Muhafazakârların büyük bir kesimi yapılan anlaşmaya tam bir destek vermeseler de ambargoların kaldırılmasından ötürü ekonominin canlandığını gördüler. Bu nedenle Ruhani ya da başka bir ılımlı adayı desteklememeleri için bir neden yok

Reformcular Muhafazakârlar’la değil Devrim Muhafızları ile çekişecek

İran bugün sandık başına gidiyor. Anayasayı Koruyucular Konseyi’nin 1.600’den fazla adaydan izin verdiği altısı Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yarışma hakkını kazanmıştı. Bunlardan reformcu olduğu bilinen İshak Cihangiri aynı zamanda baş yardımcısı olduğu Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani lehine, Tahran Belediye Başkanı Muhammed Bakır Galibaf da muhafazakâr aday İbrahim Reisi lehine seçimlerden çekilmişlerdi.

Bu kez Reformcu-Muhafazakâr değil
Bu seçimler klasik Reformcu-Muhafazakâr çekişmesi olarak değerlendirilecek bir seçim değil. Reformcular ile Devrim Muhafızları arasında bir yarış demek daha doğru olur. Çünkü Ruhani seçildiğinde Haşimi Rafsancani öncülüğündeki muhafazakâr kesimlerin de desteğini almıştı. Yani Ruhani, sadece reformcuların değil muhafazakârların da seçtiği bir Cumhurbaşkanı. Bu seçimlerde de yine Ruhani’ye, bu kez az olsa da muhafazakârlardan da oy gitmesi söz konusu. Ama asıl keskin karşıtlığı Devrim Muhafızları’ndan görüyor Ruhani.

Rafsancani ile kimi muhafazakâr kanaat önderlerinin Ruhani’ye destek vermelerinin asıl nedeni İran’ın Mahmud Ahmedinejad döneminde uluslararası dışlanmışlıktan kurtulması isteğiydi. İran ticaret burjuvazisi de artık ambargolardan, kısıtlamalardan çıkmak gerektiği yolunda istek belirtmişti.

Ruhani, uluslararası yumuşama konusunda umutları boşa çıkarmadı. Ruhani, 5+1 ülkeleriyle nükleer müzakerelerde anlaşmaya varılmasını sağladı. İran’a uygulanan yaptırımların, ambargoların kaldırılması böylelikle mümkün olmuştu. Ancak söz konusu anlaşmanın bir teslimiyet anlaşması olduğunu savunan muhafazakârlar ile Devrim Muhafızları Ruhani’yi bu konuda sürekli eleştirdiler. Bu gerginlik geçtiğimiz aylarda Ruhani’nin açık açık Devrim Muhafızları’nı televizyonda eleştirmesiyle doruk noktasına ulaşmıştı. İran’ın Mart 2016’da, yani ülkeye yaptırımların kaldırıldığı tarihten iki ay sonra, gerçekleştirdiği füze denemeleriydi bu eleştirilerin nedeni. Denemeleri Devrim Muhafızları yapmıştı. Ruhani, bu girişimin yapılan anlaşmayı sabote ettiğini dile getirmişti bu nedenle.

Muhafazakârların büyük bir kesimi yapılan anlaşmaya tam bir destek vermeseler de ambargoların kaldırılmasından ötürü ekonominin canlandığını gördüler. Bu nedenle Ruhani ya da başka bir ılımlı adayı desteklememeleri için bir neden yok. Bu seçimde de hatırı sayılır muhafazakâr oy Ruhani’ye gidebilir.

İran Ordusu içindeki en güçlü kurum Devrim Muhafızları. Ülke politikasında da çok etkin. Özellikle dış politika konusunda adaylara uyarılar yapacak kadar “politikleşmiş” bir kurum seçimlerde Ruhani’nin en büyük rakibi olan İbrahim Reisi de aslında anlaşmaya karşı değil, sadece anlaşmadan sonra tüm yaptırımların kaldırılmadığını söyleyerek eleştiriyor Ruhani. Bir de ülkenin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntıları Ruhani’ye yüklüyor.

Parti değil ittifaklar var
Ülkede siyasi yaşam partiler tarafından belirleniyor değil. İttifaklar, cepheler belirleyici rol oynuyor. Hasan Ruhani, yukarıda da belirttiğim gibi içinde reformcuların da muhafazakârların da liberallerin de bulunduğu Ümid İttifakı’nın desteğiyle kazanmıştı.

Nükleer anlaşmanın ülkeye yönelik getirdiği rahatlama Ruhani’ye oy kazandırabilir. Reisi çok güçlü. Adı Hamaney’den sonra dini liderlik için geçiyor. Bir yıl önce çok üst düzey bir dini/siyasi makam olan Şii İmam Rıza Türbesi’nin başkanlığına getirildi. Kötü bir ünü var, 1988’de ülkedeki toplu idamlarda imzası var, ama bu ün, radikal muhafazakârlarca mesele edilmiş değil. Aksine bu kesimler sadece bunun için bile destek verebilirler. Bu ünü tabii ki uluslararası alanda kendisini çok ama çok zor duruma sokacak bir etmen.

Katılım oranı belirleyecek
Eğer bugünkü seçimlere katılım beklenenden az olursa Hasan Ruhani’nin kazanması zor olur. Çünkü kentlerde, büyük şehirlerde ciddi destekçisi var, ancak çeşitli nedenlerle sandığa gidilmemesi İran kırsal bölgelerinde çok güçlü bir desteğe sahip olan İbrahim Reisi’yi sandıktan çıkarabilir. Reisi popülizmin dibine vurmuş durumda, tıpkı bir zamanlar Ahmedinejad’ın yaptığı gibi gerçekleştirilmesi zor vaatlerde bulundu.

Daha önceki seçimlerden farklı olarak bu kez reformcular koşulsuz bir biçimde Ruhani’yi destekleme kararı aldılar. İran Reformistleri Seçim Politikaları Konseyi Başkanı Muhammed Rıza Arif, Ruhani’yi destekleyeceklerini açıklamıştı.

Dediğim gibi, her şeye rağmen 5+1 anlaşmasının devamından yana olan muhafazakârlar da mevcut. Bu nedenle bu seçimler artık reformcular ile muhafazakârlar arasında değil, reformcular ile Devrim Muhafızları arasında geçecek.

Bundan sonra bir Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılmaz bakarsınız. Çünkü aslında her kararı dini liderin verdiği İran siyasetinde Cumhurbaşkanlığı son derece etkisiz bir makam. Bu her geçen daha iyi anlaşılıyor. İran siyasetinde Cumhurbaşkanlığı makamını gelecekte güçlü bir başbakanlığa bırakabilir de.