Yazının başlığının içeriğiyle bir ilişkisi var mı, bilmiyorum. Belki siz bir ilişki kurarsınız. Her yazıya bir başlık olacak ya, ben de Erdoğan’ın Sırbistan ziyareti sırasında, Sırbistan Dışişleri Bakanı İvica Dacic’den dinlediğimden beri dilimden düşüremediğim oynak Balkan türküsünü başlık yaptım.

Hatırlarsınız, Belgrad’da Erdoğan onuruna verilen yemekte, büyük bir sürpriz yaparak eline mikrofonu almış ve Türkçe olarak Osman Aga’yı söylemişti Dacic: “Ne de güzel kaşların var / Rastık sürmek ister Osman Aga / Sabah olsun çarşıya gidelim / Sabahlara dayanamam Osman Aga / Yalancısın inanamam Osman Aga.

Dacic işini bilen bir politikacı; bir Türkçe türküyle bizde ve kendi medyasında cumhurbaşkanı Aleksandr Vuçiç’ten rol çalıp başköşeye oturdu.

Dacic’in işini bilen bir politikacı olması sadece şarkı türkü söylemesi ile ilgili değil. Miloşeviç’ten beri Sırbistan politikasında ayakta kalmayı becermekle kalmadı, sürekli de yükseldi.

Yugoslavya’da seçimlerin iptal edilmesinin ardından 5 Ekim 2000’de Belgrad’da insanlar sokaklara dökülmüş, on binler parlamentoyu basmış, devrilmez gibi görünen Miloşeviç devrilmişti. Dacic daha sonra kurulan “geçiş hükümeti”nde Enformasyon Bakanı olmuş, 2006 yılında da Sırbistan Sosyalist Partisi’nin liderliğine seçilmişti. 2008’den bu yana da Başbakan Yardımcısı, İçişleri Bakanı, Başbakan ve Dışişleri Bakanı olarak sürekli Sırp siyasetinin en önemli aktörlerinden biri oldu.

Bizim Osman Aga türküsü ile tanıdığımız Dacic’in sporcu yönü de var. Partizan basketbol kulübünün başkanı ve Yugoslav Olimpiyat Komitesi’nin başkan yardımcısı olarak da görev yaptı.

Erdoğan’a Osman Aga’yı söylemesi bayağı olay olunca, bir Sırp gazetesine konuşup; “Evet, söyledim ve söylemeye devam edeceğim. Merkel’e söyledim, Lavrov’a, Ashton’a, Rama’ya, Erdoğan’a ve Putin’e söyledim. Eğer gerekirse Trump’a da söyleyeceğim. Diplomatik zaferler için bazen şarkılar, çekicilik ve iyi bir espri anlayışı gerekir. Sadece ültimatomlarla, mütekabiliyetlerle ve güçle olmaz” dedi.

Dacic’ten Osman Aga’yı dinleyen Erdoğan ve Türk heyeti keşke onun bu son sözlerini de duysaydı!

1966’da Kosova’da Prizren’de doğan Dacic çocuk yaşta ailesiyle birlikte göçüp 1877’ye kadar Osmanlı toprağı olan Niş yakınlarındaki Zitoredje köyüne yerleşmiş. Zitoradje, havasından mı suyundan mıdır, önemli şarkıcılar çıkaran bir köy. Sırbistan, Hırvatistan ve Bosna’da pek ünlü bir kadın şarkıcı olan Ceca Raznatovic de Zitoredjeli ve Dacic’le iyi arkadaşlar.

Dacic’in öğrenciliği de başarılı. Belgrad’da Siyaset Bilimi Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nden en yüksek not 10’la mezun olmuş.

Che Guevara ile ilgili bir sergiden çıkarken “Komünizm tarihteki en insani sistemdi” dediği için olsa gerek, “nostaljik komünist” gibi bir sıfatla da anılıyor.

Nostaljik, şarkıcı, sporcu falan ama yeri geldiğinde de diş gösterebiliyor!

Son üç gündür, Osman Aga ile değil, ABD’ye koyduğu posta ile konuşuluyor Dacic. ABD Dışişleri’nin Avrupa ve Avrasya İşleri sorumlusu Hoyt Brian Yee,Sırbistan’a, Rusya ve Batı arasında bir tercih yapmasını, “aynı zamanda iki sandalyede birden oturamayacağını” söyleyince Dacic’in cevabı bir türküden epey fazlası oldu.

Belgrad’ın Batı, Rusya ve Çin arasındaki denge politikasını sürdüreceğini söyleyip; “Kabul edemeyeceğimiz şey birinin bizim altımızdan sandalyemizi çekmesidir… Önemli olan neyin en çok çıkarımıza olduğunu görmektir” diye yanıtladı Yee’yi.

Bağımsızlığı 115 ülke tarafından tanınan Kosova’nın BM üyeliğini veto eden, MİG 29’lar hediye ederek Sırbistan’a askeri alanda destek olan Rusya, Belgrad için vazgeçilir bir ortak değil.

Katalonya’nın bağımsızlık hamlesi de çoğu üyesi Kosova’nın bağımsızlığını tanıyan AB’ye karşı bir koz verdi Dacic’e. Kosova’nın Katalonya’dan ne farkı var; “İspanyollar Katalonya için savaşıyorsa, biz Sırplar da kendi ülkemiz için savaşabiliriz” demeye başladı. Şimdi, Katalonya İspanya’da kalsın diyen Avrupa’ya; “Bunu Kosova’ya neden söylemiyorsunuz” diyor.

Osman Aga’dan girip nerelere geldik!