Ülkede iç siyaset karışık, ortalık birbirine girmiş durumda. Suudi Arabistan’da genç Veliaht Prens Muhammed bin Salman muhtemel rakiplerini ABD ve Vatikan desteğiyle temizliyor ama yine Prens Muhammed’in geçileceğini söylediği “ılımlı İslam”a hazırlığın alt yapısı da yapılıyor bir yandan.

O nedenle bu ülkede olanı biteni her zamankinden daha fazla yakından izlemek gerekiyor. Örneğin bütün bu toz duman içinde, aralarında kadınların da bulunduğu (bu ilk oluyor) uzmanların katılımıyla Cidde’de bir çalıştay düzenlendi ki bilmekte yarar var. Konu da “Terörün medyadaki yansımaları.”

Tabii insan Suudi Arabistan’da devlet denetimi dışında bir medya varmış da “terör”ün medyaya yansıyış biçiminden şikâyet ediliyormuş sanabilir. Devlet güdümünde bir medya var ülkede ama buna rağmen çalıştayda radikal örgütlerin anlaşılması, sosyal medya hesaplarından yayınlanan bilgilerin ayıklanarak doğru haberlerin paylaşılması başlıkları altında tartışmalar yapılmış çalıştayda.

Medya kurumları Suudi Arabistan’dakinden farklı olmayan İslam ülkelerinden 20’den fazla gazetecinin katıldığı çalıştayda “terör örgütlerince” yayımlanan fotoğrafların sosyal paylaşım sitelerinde yayınlanarak propagandasının yapılmaması konusu üzerinde durulmuş. Konu elbette isabetli ama bunu basına her türlü sansürü uygulayan Suudi Arabistan’ın konu yapıyor olması son açılım hamlesiyle ilgili. Çalıştay’ı İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Sekreterliği, İslami Eğitim, Bilim ve Kültür Organizasyonu ile İngiliz Thomson Vakfı birlikte düzenlemiş. Suudi Arabistan, 11 Eylül saldırıları ile ilişkilendirilmiş oluşunu silecek her fırsatı değerlendirecek bundan böyle. Atılım büyük yani.

Bir başka gelişme de şu. Suudi Arabistan Savunma Bakanlığı’na bağlı Fikri Mücadele Merkezi, sünnet ve Siyer-i Nebi metinleri ile “radikalizm ve aşırılık yanlılarının delillerini çürüten” bir kitap yayınladı. Bu tür kitabı neden Savunma Bakanlığı yayınlar ayrı mesele ama kitabın “şüpheler, iddialar, aşırılık yanlıları ve radikallerin sünnet ve Siyer-i Nebi’den yola çıkarak verdikleri fetvaları içine alan” dört ciltten oluştuğu belirtiliyor.

Kitabın yazarı Dr. Ahmed Cilan, gözden geçirdikten sonra yayımlanmasını öneren de, geçtiğimiz eylül ayında Vatikan’da Papa ile görüşen Dünya İslam Birliği (Rabıta) Genel Sekreteri Dr. Muhammed el- isa.

Suudi Arabistan, iç çalkantılarına rağmen, dünya sermayesi ile “ılımlı İslam” temelinde yeni, güçlü ilişkiler kurmak için de ciddi atılımlar dönemine girdi. 27- 29 Kasım tarihleri arasında Riyad’da düzenlenecek olan 8. Ekonomi Forumu’nda yeni politikalara uygun kararlar alınması bekleniyor.

Yolsuzluk gerekçesiyle çok sayıda prensin gözaltına alındığı, bunların çoğunun da aynı zamanda “dışarıyla” çalışan iş adamları olduğu düşünülürse, önceki oturumlarda olduğu gibi bu forumda da ulusal ekonominin sorunları ele alınacak ama gözaltıların gölgesinde yapılacak bu. Kamu ile özel sektör arasında bir ortaklığın kurulması konusunda da ciddi kararların alınması bekleniyor ki bu “özel teşebbüsün” (yani Prenslerin) etkinliğini azaltmayı amaçlayan bir girişimin başlangıcı olabilir.

Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın “hareketliliği”ni yansıtan bir de sloganı var forumun: “Yarının ekonomisini bugünden inşa ediyoruz.” Yarın’dan kasıt da 2030. Forumun hazırlığını yapan komitenin Başkanı Suud el Salih, özel sektörün karşılaştığı mevcut zorlukların belirlenmesini de amaçladıklarını söylüyor. Bu “mevcut zorlukların” ne olduğunu merak ediyor insan. Suudi Arabistan’da özel sektör demek devletin kendisi demek. Dolayısıyla tüm bu prens gözaltıları, yolsuzluk iddiaları bu “mevcut zorluklar” çerçevesi içinde değerlendirilebilecek konular.

El Salih’in açıklamasında en dikkatimi çeken noktayı da belirteyim yeri gelmişken; forum öncesi çok sayıda uzmanla, devlet yetkilisiyle, iş adamıyla bir araya gelmişler. Ekonomistler ve akademisyenlerle de. Sıkı durum: İş kadınlarıyla da. İş kadınlarının ulusal ekonomideki payının ne kadar olduğunu bilemesek de “ılımlı İslam” sayesinde yakında kadınların “adını” sık sık duyacağız sanki.

Tabii, ileride bir Suudi Krallığı kalırsa.