Silahlar ateşlendi
Ortadoğu’daki gerilim tehlikeli boyuta evriliyor. Pakistan misilleme olarak İran’ın doğusunu, Ürdün Suriye’nin güneyini, ABD Yemen’i vurdu. İran Uzmanı Keskin’e göre Tahran ipleri eline aldığı yeni bir stratejiyi benimsedi. Araştırmacı Abdullah ise gerilimin ABD’ye yaradığını belirtti.
Umut Can FIRTINA
İran’ın önceki gün Pakistan’daki bazı hedefleri vurmasına İslamabad’dan yanıt gecikmedi. Pakistan, İran’ın doğusunda “terör yuvaları” olarak nitelendirdiği hedeflere saldırdı. Pakistan Dışişleri Bakanlığı, “Sistan-Belucistan eyaletindeki hedeflere hassas saldırılar düzenlendiğini ve bu saldırılarda çok sayıda teröristin öldürüldüğünü” duyurdu. Saldırının “sadece Pakistan'ın güvenliği” için yapıldığı ileri sürüldü.
İran devlet medyası Seravan kentine yapılan "İHA ve füze saldırısında" 3 kadın ile 4 çocuğun yaşamını yitirdiğini aktardı.
İslamabad, önceki gün İran'ın kendi topraklarına düzenlediği saldırıda iki çocuğun hayatını kaybettiğini bildirmiş, daha sonra da Tahran Büyükelçisi'ni Pakistan'a çağırmıştı. Pakistan, “saldırılara karşılık verme hakkının saklı olduğunu” açıklamıştı.
Tahran söz konusu hava saldırısında hedefin Sünni örgüt Ceyş el-Adl’ın olduğunu ifade etmiş, İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, "Dost ülke Pakistan vatandaşlarının hedef alınmadığını" ifade etmişti.
İTİDAL ÇAĞRILARI
İran ve Pakistan arasında yaşanan gerilime ilişkin konuşan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, taraflarla görüştüğünü ve durumunu kontrol altında olduğunu belirtti. Hindistan’dan gelen ilk açıklamada da “konunun İran ve Pakistan” arasında olduğu kaydedildi. Çin ise taraflara gerilimin düşürülmesi için arabuluculuk yapmaya hazır olduğunu açıkladı. Afganistan’daki Taliban yönetimi de taraflara “sorunları diyalog yoluyla çözme” çağrısı yaptı.
Ürdün Hava Kuvvetleri de, Suriye'nin güneyine hava saldırısı düzenledi. Yerel basına göre Süveyda vilayetine yapılan saldırıda, aralarında kadın ve çocukların da yer aldığı 10 kişi hayatını kaybetti. Saldırının bölgede son aylarda artan silah ile uyuşturucu kaçakçılığı sebebiyle yapıldığı belirtilirken İngiltere merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, öldürülenlerin kaçakçılıkla bir ilgisi olmadığını açıkladı.
ABD’DEN 4’ÜNCÜ SALDIRI
ABD ise "Özel Olarak Belirlenmiş Küresel Terörist" olarak tanımladığı Yemen’deki İran destekli Husileri 4’üncü kez vurdu. Husilerin Aden Körfezi'ndeki Amerikan gemisi Ginco Picardie’yi hedef almasının ardından ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM), Yemen’de Husilere ait “ateşlenmeye hazır” 14 füze rampasını vurduğu açıkladı. Vurulan füzelerin “ticari ve ABD Donanması’na ait gemilere tehdit oluşturduğu” kaydedildi.
İsrail’in saldırıları da aralıksız devam ettirdiği Gazze Şeridi’nde hayatını kaybedenlerin sayısı 24 bin 620’ye yükseldi. Gazze Sağlık Bakanlığı, sığınma merkezlerindeki kalabalık nedeniyle Hepatit A vakasının yayılacağı uyarısı yaptı.
∗∗∗
GAZZE SONRASI ORTADOĞU’NUN HAZIRLIKLARI YAPILIYOR
İran Uzmanı Arif Keskin, saldırıları değerlendirdi. İran’ın “yeni bir güvenlik stratejisini devreye soktuğunu” kaydeden Keskin, “Bu stratejiye göre güvenlik tehdidi olan ne varsa askeri saldırı hakkı olduğunu iddia ediyor ve bunu göstermeye çalışıyor. 1979’dan bu yana ihtilaflı olduğu ülkelerle ‘taşeron örgütleri’ yoluyla hesaplaşırdı. Ancak 2005’ten bu yana Devrim Muhafızları’nın izlediği konsept, devletin yeni resmi siyasetine dönüştü. Bu da çok riskli, tehlikeli, belirsiz, öngörülmesi zor kaygan bir sürecin başlangıcı anlamına geliyor” ifadelerini kullandı.
Tahran’ın yeni stratejisinin “Askeri saldırganlık olmadan masada diplomatik başarı olmaz” düsturuyla “komşuları korkutmak” olduğunu kaydeden şunları söyledi: “Söz konusu komşular Irak’tan Afganistan’a kadar uzanan bir hat. İran, söylemsel olarak bunu ABD ve İsrail karşıtlığı bir zeminde tanımlasa da ancak pratikte İsrail’in yararına oluyor. İran’ın füze saldırıları dikkatleri Gazze’den Pakistan’a yöneltti. İran, iddialarının tersine, İsrail’in üzerindeki baskıları azaltacak bir süreci başlattı. Ayrıca bu sürecin sonuçlarından biri İran-ABD ilişkilerini dengelemektir.”
TEMİZLİK OPERASYONU
Söz konusu stratejinin, bölgedeki yoğun hareketlilik nedeniyle “dikkatlerin dağıldığının düşünüldüğü” bir anda devreye sokulduğunu belirten Keskin, Tahran’ın Gazze savaşı sonrası için “temizlik” yaptığını söyledi. Keskin, şöyle devam etti: “İran, Gazze çatışmasından sonraki sürece hazırlanıyor. İsrail’in Gazze sonrası İran içinde eylem yapma ihtimali çok yüksek, bu yüzden Tahran kendi açısından odak gördüğü yerlere saldırarak korkutmak istiyor. ABD’de kimin kazanacağı belli olmayan bir seçim var. Gazze savaşı ile bölgeye geri dönen ABD’nin bölgeye yönelik planlarının, Ortadoğu’daki gelişmelerin nereye gideceğini kestiremiyor.”
İran’ın, Pakistan’dan saldırılara yanıt vermesini beklemediğini kaydeden Keskin, Tahran’ın “sert kayaya çarptığını” söyledi. Keskin, şöyle devam etti: “Pakistan İran’ın kurgusunu bozdu ve yeni güvenlik stratejisi tartışılmaya başlandı. Pakistan’ın karşı saldırısı tehlikeli bir sürecin habercisi. İran yine saldırırsa doğrudan bir savaş tetiklenecek. Irak’ta da benzer durum geçerli. 2003’te ABD’nin Irak’ı işgalinden bu yana ilk kez İran ve Irak arasında bu denli sert söylemler dillendiriliyor. Erbil saldırısı sonrası özellikle Irak Kürt Bölgesel Yönetimi çok sert tepki gösterdi. Bu, İsrail ve ABD’ye karşı İslam dünyasının birlik olması çağrıları yapılırken Arap devletleriyle olan ilişkileri belirsizliğe sürükleyebilir, söz konusu ülkelerin ABD ve İsrail ile yakınlaşmasına da yol açabilir."
İÇ SİYASETE MESAJ
İran’ın saldırılarının iç siyasete de bir mesaj olduğunu aktaran Keskin, şunları söyledi: “Afganistan’da faaliyet gösteren IŞİD’in Kirman’daki bombalı eyleminin Erbil saldırısıyla hiçbir alakası yok. Özellikle Mahsa Amini’den sonra ortaya çıkan iç huzursuzluk sürüyor. Buradaki Kürt muhaliflerin bir kısmı Erbil’e yerleşti. Bunların İran iç siyasetine etkisi olabilir. Öte yandan Belucistan’da da protestolar sürüyor ve burada en etkili olan ülke Pakistan. Yani İran içerisindeki iki önemli rejim karşıtı protesto merkezini de vurmuş oldu.”
∗∗∗
ABD GERİLİM VE SALDIRILARDAN OLDUKÇA HOŞNUT
ABD ve İran’ın doğrudan sıcak bir çatışmaya girme niyetleri yok. Ancak karşılıklı olarak birbirlerinin bölgedeki hedeflerini sınıyorlar. İran da Pakistan da hem içerideki siyasi çekişmeler hem de ekonomik ve sosyal olarak zor durumdalar ve bu tür saldırılara muhtaçlar. İçeride yaşadıkları sıkışmışlıkları bu saldırılar üzerinden bertaraf etme peşindeler. Irak burada en zayıf halka. Hesaplaşma da ağırlıklı olarak bu coğrafyada yaşanıyor. Esasında ABD, İran’ın Erbil ve Kürt yönetimine yönelik saldırılarından hoşnut. Çünkü, ABD Peşmergeler’i ve Kürt yönetimlerini bu saldırılar üzerinden yeniden kendisine tabi tutuyor. Saldırıları fırsat olarak görüp Kürtleri kendisine bağlıyor. İran’ın vurduğu Peşmergeler ve Kürt yönetimi haliyle güvenlik gerekçesiyle ABD’ye yanaşacak iyice. ABD’nin Ortadoğu genelinde artan gerilimden hoşnut olduğunu söylemek mümkün.