Tahsil Çağındaki Talebelere Yardım Derneği’nin Aladağ Orta Öğretim Kız Öğrenci Yurdu yangınının suçlusu yok. Tabii 11’i çocuk 12 kişinin işte bu diyebileceğimiz katili de yok. Kanun böyle diyor: 2008’de Taşkent Balcılar’da 18 çocuğun öldüğü benzer yangının çok sayıda sanığı var fakat bir tek suçlusu yok. Bundandır ki 6 çocuğun öldüğü Kulp’un Karaağaç Kuran kursu yangınına dava açılmadı. Savcı tam bir yıldır dava açacak birini arıyor!

TCK’ye göre “suçun oluşması kastın varlığına bağlıdır.” Gözaltına alınan 14 kişiden hiçbirinin çocukları öldürmek için yangın çıkarmış olduğunu düşünemeyeceğimize göre bu olayda kast aramanın anlamı olmaz. Kanun, insan olanın kanını donduracak olayı taksire bağlayacak!

Taksir, “bir davranışın, suçun kanunî tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir.” diyor kanun. Bu tür durumlarda kanunun uygulamasından biliyoruz ki elektrikçi, voltajı kaldıramayacak malzeme kullanmanın yangına neden olacağını bilemez; işletmeci, boş yangın tüpünün yangına davetiye çıkarmak olduğunu öngöremez, acil durumda müdahale edecek personel bulundurmamanın olası sonuçlarını tahmin edemez; devlet, denetlemediği işletmenin maliyet gerektiren yatırımlardan kaçınacağını bilmez… Öyleyse bu “taksir yoluyla işlenmiş bir suçtur” ceza verilemez!

Yangın dünyanın her yerinde çıkabilir ve doğaya mutlaka zarar verir. Yangında can, mal-mülk kaybı olma ihtimali yüksektir. Bununla birlikte her yangının bir çıkış nedeni vardır. Lakin neden doğadan değilse, yangından ve zararından sorumlu olan kesinlikle insandır. Yıldırım düşmesine karşı paratoneri, gaz kaçağına önlem olarak otomatik vanayı icat eden insan elektrik tesisatında kaçak oluşmuş, yok bina ahşapmış, olmadı döşemesi sentetikmiş diyerek can kaybına neden olan yangınların sorumluluğundan kurtulamaz. Suçu doğallaştıran bu bahaneleri, sorumlusu insan olan felaketin bir ucu kendine uzanacak nedenlerini kabullenmemizi isteyen politikacılar ve yalaka bürokratları üretiyor.

Taksirli suç da devleti, devleti temsilen üç gündür zırva üretenleri kurtarmak için icat edilmiş bir kavram olmalı. Çocuğu ölen kime mikrofon uzatılmışsa ”başka çaremiz yoktu” diyor. Demek ki çaresi olsa çocuğunu o yurda vermeyecek; demek ki ailelerin güvenli bulduğu bir yer değil orası. Peki, yanarak ölen 5. sınıf öğrencisi Cennet Karataş’ın ayda yılda bir kente inen babası Mehmet Karataş bunu biliyor da bir mahalleyi, komple bir kenti barınmak için güvenli bulmayıp yıkıp yeniden yapan devlet neden bilmiyor. Mesela ilçe eğitim müdürü, belediye başkanı, kaymakam, vali kafasını uzatıp şöyle bir baktı mı bugün kusur deyip geçiştirdikleri şeyi görmek için?

İktidar olduğunda AKP’nin eğitimle ilgili ilk icraatı, yurt ve Kuran kurslarını denetim kapsamından çıkarmak oldu. 2004’te kaçak Kuran kursu açanlar için öngörülen ceza TCK’den çıkartıldı; Kuran kurslarının denetimi Diyanet’e, öğrenci yurtlarının denetimi ise yerel mülki amirlere bırakıldı. Mülki amirin görevlendireceği denetim ekibi il veya ilçenin eğitim kurumu teşkilatından biri olmak zorunda değil, vali/kaymakam bu işi herhangi bir kamu görevlisine yaptırabilir. Öğrenim yaşındaki çocukların devam ettiği kursun, barındığı yurdun her biri bir eğitim kurumudur; bürokratik işlemlerinin yürütücüsü Eğitim Bakanlığıdır fakat Eğitim Bakanlığı bunları denetleyemez.

12 yıl sonra günün eğitim bakanı çıkmış “bu olaydan ders alacağız” diyor: Aynı dersi Hüseyin Çelik 17 çocuğun öldüğü Balcılar’da, Nabi Avcı 6 çocuğa mezar olan Karaağaç Kuran kursunda almıştı. Bu nasıl ders almadır ki öğrendiğini biri diğerine aktaramıyor da İsmet Yılmaz 12 öğrencisinin ölümünden ders çıkarmak zorunda kalıyor!

Bakan, aşağıdaki bir paragraflık uyarıyı dikkate alırsa ölümlerden ders çıkarmak zorunda kalmaz: İlk önce çok katlı eğitim kurumu inşaatından vazgeçilip yatay, mümkün olduğunca birbirinden bağımsız binalara geçilmeli. İkinci olarak yangın yönetmeliği ve talimatlar çocukların müdahale edebileceği, kendini koruyabileceği basitlikte ve etkin araçlar dikkate alınarak yeniden hazırlanmalıdır: Çocuklar yetişkinler için hazırlanmış yangın talimatına uyamaz, yangına müdahale araçlarını kullanamaz. 10-12 yaşındaki çocuk baltayı, kazmayı, kum kovasını, yangın söndürme tüpünü kullanma güç ve becerisine sahip değildir. Yönlendiren olmazsa çocuk yangın merdivenini de kullanamaz. Eğer bakan 12 kişinin ölümünden ders çıkardıysa, açılışı kendi iznine bağlı eğitim kurumlarının denetiminin de yeniden kendine verilmesini istemelidir.