“İsveç’te toplulukları birbirine karşı kışkırtmak kesinlikle kabul edilemez bu dini, etnik ve politik gruplara bakılmaksınız böyledir. Burada bütün politik çalışmalar demokratik şekilde yürütülür ve bu tüm insanlara eşit değer ve hak saygısına dayanır. Bu prensipler pazarlıksızdır.”

Yukarıdaki açıklamayı yapan İsveç’in Başbakanı Stefan Löfven oldu. Başbakan Löfven’in, geçen hafta odasına çağırıp “pazarlıksız prensipleri” hatırlattığı kişi ise İsveç’in Türkiye kökenli İskân Bakanı Mehmet Kaplan’dı. Mehmet Kaplan’ın İsveç gazetelerinde çıkan bir fotoğrafı ve bu fotoğraf karesinde aynı masaya denk düştüğü kişilerle yaptığı iftar, pek çok çevreden oldukça sert tepkiler topladı. Kaplan’ın istifası dahi konuşuldu.

İftar yemeği geçen yaz temmuz ayında düzenlenmiş. Bu tarih Kaplan’ın bilişim, iskân ve şehir planlama bakanlığını yürüttüğü bir sürece denk geliyor. İftar masasına bakan olarak oturan Mehmet Kaplan, Türkiye Uluslararası İşverenler Derneği TÜMSİAD’ın Stockholm temsilciliğinin davetine icabet etmiş. Fotoğrafta, yemek masasının başına geçmiş olan Kaplan’ı, istifanın uçuna kadar götüren görüntü ise bakanın sağında dört sandalye ilerisinde oturan kişiler. Aşırı sağcı Türk grubu Bozkurtların İsveç başkanı ile önceki hafta Ermeniler hakkında yaptığı “nefret içerikli” bir konuşma yüzünden istifa etmek zorunda kalan İsveç Türk İşçi Dernekleri Federasyonu’nun başkan yardımcısıyla Kaplan, birlikte iftar yemeği yemiş.

“Milli görüş” ve “Bozkurtlar” ile ilişkilerini şimdiye kadar hiç gizleme gereği duymayan Bakan Kaplan, ilk gelen eleştirilere “Misafir olarak katıldığım bir davete kimlerin katıldığını kontrol edemem bundan daveti düzenleyen organizasyon sorumludur” yanıtını verdi. Kaplan’a yöneltilen “Milli görüş” çizgisindeki topluluk ve tarikatlarla ilişkilerine yönelik sorulara Bakan’dan İsveç’teki fraksiyonların gençlik organizasyonları olduğu cevabı geldi. Gazetecilerin paylaştığı; “Milli görüş temsilcilerinin Türkiye’de aşırı dinci bağnazlığı destekliyor” uzman görüşlerine İskân Bakanı “İsveç’te öyle değil, ben onlarla çalışmaya devam edeceğim, Türkiye’dekini uzmanlarınız anlatsın” tepkisini verdi.

Akşamüstü, İsveç Televizyonu SVT’nin haber programı Aktuellt’e Löfven’le yaptığı görüşme sonrası verdiği demeçte, bambaşka bir Kaplan vardı karşımızda. Bakan, Bozkurtlarla arasına kesin ve net bir mesafe koyduğunu söyledi. Kaplan, artık bu organizasyonu aşırı sağda ve faşist eğilimli buluyordu.

Başbakan Löfven, Kaplan’la ilgili olarak yaptığı yazılı açıklamasına şu notu düştü: “Bakanlık yapan bir kişi, hangi organizasyonları veya hangi değer yargılarını temsil ettiğine hiç şüphe duyulmayacak şekilde davranmakta sorumludur. Bu yüzden Mehmet Kaplan’ın böyle bir grupla aynı ortamda bulunması üzüntü verici ve o da daha dikkatli olması gerektiğini anladı.” Stefan Löfven Meclis’te değildi ama 2010’da İsveç Parlamentosu “1915’te Osmanlı’nın Hristiyanlara yaptığı soykırımı” oylarken Kaplan o Parlamento’daydı. 130 oya 131 oyla tasarı kabul edilirken o bir oy Çevre Partisi’nin grup kararıyla parlamenter Mehmet Kaplan’ınki oldu.

Son sözü Hrand Dink söylesin “Tarihe bakıldığında, Batılı-Avrupalı ülkeler bu topraklarda yaşanan halkların var olan ilişkilerini yok eden temel unsur oldular. Bunun sorumluluğunu da bugüne kadar hiç üstlenmediler. Geçmişte bu iki halk, hakikaten çok iyi bir şekilde yaşıyordu. Bu ilişkinin bozulmasına, yaşanan drama onlar sebep oldular. Ama bu sorumluluklarını net olarak idrak etmediler. Çok konuştular bu konuyu, ama onların konuşmaları da sadece kendi siyasal çıkarları içindi. Ermeni sorunu, uluslararası arenanın, politikanın sofrasında meze oldu. Herkes bundan kendine düşen parçayı kopartıp yemekle uğraştı. Hiç kimse Ermenilerin yaşadığı dramı net olarak idrak etmeye yanaşmadı.”

O mezenin tadına bakan İsveç, şimdi Bakan eğitiyor.