Rotasyon konusuna girmeden önce bir anımsatmada bulunayım:

26 Ağustos 2013 günü İlim Yayma Cemiyeti, İlim Yayma Vakfı, Ensar Vakfı, ÖNDER ve TÜRGEV yöneticileri ile MEB adına İstanbul Milli Eğitim Müdürünün katıldığı eğitimle ilgili bir toplantı düzenleniyor. İstanbul İl Özel İdare temsilcisi ile İstanbul Büyükşehir Belediyesinin Emlak Daire Başkanı da toplantıda. Toplantıyı Erdoğan’ın oğlu Necmettin Bilal Erdoğan yönetiyor. Toplanmalarının amacı “İmam hatiplerin yaygınlaştırılması, seçmeli din derslerinin tüm okullara yayılması, karma eğitimin kaldırılması, öğretmen ve idarecilerin buna göre seçilmesi konusunda izlenecek yol ve yöntemlerin gözden geçirilmesi...” Paralel Eğitim Şurası diyebileceğimiz toplantıdaki konuşmaları CHP milletvekili Gürsel Tekin bir basın toplantısıyla kamuoyuna duyurdu. Tapesi You Tube’de mevcut.

Gürsel Tekin’in bize duyurduğu konuşmalar “gözden geçirme” toplantısına ait olduğuna göre bu grup başka gizli toplantılar da yapmış olmalı. Bu toplantılarda alınan kararların eğitim bakanlığı tarafından vakit geçirilmeden uygulanmaya sokulması derin bir yapıyla karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. Bu derin ve aynı zamanda paralel yapılanmanın hedefleri başarıyla gerçekleşmiş durumda, hem de öngörülen süreden önce.

Söz konusu toplantıda “öğretmen ve idarecilerin buna göre (amaca hizmet edecek şekilde) seçilmesi”nin önemli olduğunun altı özellikle çiziliyordu. Hizmetinden yararlanamayacaklarını düşündükleri il, ilçe ve okul müdürleri, şube müdürleri ve öğretmenler arasındaki operasyona o tarihten sonra hız verildi. 2013’te, il ve ilçe müdürlüklerinde görevli şube müdürlerinin atamasında yazılı sınava ek olarak mülakat getirilerek 751 kadrolu şube müdürü atadı; AKP’den önce atanmış kadrolu şube müdürleri 8 yıl rotasyonuyla görev yerlerinden uzaklaştırdı. 8 yıl rotasyonu 2014’te tüm öğretmenlere de uygulandı. Şimdi de Proje Okulu olarak adlandırdıkları 155 lisede kullanılıyor.

Böylece hem laik öğretmenleri sindirmiş olacak hem de kentin laik mahallelerindeki halkı müttefikinden ayırmış olacak

Rotasyon, norm kadro düzenlemesiyle ilişkili olmayıp istek dışı ve tek taraflı olarak kitlesel yer değiştirme demektir. Rotasyon, halkla kuracağı sosyal ilişkinin güvenlik zafiyetine yol açacağı varsayımından hareketle genellikle ordu ve polis teşkilatında başvurulan bir yöntemdir. Eğitim kurumları güvenlikçi bir anlayışla ele alınamaz. Aksi halde asli görevi sosyalleşme/sosyalleştirme olan okullar karakola döner.

Öğretmenlerin rotasyona tabi tutulması 12 Eylül’le başladı. 12 Eylülcülerin amacı öğretmen ve yöneticilerin uzun çalışma döneminde birbiriyle ve hizmet sundukları halkla sosyal bağını koparmak, özellikle öğretmenlerin öğrenci ve velileriyle kurduğu ilişkiyi bozmaktı. Belli aralıklarla gevşetilen, iptal edilen faşist dönemin rotasyon uygulamasına geri dönülmesi, AKP hükümetlerinin otoriterleşmesiyle açıklanabilir. Nitekim AKP bu yöntemi, AKP’lilere göre Batı kültürünü temsil eden liselerle (Proje Okulları) bu okulların bulunduğu semtlerin ıslahında kullanılıyor.

Aynı yerde uzun süre görev yapan öğretmen veya idarecinin verimliliğinin düştüğü veya düşeceği öne sürülüyor; buna bağlı olarak “eğitim-öğretim hizmetlerinin etkin bir şekilde yürütülmesi”nden söz ediliyor. Bunlar öğretmenlik için ileri sürülecek bir gerekçe değil; öyle olsaydı TEOG birincileri her yılı ayrı bir öğretmenle geçiren Şırnaklı çocuklar arasından çıkardı. Tekrar belirteyim ki öğretmene rotasyon uygulamasının gerekçeleri arasında pedagojik açıklama yok. Kaldı ki öğretmenin atandığı okulda sekiz yıldan fazla görev yapmasının, öğrenci açısından olumsuzluğu tespit edilmiş bir araştırma da yok ortada.

Görev yerinde sekiz yılı dolduran öğretmenlerin rotasyon kapsamında yer değiştirmeye zorlanmasının tekrar gündeme geldiği 2014’te belirttiğim gibi AKP, büyük kentlerin tarihi olan seküler semtlerinde yöre halkının yaşam tarzıyla uyum içindeki öğretmeni bölgesinden uzaklaştırmaya çalışıyor. Böylece hem laik öğretmenleri sindirmiş olacak hem de kentin laik mahallelerindeki halkı müttefikinden ayırmış olacak. Asıl amaç bu…