Vizyon Belgesi’nin üç anahtar kavramından biri “Modüler Eğitim”, diğer ikisi ise “profesyonelleşme” ve “performans”tır. Biri diğerini tanımlayan bu üç kavram sadece eğitim için değil, toplumsal her mekanizma açısından oldukça tehlikelidir. Şu kadarını söyleyim, modüler eğitimden geçmiş, profesyonelleşmiş ve performansıyla değerlendirilmiş kişi hayatı bir profesyonel gibi yaşar. Evinde bile… Gerisini siz düşünün! Bugün, diğerlerine nazaran kulağımıza […]

Vizyon Belgesi’nin üç anahtar kavramından biri “Modüler Eğitim”, diğer ikisi ise “profesyonelleşme” ve “performans”tır. Biri diğerini tanımlayan bu üç kavram sadece eğitim için değil, toplumsal her mekanizma açısından oldukça tehlikelidir. Şu kadarını söyleyim, modüler eğitimden geçmiş, profesyonelleşmiş ve performansıyla değerlendirilmiş kişi hayatı bir profesyonel gibi yaşar. Evinde bile… Gerisini siz düşünün!

Bugün, diğerlerine nazaran kulağımıza yabancı fakat önümüzdeki günlerde görkemli bir gösteriyle “paradigma değişimi” olarak sunumu yapılacak “Modüler Eğitim” üzerinde duralım. Kavramın bir de önadı var; “Esnek Modüler Eğitim”. Savunucuları modellerini “yeni koşullara uyum sağlayacak” beceriler olarak tanımlıyor. “Yeni koşul” nedir diye sorduğunuzda, henüz ne tür beceri, yetenek ve bilgiye ihtiyaç duyacağı bilinmeyen hayali meslek becerilerden söz ederler.

Modüler Eğitim, Ziya Selçuk’un 2003’te uygulamaya sokup geride maliyet, zaman, enerji ve heba edilmiş kuşaklar bırakmış; şu sıra kendisi dahil savunucularının telaffuz etmeye utandığı iflas etmiş “Yapılandırmacı” neoliberal eğitimin diğer adıdır. Bu model, eğitimde öğrenciyi, fabrikada işçiyi, dairesinde memuru iradesinin dışında tasarlanmış kalıba sığacak biçime getirmeyi amaçlar. Modüler Eğitim bireyi, toplumun etkin katılımcısı, toplumsal yapıların değişip dönüşmesine müdahil olacak sosyal bir varlık olarak görmez. Bireyi egemen düşüncenin belirlediği kural ve koşullara uyum sağlayacak şekle sokar. Modüler öğrenme/öğretme yöntemi bireyseldir, grup çalışmasına uygun değildir. Öğretmene biçtiği rol ise danışmanlıktır.

Modül, parça daha doğrusu makinanın parçası anlamındadır. Modüler Eğitim, eğitilen kişiyi makinenin uyumlu her hangi parçasından biri haline getirir. Ne kadar makine ve makinenin ne kadar parçası varsa o kadar ders vardır. Öğrenci hangi makinenin parçası olacağını kendisi seçer. Kuramcıları bunu “Her çocuğu değerli gören eğitsel işleyiş” olarak pazarlar (Yapılandırmacı Modelin “Öğrenci Merkezli”liğini, daha geriye gidip “Kredili Sistem”i anımsayın).

Modüler Eğitim’de her ders (modül) ayrı ayrı değerlendirilir ve sertifikalandırılır. Öğrencinin okul dışından (piyasadan) aldığı sertifika okul sertifikasına denktir. Amaç, bütüncül eğitimin referansı diplomayı anlamsızlaştırmaktır. Görevi zorunlu eğitim sürecinde çocuğu mesleğe değil sosyal topluma hazırlamak olan Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk şöyle diyor: “Diplomaların giderek önemsizleştiği bir döneme doğru gidiyoruz. Artık beceri ve yetkinlik temelli bakış açısıyla, diploma yerine sürekli olarak, günlük, aylık, yıllık olarak değişen ihtiyaçları karşılayan sertifika sistemleri gibi yaklaşımlarla insanların belirli bir süre diplomayı beklemeden kendilerini yenileme ihtiyaçlarını karşıladığı, sertifikaları biriktirerek bunları diplomaya dönüştürdüğü bir döneme doğru gidiyoruz.”

Pedagoji, ulusal yasalar, uluslararası eğitim belgeleri çalışma yaşına gelmemiş çocuğa işçi becerisi kazandırmayı onaylamaz. Piyasaya işçi temin etmek eğitim bakanlıklarının görevleri arasında değildir. Kamusallığı temsil eden devlet, geçici/değişken bilgi ve becerilerle değil, değişime açık, sürekliliği olanla ilgilenir. Bakan pedagojinin evrensel ilkelerine aykırı davranarak açıkça görevini kötüye kullanmaktır.