Dün gerçekleştirilen NATO Zirvesi’nden önce ABD Başkanı Donald Trump bu emperyal savaş mekanizmasına karşı bildik eleştirilerini yine sıraladı. Bu konuda ne kadar öfkeli olduğunu daha önceki açıklamalarından biliyoruz.

Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü yani NATO, Kuzey Amerika ve Avrupa genelinde 29 ülkenin askeri ittifakı bilindiği gibi. 1949 yılında kurulan örgütün ilk katılımcıları ABD, Kanada, İngiltere, Fransa, İtalya, Portekiz, Norveç, Danimarka, İzlanda, Belçika, Hollanda ve Lüksemburg’du. Yunanistan ve Türkiye 1952’de katıldı, bunu 1955’te Batı Almanya ve 1982’de İspanya izledi. Sovyetler Birliği çöktükten sonra da 1999’daÇek Cumhuriyeti, Macaristan ve Polonya, 2004’de de Bulgaristan, Estonya, Letonya, Litvanya, Romanya, Slovakya ve Slovenya’da , 2009’da da Arnavutluk ve Hırvatistan örgüte üye oldular. NATO’nun 29’uncu ve en son üyesi ise 2017’de üyeliğe kabul edilen Karadağ. Sırada şimdi Bosna-Hersek, Makedonya, Gürcistan ve Ukrayna var.

NATO’nun kuruluş amacını en iyi özetleyen madde şu ünlü mü ünlü 5. Maddesi. “Bir NATO üyesi’ne karşı silahlı saldırı, tüm NATO’ya yapılmış kabul edilir”. Maddenin hedef aldığı ülkenin dönemin Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği olduğunu söylemeye gerek yok tabii. Bu madde “sovyetlerden gelecek bir nükleer tehdide” ayniyle karşılık vermeyi de içeriyordu. Tabii, NATO’nun ilk Genel Sekreteri Lord Hastings’in “NATO’nun var oluş nedeni Sovyetler Birliği’ne karşı korunma ama aynı zamanda ABD ve Almanya’nın da etkisini azaltma” sözleri de ilginç. Belki de Trump’ın “tepesini attıran” ABD’nin NATO içinde yeterince etkili olmadığını düşünmesi/inanması. Yıllar sonra Hastings’in sözleri anlam kazanıyor.

Anlaşılan o ki NATO, Sovyetler Birliği’ne karşı olduğu kadar Avrupa’ya karşı da bir denge kurumuydu. Bana göre öyle değil elbette ama buna inananlar da var Batı’da. Sovyetler’in yıkılmasından sonra NATO’nun zaten bildiğimiz saldırgan yüzünü Balkanlar’da, Afrika’da, Libya’da gördük.

Meşhur 5. Maddenin yeniden aktif hale getirilmesinin nedenlerinden biri 11 Eylül saldırıları oldu. NATO uçakları ABD semalarında uzun süre görev yaptı, gemileri Akdeniz’de dolaştı durdu. Ancak 2014’de durumun değiştiğini görüyoruz.

2014’de, artık Soğuk Savaş tarihe karışmıştır, malum NATO’nun askeri harcamalarına ilişkin sorunlar baş gösterdi. Bazı üye ülkeler bu konuda yakınmalarını dile getirdiler. Rusya’nın söz konusu yıl Kırım’ı ilhak etmesi, Ukrayna Krizi gibi sorunlarda, başta ABD olmak üzere bir çok üye ülke, NATO’yu pasif kalmakla da eleştirdiler. Kuşkusuz Rusya Devlet Başkanı Putin aynı kanıda olmadı hiçbir zaman.

Trump’ın seçim kampanyası sırasında NATO’yu “gereksiz” bir kurum olarak eleştirmesi de bu zamanlara rastlar. Ancak eleştirilerini açıkca örgütün “Rusya karşısında pasif olması” üzerinden değil, kimi üye ülkelerin NATO harcamalarında son derece cimri olmaları üzerinden yaptı hep. Kimi üyelerin cimri olduğu konusunda haklı olabilir, çünkü NATO harcamalarına en çok mali katkıda bulunan sadece dört ülke var; ABD, İngiltere, Yunanistan ve Estonya. Trump bunun özellikle ABD açısından büyük bir yük olduğunu vurguluyor. Başkan seçildikten sonraki ilk beş ay boyunca Trump, “NATO’nun “kolektif savunma ilkesi”ne soğuk davranmakla eleştirildi.

Dün yapılan bir kahvaltıda Trump NATO eleştirilerini sürdürürken artık açıkca ülke adı da zikretmeye başladı. Hedefi doğrudan doğruya Almanya artık. Rusya’ya karşı da öfkesini açık edecek şekilde, Almanya’nın “Rusya’nın esiri” olduğunu söyledi örneğin. Almanya, ABD’nin parasıyla NATO’nun savunma olanaklarından yararlanıyor ama Rusya’dan da enerji alışverişi yapıyordu Trump’a göre. Trump’ın NATO karşıtlığı, aynı zamanda Avrupa karşıtlığının da bir işareti. NATO (da) ABD-Avrupa anlaşmazlığının zeminlerinden biri.

Bazılarının sandığı gibi Trump elbette ülkesini NATO’dan çekmeyecek. Aslında para da önemli değil. Hem Çin’le girdiği ticaret savaşı, hem Rusya’nın artan etkisi karşısında NATO’nun ABD lehine daha fazla aktif olmasını istiyor. Hepsi bu.
O nedenle NATO Zirvesi’ne ne kadar sert konuşursa konuşsun, ne kadar NATO eskimiş bir kurumdur derse desin, NATO’nun 5. Maddesi’ni her alanda ABD lehine kullanmasını istiyor.

Sanki NATO bir ABD kurumu değilmiş gibi.