Cumhur İttifakı’nın popülist ekonomik politikalarına Altılı Masa anayasa taslağıyla yanıt verdi. AKP’liler rejim tadilatını konuşurken MHP ise sınır çizdi. İbre yeniden muhalefete doğru dönme eğiliminde.

Seçim masasında tüm kozlar açılmaya başladı
Fotoğraf: DepoPhotos

Altılı Masa’nın anayasa çalışmasının yankıları sürüyor. Hem AKP hem de MHP taslağı eleştirdi ve Cumhurbaşkanlığı sistemini savundu. Bu noktada bile Altılı Masa’nın taslakla birlikte hedeflediği gelişmelerin ilkini başardığını söylemek lazım. Yurttaşın en az yüzde 60’lık bölümü, yaşadığı büyük yıkımın nedeni olarak Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ni gösterirken, iktidarı bu noktaya sıkıştırması başlangıç açısından son derece önemeli.

KİM DEĞİL NE SEÇİLECEK?

Altılı Masa sürekli ortak bir zeminin adaydan daha önemli olduğunu söyleyip durdu. Bu söyleme ilişkin en somut adım pazartesi günü atılmış oldu. Altı liderin seçimden sonra izleyecekleri yasal ve anayasal değişikliklere dair ilk metin ortaya çıktı. Kuşkusuz hazırlanma aşamasından ortaya çıkan ürüne kadar eleştirilecek çok fazla başlık var. Ama özellikle sadece başkanın kim olacağının konuşulduğu şu günlerde bir metnin ortaya çıkarılabilmiş olması önemli. Bu nedenle eksikleri not ederek ilk anda başka noktalara odaklanmakta faya var.

1) Muhalefet seçimi parlamenter sistem ve cumhurbaşkanlığı rejimi arasında bir referanduma dönüştürmeyi başardı. En azından yurttaş sadece başkana değil aynı zamanda nasıl yönetilmek istemediğine de karar verecek. Uzunca bir süredir bütün kamuoyu araştırmaları gösteriyor ki Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine halk desteği yüzde 30’lara kadar geriledi. Bu anlamıyla muhalefet güçlü bir zemin yakaladı.

2) Muhalefetin hamlesi anayasa değişiklik tartışmasını başörtüsünden çıkardı. Daha güçlü olduğu zemine taşıdı. Cumhur İttifakı yurttaşın rejime itirazının farkında. Muhtemeldir ki önümüzdeki günlerde onlar da çeşitli revizyonları gündeme getirecekler. Yani kendi elleriyle rejimi tartışmaya açmak zorunda kalacaklar.

3) Altılı Masa’nın ortak irade beyanıyla “dağılma” tartışmalarını en azından şimdilik durdurmayı başardı ve tekrar gündemi belirleme konusunda güçlü bir adım atılmış oldu.

Ekonomik buhranın yaktığı ülkede yurttaşın günlük hayatını doğrudan pozitif yönde etkilemeyecek bir konuya ilgi duymasını beklemek çok zor. Bu bağlamda anayasa taslağının seçmen tercihinde belirleyici rol oynaması meselenin nasıl işlendiği ve anlatıldığıyla ilgili olacaktır. Ülke sorunlarıyla bağlam kurulamayan bir dil, metni hukuki bir beyin fırtınası dışında başka noktaya taşıması çok zor. Ama cumhurbaşkanlığı rejiminin bu kadar tartışıldığı ve ülkenin yaşadığı sorunların ana kaynağından biri olarak görüldüğü konjonktürde bunu başarmak çok zor olmaması gerekiyor.

ZOR DURUMA DÜŞEBİLİR

Cumhur İttifakı partileri AKP ve MHP’nin, seçim çalışmasını yine icraatlar üzerinden kuracağı belli oldu. Bu sefer yol, köprü, baraj dışında insana daha doğrudan dokunacak meselelere odaklanmış durumdalar. EYT, asgari ücret ve son olarak sözleşmeli kamu çalışanına kadro müjdesi gibi başlıklar bunlardan sadece birkaçı. İktidarın bu hamlelerine karşı sadece anayasa paketinin yeterli olmayacağı da çok açık. Ama anayasa paketi ile birlikte ortaya çıkacak ekonomik başlıklar, iktidarı hiç beklemediği kadar zor duruma düşebilir.

***

ÖZGÜRLÜKLER BU KADAR MI?

Altılı Masa’nın anayasa taslağında eleştirilecek noktalar çok. Bu çalışmayı esas olarak Altılı Masa’nın yapısı içinde ve seçime etkisi üzerinden değerlendirmekte fayda var. Taslakta başta siyasi partiler yasası olmak üzere 12 Eylül rejiminden kalma çok fazla anti demokratik başlığa dokunulmamış. Cumhurbaşkanının tek adamlığını durdurmak için onlarca başlık çıkaran Altılı Masa’nın partilerdeki tek adamları görmediğini söylemek çok olanaklı değil. Belli ki farklı soruları da ortaya çıkaracak başlıklardan özellikle kaçınılmış. Toplumun tüm kesimlerinin katılmadığı, bir kurucu irade şeklinde örgütlenmediği süreçlerden ilerici metin beklemek de çok doğru olmaz. Sorun bu iradeyi ortaya çıkarmakta. Bunun muhatabı da Altılı Masa olması çok zor.