“Erdoğan’ın intikamı Türkleri yurtdışına kaçmaya tetikliyor!” İsveç basınının önde gelen gazetelerinden Svenska Dagbladet’in geçen hafta pazartesi günkü sür manşeti böyle idi. Türkiye, İsveç basınında haftayı bu haberle açtı, cuma günü de Diyanet İşleri’nin, İsveç’in Türkiye Büyükelçiliği’ne hazırlattığı “Gülenciler” listesi, bir başka gazete Dagens Nyheter, DN’nin manşetiydi.

Hafta başında, Svenska Dagbladet’in sür manşette yerleştirdiği habere göre İsveç’e, Türkiye kökenli yapılan sığınma başvuruları yüzde 200 arttı. 2015 boyunca İsveç’e sığınma talebinde bulunan Türkiye kökenli 253 başvuru olurken 2016’da bu rakam 736’ya yükseldi. Göçmenlik Kurumu, İsveç’e yapılan sığınma talebi başvurularında neredeyse bütün uluslardan oldukça büyük bir azalma yaşandığını duyuruyor. Tek bir ülke hariç, Türkiye.

İsveç’in Göçmenlik Kurumu’nun bu yıllık raporları, Beşiktaş’ın şampiyon olduğu yıllara denk gelen ekonomik krizlere benzer. Türk ekonomi basının yakaladığı bu şahane endeks “Beşiktaş ne zaman şampiyon olsa memlekette bir ekonomik kriz çıkar” şanssız tesadüfü, daha bir ayakları yere basan şekilde buradaki medya tarafından İsveç’in Göçmenlik Kurumu’nun sığınma istatistiklerine yapıştırılmıştır.

Svenska Dagbladet de benzer bir habercilik güdüsüyle Göçmenlik Kurumu’nun sığınma taleplerini incelemeye almış. Türkiye’nin durumunu bir de oradan okumuş. Kurum, gazeteye Türkiye ile ilgili olan sayıların daha önce hiç bu kadar yüksek olmadığını söylüyor. Önce ki yıllarda haftada iki başvuru alınırken şimdi Türkiye kökenli haftada yirmi başvuru geliyor, Göçmenlik Kurumu’na. Geçen yıl yapılan başvuruların kaçının onaylandığına dair şimdilik bir açıklama yapılamıyor. Çünkü kararlar gecikiyor, daha da önemlisi her sığınma sebebi ve her dava gizlilik kapsamında.

Yüzde iki yüzlük bu artışla ilgili olarak görüşü alınan Paul Levin, Stockholm Üniversitesi Türkiye Çalışmaları Enstitüsü’nün şefi. O, bu artıştaki en büyük bölümü geçen sene 15 Temmuz Darbe Girişimi’nden sonra Türkiye devleti içinde yapılan temizlemelere dayandırıyor. “On binlerce insan tutuklandı, yaklaşık 150 bin insan, şöyle veya böyle işini kaybetti” diyen Levin, Türkiye’yi terk eden insanların birçok farklı kategoriye ayrıla bilineceğini söylüyor. Levin’e göre bu olanlar Erdoğan’ın politikalarına bir reaksiyon. “İnsan Hakları Organizasyonu Human Rights Watch ve Amnesty de birçok farklı zamanda Türkiye’de işkence olduğunu rapor ediyor” diyen Paul Levin, Türkiye’de hukuka karşı güven kaybedildiğini ve hükümeti eleştirenlere karşı bir cadı avı olduğunun hissedildiğinin altını çiziyor.

Türkiye, İsveç basınında bu haftayı kapatırken de manşetteydi. DN, haberini “Türkiye, İsveç’te hükümeti eleştirenleri kovalıyor” başlığıyla duyurdu. Önce Almanya’da şimdi de İsveç’te sızdırıldığı iddia edilen belgeleri dayanak gösteren DN, kişi ismi verilmeden Türk hükümetinin, iki ana okul, bir lise, bir kreş ve İsveç’teki birçok derneğin Gülen hareketiyle ilişkilerini takibe aldığını ve haritasının çıkarıldığını duyuruyor. Gazete haberinde, İsveç Gizli Servisi Säpo’nun böyle bir takibi, suç sayabileceğini açıkladı. Dagens Nyheter’in sorularını cevaplayan Büyükelçi Kaya Türkmen de haritalandırmanın zaten açık bir bilgi olduğunu söyleyip “Bu organizasyonla kimlerin ilişkili olduğunu bilmek önemli. Bu bir ispiyonlama değil” yorumunu yaptı. On milyon nüfuslu İsveç’te 11 bin 237 Türk vatandaşı yaşıyor ve ülkede 47 bin 60 kişi de Türkiye doğumlu.