Uçak düşer; ilk soru, uçak neden düştü sorusudur. Yanıt uçağın Kara Kutu’sundadır. Çünkü son duruma ilişkin elektronik aksamdan gelen teknik bilgiler, pilotların kendi aralarında ve kuleyle son konuşmaları o kutudadır. Kara Kutu bulunur; öğreniriz uçak neden düşmüş, pilot hatası mı, elektronik aksam mı teklemiş, hava koşulları mı ters gitti? Bir de hava alanının durumu var tabi.

Ama bu yazının konusu her fırtınada alarm zilleri çalan İstanbul Havalanı değil...

Başlıkta vurguladığımız gibi sistemden, siyasetten söz edeceğiz. Dünyada ve Türkiye’de sistem vahim bir felakete doğru hızla ilerliyor. Uçak daha düşmedi ama sallanıyor, ağır bir türbülans yolcuları korkutuyor, bir kesim duaya oturdu, bir kesim pilotların yapacağı açıklamaya kulak kesildi. Bir kaç yolcu ise Amerikan filmlerindeki gibi bir süpermenin ortaya çıkıp uçağı kurtarmasını, salimen yere indirmesini bekliyor.

Kapital Havayolları’nın uçağının Kara Kutu’sunu bu kez uçak düşmeden açalım. Krizle ilgili veriler nedenlerin yapısal olduğunu gösteriyor. Dünyada egemen ekonomik sosyal yapı yani kapitalist sistem çaresizdir; geleceğini öngöremiyor, önceki krizlerde olduğu gibi çözmeyi ya da ertelemeyi başaramıyor, durumu önceki dönemlerde olduğu gibi yalanla örtemiyor, en üst düzeyde itiraf etmekten de kendini alamıyor.

Türkiye’de ise krizin özel bir halini yaşıyoruz; sistemin krizine, onu daha da vahim hale getiren bir yönetim krizi eşlik ediyor. Gelişmiş kapitalist dünyada kapitalizmin krizi, ekonomiden siyasete, yani bir yönetim krizine dönüşmedi Türkiye’de ise yönetim krizi ekonomik krizi de belirleyen bir derinlikte. Sağ kanadın uzun süren egemenliği giderek parçalanıyor, bu da yönetimde zaafın gözle görünür hale gelmesini sağladı. Siyasetin Kara Kutu’sundan öğrendiğimiz, hâlâ muktedir ama hızla dağılan sağ blokun çıkışsız olduğudur.

Parçalı yapı, giderek birbirine hasım kanatlara dönüşüyor. Merkez soldaki güçler ise politikalarını bu parçalanmaya göre ayarlama gibi vahim sonuçlara yol açacak bir kolaycılığa düşmenin kıyısında; daha da önemlisi yanlışın farkında değil, sağdaki parçalamayı gönlünce yorumluyor; muhafazakarlar gibi konuşarak sağ kesimi kazanacağım derken, hem halkın sağda olduğu gibi çoktan ipliği pazara çıkmış bir yanılsamaya kapılıyor, hem de ideolojik olarak sağcılaşmaya başladığını göremiyor.

Sosyalist sol, krizin sonuçlarını gördü; Kara Kutu’yu açtı, nedenleri öğrendi, oluşacak enkazın büyüklüğünü de, çareyi de biliyor; sosyalist solun farklı özneleri, hep birlikte, ideolojik politik gücü nicel güçlerinden daha etkin olabilecek siyasal bir güç odağı yaratabileceğinin farkında. Ama sonuçta bu gücün nasıl yaratılacağı konusunda eskiden kalma reflekslerin etkisinden çıkılamıyor. Sosyalist sol, 71’de, 80’de, son 20 yılda öğrendiklerini; 15-16 Haziran’ı, Cumhuriyet mitinglerinde laiklik için sokağa çıkan milyonları, Adalet yürüyüşünü, Gezi derslerini, günümüzde yaygınlaşan direnişleri, birlikte davranıldığında sonuç alınabildiğini unutmuş gibi davranıyor.

Ama şimdi unutmak değil dersler çıkarmak zamanıdır. Kapital Havayolları’nın uçağı sallanıyor. Türkiye’de de sağ siyaset parçalanıyor; merkez solun da sosyalist solun da akl-ı selimle düşünmesinin zamanı geldi geçiyor. Bu kez kazanmak makûs talihi yenmek anlamına gelecek, yenilmek ise öncekilerden çok daha vahim sonuçlar doğuracaktır.

Bir an için geleceğin kapısını açabileceğinizi hayal edin; gerçeğin o hayal kapısının hemen arkasında durduğunu göreceksiniz.