliklere kapı açtı. Büyük devrimciler Kopernik, Newton, Darvin, Einstein v.d bilimsel devrimin sıçrama noktaları oldular.

***

Burjuvazi sanayi devrimi döneminde neredeyse köleci toplumun gaddarlığını aratmayan bir zulüm makinasıydı ama gelişmenin de motoru olmuştu. Burjuvazinin tarihteki rolünü nesnel bir şekilde anlatan Marx, Manifesto’da “Burjuvazi tarihte son derecede devrimci bir rol oynamıştır” derken bu somut durumu anlatıyordu. Sınıflar mücadelesinin belirlediği ekonomik, toplumsal tarih, siyaset alanında büyük kavgaların da tarihi olarak kayda geçti.

***

Tarihte hep kanıtlandığı gibi ileriyle doğru gidişin nesnel bir temeli olduğu, gelişmenin çelişkili yapısı ve insan eylemi unutulmamak koşuluyla bugüne kadar hep doğrulandı. İyimserliğin kaynağı budur. İnsan eylemi yani sınıflar mücadelesi siyaset alanında özellikle belirgindir, öne çıkar. Bu da eylemli insana nesnel temel üzerinde daha etkin olabilme imkanı sağlar.

***

Düşüşe geçmiş kapitalizm, sürekli savaş sanayiine bağlamak için çaba gösterdiği bilimle kavgalıdır. Hem ondan kopamamakta hem de sonuçlarından ürkmektedir. İyimserliğimizin kaynağında Kopernik’ten bu yana genel olarak gelişmenin geri döndürülemezliğine olan güvenimiz varsa, karamsarlığımızın temelinde bu gelişmenin ağır sancılı oluşu, ileriye doğru giderken, tarih ölçüsünde “kısa” zaman aralıklarında, kör inancın beslediği, belki de küresel çapta vahim gerilemelerin olabileceği korkusu bulunuyor.

***

Ülkemiz her yöne açık kargaşanın yoğun yaşandığı coğrafyadadır. Ekonomik, sosyal, politik kriz zirveye çıktı; şeriat hevesi işe yaramıyor. Bu gelişmenin olumlu olgularına dayanarak, geleceği kurmanın insana uygun tek çözümünün sosyalizm olduğunu anlatmanın zamanıdır.

İyimser olmak için çok neden var. Temel koşul; zaten gidiyorlar rehavetine kapılmamaktır. Tarihimizin en ağır gerilemesini bize yaşatmış olanlar hiç kuşkusuz gidecekler; ama giderken direneceklerini, verdikleri ağır tahribatın üstesinden gelmenin zor olacağını da biliyoruz.

İyimserim ben; gidecekler, ama siyasette koşulları değiştirebilen ve sürekli öğrenen insanın “devrimci pratiği”, mücadelesi olmadan gitmezler...