İsveç’in sol azınlık hükümeti, hafta içinde çarşamba akşamı aldığı bir kararla sınır kontrolü uygulamasına başladı. On gün süreceği duyurulan bu uygulama, sürenin bitiminde ihtiyaç duyulursa yirmişer günlük uzatmalarla devrede tutulacak. Bu değişiklik şu anlama geliyor, İsveç artık bazı Suriyelileri daha kapıda topraklarına almayacak. Tabii her şey Avrupa Birliği hukukuna uygun olarak yürütülüyor, yüksek medeniyet bir damla zarar görmüyor.
12 Kasım’da öğleyin başlayan uygulama ilk olarak Öresund Köprüsü’nde ve Trelleborg Limanı’nda devreye sokuldu. İlk gün, 43 kişi sınırlardan giriş yapamadı. Peki, öncesinde nasıldı, ne değişti? Şimdiye kadar, İsveç’e gelmiş herkesin ülkeye girmesine izin veriliyordu. İsveç’e trenlerle vapurlarla giriş yapan savaş mağdurları, daha sonra bir Göçmen Bürosu’na gidip şu tarihte geldiklerini ve kim olduklarını beyan ediyordu. İhtiyaçları varsa Göçmenlik Kurumu tarafından sığınacak yer ve gelir tahsis ediliyordu. Devlete “Ben buradayım” diyen göçmen, böylece kontrol altına alınıyordu. İsveç devleti de zamanı ve yeri geldiğinde bu göçmenin İsveç’te kalıp kalmayacağına karar veriyordu.

Göçmenlik Kurumu’nun İletişim Şefi Mikeal Hvinlund, Dagens Nyheter gazetesine açıklıyor; “Yanında annesi veya babası olmadan, yalnız başına İsveç’e sığınmış çocukları bile kontrol edemiyoruz. Her gün birkaç çocuk, daha tren garından kayboluyor. Akıl alır gibi değil.” Suriyeli göçmenler, kayıt altına girmek istemiyor. Onlar, Finlandiya veya Norveç’e gitmek için İsveç’teler. “Burada kalmak istiyorum” diyenlere ise kurum artık başlarını sokacak bir çatı dahi tahsis edemiyor, insanlar göçmenlik bürolarının önünde çadır kurup, yatıp kalkmaya başladı.

Sosyal Demokratlardan İçişleri Bakanı Anders Ygeman, sınır kontrolüyle ilgili olarak bir spekülasyon yapmak istemediğini ama daha kapıda “İsveç’te kalacak mısın?” sorusuyla karşılanan göçmenden daha fazla sığınma başvurusu geleceğini söylüyor. Bakan ayrıca gemi işletmeleri için de bir yönetmelik hazırlığında. “Kimliği olmayan yolcuyu işletmeler, gemiye kabul edemeyecek” diyen Bakan, işletmeler için yaptırımlar getirecek.

Solcular, sınır kontrolüne “Peki başlayalım” deyince sağ muhalefet çıtayı yükseltti. Bir dahaki seçimlerde, yüzde dört barajına takılıp Parlamento dışı kalma olasılığı konuşulan sağ kanattaki partilerden Hıristiyan Demokratlar, mülteciler için “toplanma” kamplarının açılmasını öneriyor. Partinin kadın lideri Ebba Busch Thor, “toplanma” kamplarının büyük sınır geçişlerinin yakınında kurulmasını ve bir çeşit ayıklama yeri gibi çalışmasını istiyor. Irkçı parti İsveç Demokratlarından seçmen çalmak isteyen Thor, göçmenlerin eğer kamptan ayrılmak isterse ya sığınma talebinde bulunması ya da ülkeyi terk etmesi seçimiyle karşı karşıya bırakılmasını istiyor.

Hafta boyunca kopan bu yaygarada parlamenter olmayan bir siyasetçinin yükselen sesi duyuldu. Sosyal Demokrat Parti’nin Uppsala Gençlik Kolları Başkanı Pavlos Cavelier Bizas, twitter hesabından yayımladığı bir yazıyla yüreklere seslendi. “Neyi tartışıyoruz?” diye soran Bizas, “Göçmenlik Kurumu, ekim ayında açıkladı; 2016 yılı boyunca İsveç’in mültecileri karşılama maliyeti, 60 milyar kron olacak. HUI Araştırma şirketine göre ise biz, 2015 Noel’inde 75 milyar kronu sadece Noel ve yılbaşı hediyeleri için harcayacağız. Buna gücümüz varsa savaştan kaçan insanlara yeni bir hayat vermeye de gücümüz var” dedi. Pavlos’u cahil bulan, “Bu iki rakam karşılaştırılamaz” diyen parlamenterleri ise biri HUI Araştırma Şirketi’nden diğeri Stockholm Üniversitesi’nden iki ulusal ekonomi profesörü susturdu.