Attila Aşut

yazievi@yahoo.com

Türkiye’ye ve Türkçeye en büyük zararı, her şeyi çok iyi bildiklerini sanan “enteller” veriyor. Televizyonlarda boy gösteriyorlar durmadan. Kimisi rektör, kimisi dekan, kimisi gazeteci… Eskiden “yarı aydın” denirdi bunlara. Şimdi daha havalı bir yakıştırmayla, “entel” diyorlar…

Enteller, yabancı dillerden apardıkları sözcük ve kavramlarla konuşmayı pek severler. Ama çoğu zaman da bu sözcükleri eğip bükerek, bozup çarpıtarak gülünç durum düşerler. Örneğin “start almak” derler, “aklıselim olmak” derler, “rantiyeci” derler…
Özellikle dinci ve liberal kesimlerin son yıllarda dillerine doladıkları “laikçi” uydurması da bunlardan biridir…

Önce “rantiyeci” ile başladı bu moda. Türkiye’deki İslamcı politikacıların hocası Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın siyasal literatüre soktuğu bu yanlış sözcük hızla yaygınlaştı.

Ardından “bezirgâncı” geldi. Işıklar içinde uyusun, “bezirgân” sözcüğünü en çok Dr. Hikmet Kıvılcımlı kullanırdı. Kıvılcımlı jargonunun adeta “alameti farika”sı olmuştu bu sözcük! Toplantılarda “tefeci-bezirgân” diye söze başlayan devrimcilerin hangi gelenekten olduğunu, bu klişeyi duyunca hemencecik anlardık! Ama haksızlık etmeyelim, Dr. Kıvılcımlı’nın yazılarında ve konuşmalarında “bezirgâncı” diye bir kullanım yer almaz. Bu sözcüğü karikatürleştirenler de yine yarı aydınlardır.

• • •

Laiklik karşıtlarının birkaç yıldır koro halinde seslendirdikleri bir başka uyduruk sözcük daha var: “Laikçi”! Fransızca bildiğini düşündüğümüz kimi aydınlar bile ideolojik saplantıları yüzünden hemen sarıldılar bu söze!

İslamcı-şeriatçı kalemlerin laikleri aşağılamak için uydurdukları “laikçi” yakıştırması, sol’dan çark etmiş, AKP yalakası yeni liberallerin yazılarında, söylemlerinde de yer bulmaya başladı. Bu kalemler, dilbilgisi açısından “sıfat” olan “laik” sözcüğünü, “-çi” ekiyle bir kez daha “sıfat” yapma becerisini gösterdiler! Tıpkı “manavcı”, “bakkalcı”ı, “kasapçı” der gibi, “laikçi” demeye başladılar…

“Laik” sözcüğü Latince kökenli olup dilimize Fransızca “laique” sözcüğünden girmiştir. Laiklik, özetle söylemek gerekirse, din ve devlet ayrılığı ilkesine dayanır. Amaç, devletin ve toplum yaşamının din kurallarına göre düzenlenmesinin önüne geçmek ve inanç konusunu, kamusal alan dışında, tümüyle kişilerin kendi seçimlerine bırakmaktır.

Fransızcada “laik” sözcüğünün türevleri şöyle:

-laiciser: [laisize] laikleştirmek
-laicisme: [laisizm] laiklik
-laicité: laik olma durumu.

Görüldüğü gibi, bu türevler arasında “laikçi” anlamına gelebilecek bir sözcük yok. Demek ki bunu da bizim “laikçiler” uydurmuş!

• • •

Kaç türlü laiklik var?

Çokbilmişlere sorarsanız, sürüsüne bereket!

-Yumuşak laiklik, katı laiklik, özgürlükçü laiklik, radikal laiklik, ceberrut laiklik (Nuray Mert mi söylemişti bunu?), inançlara saygılı laiklik vb.

Say say bitmez! (Bir zamanlar Peyami Safa da sosyalizmin 200 türü (!) üstüne kitap yazmamış mıydı?)

Liberal-dinci takımının laiklik çeşitlemeleri yetmeyince, bu kez de, “Laik demeyelim, seküler diyelim” demeye başladılar. Sanki çok farklı kavramlarmış gibi...

• • •

Prof. Dr. Nur Vergin, uzun yıllar yaşadığı Fransa’dan Türkiye’ye döndüğünde, Ali Kırca’nın ATV’de parlattığı bir akademisyendi. O zamanlar “sıkı laik”ti Nur Hanım. 28 Şubat sürecinde söylediklerini arşivlerden bulup okuyabilirsiniz.

Daha sonra “Fethullah Hocaefendi”nin davetlerinde boy göstermeye başladı. Geçenlerde bir kanalda, “Türkiye dindarlaşıyor mu?” sorusuna yanıt arayan liberal anketçilerle bir aradaydı. Önceleri Fransa’daki laikliğe hayranlık duyduğunu, ancak bu “laisizm”in “laiklik” olmadığını anlayınca, bu sözcüğü Türkçeye “laikçi” olarak çevirdiğini söyledi. Bu uyduruk nitelemeyi ilk kullanan yayın organının şeriatçı Akit gazetesi olması boşuna değilmiş demek.

Medyatik sosyolog Nur Vergin, 2011 yılında Taraf gazetesinden Neşe Düzel’in sorularını yanıtlarken, AKP’nin “Türkiye için bir nimet” olduğunu vurguladıktan sonra, “Türkiye’de laiklik konusu, o kadar kötüye kullanıldı ve istismar edildi ki, laiklik laiklik olmaktan çıktı laikçilik oldu” demişti.

Prof. Vergin, laisizmi “katı laiklik” ve “laikçilik” olarak niteliyor ve artık “sekülarizm” kavramını benimsediğini söylüyordu...
Melih Cevdet Anday’ın ünlü “Ada Vapuru” şiirini bilirsiniz. Sezen Aksu besteleyip yorumlamıştı. Bir yerinde, “Simitçi, kahveci, gazozcu” gibi sözler geçer.

“Kayıkçı” der gibi “laikçi” demek, pek yakışıyor bu entel liboşlara!

Dincilere gelince, onların derdi başka: Meğer “laikçi” sözcüğü tersinden okununca, “içki al” anlamına geliyormuş! Yani “laikler alkoliktir” demeye getiriyorlar!

• • •
Bu yazıda Prof. Nur Vergin’e bir “ilkörnek” (onların sevdiği terimle “prototip”) olarak değindik. Laikleri aşağılamak için “laikçi” söylemine katkıda bulunan daha pek çok entel-dantelimiz var! Onlara da bir gün sıra gelir umarım…