Ne yalan söyleyeyim, bazen ben de yapıyorum; aklıma parlak bir fikir geliyor, onu gayet veciz bir şeklide ifade ediyorum, “ben dedim” desem o kadar etkili olmayacak ya, misal “Çin atasözü” diye satıyorum. Hem daha havalı hem daha ikna edici oluyor.

Bu köşede de yazdım, fi tarihinde bir sohbette denk gelmiş; “Sırtını bir yere dayamazsan, ne tarafa dönersen dön kıçın açıkta kalır” deyip ardından da “Çin atasözü” diye eklemiştim. Söyleye söyleye ben de inandım Çin atasözü olduğuna. Ama yok, yok galiba, çünkü Çin seyahatimde karşılaşıp sorduğum hiçbir Çinli bilmiyordu.

Varsa da şaşırmam ama ben uydurmuş olsam bile güzel söz; Çinli ya da Hint bilgelerine yakışır!

Şimdi o sözü bir de şöyle söyleyeyim: “Sırtını halka dayadıysan, ne tarafa dönersen dön kıçın açıkta kalmaz.” İlkinin solcu hali ve bize yakışan da bu. Size palavra atmayayım, ama birinin atasözüyse siz bana yazın.

Şunu da söyleyeyim, benim “atasözlerime” “Yok öyle bir şey” diyen çıkmadı daha! Ama bir Japon kalktı, Erdoğan’ın “Düşmanınız dahi olsa iplikle bağı sıkı tutun, koparmayın. Gün olur o bağ size tekrar lazım olur!”unun “Japon atasözü” olmadığını söyledi.

Hem de Türkiye’de yaşayan bir Japon, hadsiz, Cumhurbaşkanı’ndan iyi mi bileceksin!

Neyse, eğer yapılırsa, seçimin normal zamanı da erken oldu artık ve bu kritik süreçte iktidar da muhalefet de kimin ipine tutunabiliyorsa tutunacak.

Zaten Erdoğan da, Suudi Arabistan ve BAE ile (sayarsak İsrail, Mısır gibi daha başkaları da var) dün kanlı bıçaklıyken bugün sarmaş dolaş olmaya başlamasını “aile arasındaki patırtı gürültü” diye nitelerken tutundu Japon atasözüne.

Tabii sadece atasözleriyle olacak şey değil, kendisi için yaşamsal olan seçime doğru giderken tüm olanakları kullanıp “yol temizliği” yapacak.

Yolun üzerinde CHP varsa; Kaftancıoğlu’nu yasaklayacak ve belki İmamoğlu’nu da! Kadıköy Belediyesi ile başlayıp Maltepe Belediyesi ile devam eden operasyonlara belki başka CHP’li belediyeler de eklenecek.

İşler içeride de dışarıda da iktidarın aleyhine gelişiyor. Ekonomi vatandaşları bunaltıp açlıkla imtihan eder hale gelmişken, dışarıda da denge politikaları sürdürülemez oldu. İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine itiraz ederek, NATO ve Batı karşıtlığı üzerinde yükselebilecek milliyetçi dalgaya yasalanarak ya da bu süreçte yapılacak pazarlıklardan kazanarak seçime gitme hesapları da riskli.

Bir yandan bu hesaba yaslanılsa bile, öte yandan içeride muhalefeti daha fazla baskıya alarak “yol temizliği” de yapılacak. Kesin! Kılıçdaroğlu’nun son zamanlarda keskinleşen muhalefeti ve en son SADAT’ın kapısına dayanması da böylesi değerlendirmelere dayanıyor.

O yüzden, bugün Maltepe’de yapılan mitingi sadece Canan Kaftancıoğlu’na sahip çıkmakla ilgili görmek yanlış olur. İktidarın rejimini pekiştirme yolu üzerinde duran ve mevcut tek adam rejimine son verip yeniden demokratik cumhuriyeti hedefleyen herkesin bir arada olması gereken günlerdeyiz.

Keşke” başka muhalifler hedef alınırken, HDP’li belediyelere kayyumlar atanırken, milletvekillerinin dokunulmazlıkları kaldırılırken ortak ve güçlü tepkiler verilebilseydi! Ancak, muhalefetin başka “keşke”ler için zamanı da tahammülü de kalmadı.

Madem Japon atasözü diye başladık, mutlaka boşa çıkarmamız gereken bir Japon atasözü ile de bitirelim: “Baka wa shinanakya naoranai!” (Bir aptalın aptallığı ölmeden tedavi edilemez!)

Kendi rejimini pekiştirmek için her şeyi göze almış iktidara karşı, birlikte karşı çıkmayı başaramamak en hafif ifadeyle sonu ölüm bir “aptallık” olur ki, “keşke” kadar “aptallık” lüksümüz de yok artık!