Seçimlerde muhalefetin en büyük hatalarından birisi 'terörist' yaftasına yanıt üretilememesi oldu. Bu durum CHP'ye büyük kan kaybettirirken Zafer ve Memleket partilerinin de yükselmesini sağladı.

Seçimler nasıl kaybedildi-4: Rejime karşı direngen bir muhalefet yaratılamadı
Fotoğraf: Twitter/@CHPfotograf

Yol Politika Kollektifi

“Seçimler Nasıl Kaybedildi” serimizin dördüncü ve son bölümünde, iktidarın muhalefeti daraltma ve marjinalize etme siyasetine karşı takınılan tavra mercek tutarken, SOL Parti Başkanlar Kurulu üyesi Önder İşleyen’e seçimlerde solun tavrını sorduk.

Muhalefetin seçim döneminde en çok gündem ettiği konuların başında, yandaş medya kanalları aracılığıyla yükseltilen “terörist” yaftası geliyordu. Erdoğan’ın seçimlere bir hafta kala düzenlediği mitingde, ekranda Karayılan ve Kılıçdaroğlu’nun montajlı videosu ile zirveye ulaşan bu yaftalama saldırısına karşı ise muhalefet bütünlüklü, toplumsal dinamikleri dönüştürmeye dönük bir siyaset üretemedi.

TERÖRİST YAFTASINA YANIT ÜRETİLEMEDİ

CHP ve HDP arasındaki diyaloğun marjinalize edilmeye çalışılması yeni değil. 7 Haziran sonrası başlayan süreçte iktidar adeta HDP’ye savaş açmış, CHP ve diğer muhalefet partileri de bu süreçte birçok kez aktif ya da pasif olarak iktidar tarafında yer almıştı. Bu siyasi hizalanmanın sonucu olarak, HDP üzerinden yaratılan düşmanlığın toplumsal yansımasına ise göz kapatılmış, ülkede kimliksel gerilim iktidarın çıkarı doğrultusunda yükseltilirken, karşısına alternatif bir siyaset konulamamıştı. Bugün geldiğimiz noktada, Kürt sorununun kutuplaştırıcı bir aks olarak ana akım siyaset içerisinde bu kadar sık kullanılmasına karşın, birlikte yaşamı önemseyen, barışçıl bir siyaset dili kurulamadı. Hakeza, laikliği savunan bir ana akım siyasal öznenin yokluğunda, Siyasal İslam karşıtlığı kaygılarının Zafer Partisi gibi aygıtlar tarafından mülteci düşmanlığına yönlendirilmesi gibi, Kürt meselesi de yurtsever bir siyasi hattın, NATO’cu saiklerle terk edilmesiyle AKP’nin elinde kullanışlı bir sopa haline geldi.

SAĞDA HİZALANMAK KAYBETTİRDİ

Zira 2015 sonrası yaşanan saldırılar, darbe girişimi, OHAL gibi süreçlerle otoriter bir siyaset anlayışı kendisini meşrulaştıracak ve yeniden üretecek araçlar yaratırken, CHP’nin başını çektiği ana muhalefet buna karşı bütünlüklü bir muhalefet ortaya koyamadığı için terörist yaftası siyaset dilinde ana akımlaştı, hatta sokak diline kadar yansıdı. Geçtiğimiz 8 yılda başta CHP olmak üzere ana muhalefet partileri, sokağın marjinalleştirilmesinden demokratik taleplerin yok sayılmasına, terör damgasının parlamentodaki partileri dâhil kapsamasına karşı, toplumu yönlendirecek, dönüştürecek bir siyaset üretemedi. CHP’nin bu gelişmeler karşısındaki siyasetsizliği, bilinçli bir tercihin sonucuydu. Halka sağcı saiklerle yaklaşma siyaseti, rejimin sağcı tahakkümünü, toplumun normali olarak kabul edip, onları kırmaya değil onaylamaya dönük bir yaklaşımın sonucuydu.

Bu bilinçli tercihin bir sonucu olarak CHP’ye temelde laik, yurtsever kaygılarla şüpheli yaklaşan, çoğunu gençlerin oluşturduğu on binler, Zafer, Memleket Partisi gibi popülist, milliyetçi partilere yöneldi. Seçim sonuçlarının gösterdiği üzere, CHP’nin AKP tabanından aldığı oy oranı, kendi tabanından bu iki partiye kaybettiği oy oranına denk.

AKP’nin muhalefeti marjinalize etme ve daraltma siyaseti yalnızca bununla da sınırlı kalmadı. HDP’ye yönelik kapatma davası, cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda adı geçen Ekrem İmamoğlu’na yönelik siyasi yasak davası, seçime iki ay kala getirilen seçim kanunu değişikliği gibi yargı hamlelerine karşı da muhalefet sessiz kaldı. Ana muhalefet liderliği bu yasaklamalara karşı, İstanbul seçimlerinin tekrarında olduğu gibi, bir mağdur-zalim ikiliğinin toplum tarafından olumlu karşılanacağını düşündü. Sokağın, siyasi partilerin ve siyasetçilerin yasaklanmaları kadar yıllardır topluma da enjekte edilen bu tepkisizlik ve uyuşukluk bu seçimdeki yasaklamalar karşısında da sürdürüldü.

***

MÜCADELE İÇERİSİNDEN YÜKSELECEK

SOL Parti Başkanlar Kurulu Üyesi Önder İşleyen solun seçimin her iki turunda da mücadele ettiğini söyledi ve ekledi: "Önümüzdeki dönemde bu rejime direnişin örgütlenmesi toplumsal mücadeleyle olabilecek".

Solun bu seçimlerdeki öncelikli görev ve sorumlulukları nelerdi, yenilgide payı var mı?

Bütün bu seçim sürecinde tek adam rejimini yenmeyi ön plana alan bir siyaset izledik. Seçimin asıl anlamı buydu ve bunun dışındaki her şey ikincildi. Solda ve toplumsal muhalefet hareketinde de bu yönde bir akıl ve duygu birliğinin sağlanması için çaba gösterdik. Devletin bütün imkânlarını elinde bulunduran, bütün bir toplumu sefalete ve büyük yıkımlara sürüklemiş böylesi faşist bir rejimin yenilmesi görevi burjuva muhalefetinden önce emekçi halk sınıflarının çıkarlarını savunan sosyalist solun öncelikli görevidir. Solda, toplumsal muhalefet güçlerinin bir bileşimi olarak ortaya çıkabilecek bir ağırlık merkezi yaratılabilseydi burjuva muhalefetinin ülkenin bütün kaderini böyle pervasızca kendi çıkarları için harcamasına izin verilmeyebilirdi. Ancak solda da bir kesim, tıpkı burjuva muhalefetine benzer şekilde parlamentoya dahil olmaya odaklı sürdürdüğü iktidar oyunlarının yarattığı kümeleşmelerden ötürü kendi arasında da ciddi bir rekabet yol açarak rejime karşı birleşik mücadelede adeta bir blokaj oluşturdu. Öte yandan da bugünkü tartışmalarda gördüğümüz üzere solun bir kesimi böylesi bir kader seçimini burjuva muhalefetin desteklenip desteklenmemesi olarak gören dar bir bakış açısına sahip. Bu bakışın sonucu boykot olmadıysa da siyasal İslamcı faşizme karşı adeta hayırhah bir duruş oldu. Bu görüşlerin etkisinde yapılabilecekler de bu kadardı. Bütün bunlara rağmen SOL Parti olarak sorumluluk çağrıları ile elimizden gelen çabayı gösterdik. Seçimin her iki turunda da toplumun yürekli insanlarıyla birlikte son ana kadar mücadele ettik. Ancak bizim de yapabildiklerimiz bütün bu sürecin dönüşümüne yetmedi. Bu da kuşkusuz ki toplumsal alandaki gücümüzün zayıflığının bir sonucu. Bütün bu sürecin sonunda da görülüyor ki önümüzdeki dönemde bu rejime direnişin örgütlenmesi de solun yükselişi de toplumsal mücadele alanından olabilecek.

SOL Parti Başkanlar Kurulu Üyesi Önder İşleyen

-BİTTİ-