ABD ile Trump Çin’i Kuzey Kore üzerinden itibarsızlaştırmak da dahil her türlü yöntemi deneyecek. Ama gerekçe olarak kullandığı Kuzey Kore’yi vurmaya kadar götürmeyecek işi

Trump satış bitince “diyalog” dedi

Çok zor ama” dese de Kuzey Kore ile yaşanan gerginliği “diplomatik yolla” çözmek istediğinden ilk kez söz etti ABD Başkanı Donald Trump. Başkanlığının yüzüncü gününde vaadlerinden bir tekini bile yerine getirmeyen Trump açısından bu yaklaşım bir geri adım sayılabilir pek ala.

Gerginliği ortadan kaldırmaz henüz, ancak bir açık kapı bırakıldığını gösteriyor bu “diyalog” seçeneği. Bunda samimi midir değil midir anlarız yakında ancak Trump’ın gerçekten uyanık bir şirket patronu gibi davrandığını belirtmiş olayım. Kuzey Kore ile gerilimi arttır, bölgeye iki savaş gemisi yolla, her an Kuzey Kore’nin bir çılgınlık yapacağı havası estir, sonra asıl tehdit altında olanın Güney Kore olduğunu vurgulayıp bu ülkeye 1 milyar dolarlık THAAD füze savunma sistemi sat, satış gerçekleşir gerçekleşmez de, Kuzey Kore ile diyalog seçeneğini ilk kez dile getir. Camı kırıp sonra takmaya giden kurnaz/dolandırıcı camcı gibi Trump. Ne de olsa işadamı.

Kuzey Kore’ye askeri bir müdahele dışında ilk kez diyaloğ seçeneğini dillendiren Trump, Kuzey Kore’ye ekonomik yaptırım uygulanabileceğinden de söz etti. Bu, - belli olmaz çünkü adam normal tepkiler veren biri değil- her an değişebilir, askeri seçenek devreye her an sokulabilir ama yine de ABD Kuzey Kore’yi vurabilir mi buna bakalım.

Çok Zor. Çünkü….

1) Kuzey Kore yönetimi üzerinde büyük etkisi olan Çin krizin başından beri devrede, ABD bunu görmezden gelemez,

2) Trump, gelip giden aklı yüzünden savaş kararı verirse hem Kuzey Kore’den karşılık alır, hem Çin ile Rusya’yla çatışma riski artar. Rusya da zaten nükleer silahlarının sayısını arttırcağını açıklamıştı. Kuzey Kore geriliminin yükselmesi sırasında yapılan bir açıklama olduğunu belirteyim,

3) Savaş çıkartmaktan çok “savaş tehdidi” gerekçesiyle silah satışlarını artıran ABD silah tekelleri bu işten karlı çıkmaz,

4) Zaten ekonomik sıkıntılar yaşayan ABD, Kuzey Kore gibi zorlu bir rakibe açtığı savaşın ekonomik maliyetini sırtlayamaz,

5) ABD ile Trump’ın derdi tabii ki Çin. Çin’i Kuzey Kore üzerinden itibarsızlaştırmak da dahil her türlü yöntemi deneyecek. Dolayısıyla gerekçe olarak kullandığı Kuzey Kore’yi vurmaya kadar götürmeyecek işi.

Güney’i Kuzey’i fark etmez Kore’lere karşı

Trump, Kuzey Kore krizini bahane ederek Güney Kore’ye de ayar veriyor, farkında mısınız? Trump, başından beri Güney Kore ile ABD arasında beş yıldır süren serbest ticaret anlaşmasından hiç memnun değil. Bu anlaşma gözden geçirilmeli falan dediği de oldu defalarca. Şimdi bu 1 milyar doların en kısa zamanda da ödenmemesi durumunda serbest ticaret anlaşmasını gündeme getirip, sonlandırmaya çalışabilir. Yani, Kuzey Kore ile olduğu kadar Güney Kore ile de kriz kapıda. Çünkü Güney Kore THAAD’A, (aynı zamanda ABD’nin de kendi savunması için buna ihtiyacı olduğunu vurgulayarak) toprak ile tesis ayırdığı, maliyete ilişkin bir anlaşma yapmadıklarını vurguluyor. Yani Kuzey Kore ile nükleer, ama Güney Kore ile bildiğin alacak-verecek kavgası başlayacak Trump’ın.

Kim Şeytan mı gerçekten?

Tabii ki değil. Kim Jong- un’un ülkesi ile Güney Kore arasında barış olması için çabalayan bir lider olduğunu batı medyası yazmaz ama biz bilelim ki öyledir. Kim Yang-gon, Kim’in en yakınındaki kişiydi. Güney Kore ile Kuzey Kore arasındaki barış görüşmelerini yürüten adamdı. Geçen yıl ülkesinde bir trafik kazasında öldü. Güney Kore ile ABD ajanlarının sorumlu tutulduğu bir infaz bu.

Derdi Çin

ABD BÖLGEDE Çin’le rekabet halinde. Neredeyse hemen her alanda. Çin’e dolaylı olarak darbe vurma çabalarında ABD’nin en büyük müttefiki ise Çin’le tarihsel bir düşmanlığı olan Japonya. Buna Avustralya’yı da ekleyelim. Daha üç gün önce Kim Jong – un’un ‘gerekirse Avustralya’yı da vururuz’ derken bu ülkenin Kuzey Kore’ye yönelik yıkıcı politikalarından yola çıkarak bu tehdidi yaptığını aklımızda tutalım.

Sonuç olarak

Trump hiçbir halt yiyemez. Kuzey Kore’ye yapılacak bir saldırıda Çin doğrudan ABD’ye yanıt verir, çünkü yanıtsız kalmasının ABD - Japon ittifakının bölgede kalıcılaşmasına yol açacağını bilir. Rahat uyuyalım demiyorum, malum Trump deli. Gerçekten saldırabilir de. (Hakkında ‘zihinsel sorunlara sahip, görevden alınsın’ diye açıklama yapan doktorlar var). Ama yine de “normal” biri olduğunu düşünerek, sistemin bekasından yana olan ABD denetim mekanizmalarının da Trump’ın ileri gitmesine izin vermeyeceğini düşünelim.

Biraz daha dişini gösterir. Dilini yalar.

Hepsi bu.