Eğitim Reformu Girişimi (ERG)’nin 2014 Eğitim İzleme Raporu, eğitimin niteliksizleşmesine yol açan/etki eden her konuya detaylı yer vermiş olmasına rağmen özel okul oranındaki artışla ilgili bölümü dikkat çekti. Raporu dün haber yapan üç gazete “Devlete güven azaldı özele ilgi arttı” (Cumhuriyet), “Velilerin Aklı Özelde” (Hürriyet), “Yüz Öğrenciden 12’si İmam Hatipli. Eğitimde özel okullara giden öğrenci sayısı arttı, devlet okullarına güven azaldı” (BirGün) başlıklarını kullandı. Ben de olsam benzer bir başlık kullanırdım. Çünkü özel okul ve bu okullara devam eden öğrenci sayısı çarpıcı biçimde artarken devlet okulları kan kaybediyor. Rapora göre özel okullara yönelmenin nedeni devlet okullarındaki nitelik sorunu.

ERG raporu, velinin, devlet okullarında bulamadığı niteliği piyasada aradığını söylüyor. Buna devlet okullarındaki baskıcı ortamdan kaçışı da eklemeliyiz. Büyük bir çoğunlukla laik aileler, özel okulları özgür alanlar olarak görüyor. Eğitimin finansmanına bağlanan kamusal eğitim talebi de bundan dolayı hitap ettiği bu kesimde beklenen etkiyi yaratmıyor.

Batılı muhalif eğitimciler, özellikle ABD, İngiltere ve Kanadalı eleştirel eğitimciler piyasanın eğitime müdahil olmasına şiddetle karşı çıkıyorlar. Din, oralarda da okullara sızmaya çalışıyor olsa da onlar, gerici saldırılarla baş edebilecek kültürel kapasiteye sahipler. Bundan ötürü Batı’nın öncelikli problemi, eğitimin kamu hizmeti olmaktan çıkartılması oluyor. Fakat bizde eğitim, piyasadan ziyade devletin saldırısı altında. (TEOG tercihinde imam hatip bulunmayan öğrencinin bu okulu okumak zorunda bırakılması, bireyin özgürlüğüne zalim bir saldırı değil de nedir?)
Haziran’da Polonya’da yapılan Eleştirel Eğitim konferansında konuşmamı bu tez (yani Müslüman ülkelerde özel okulların özgür alanlar olduğu algısı) üzerine kurmuştum. Batılı dostlarımıza, ‘baş etmeye çalıştıkları eğitimin öncelikli probleminin kamusal bir hakkın, piyasa için ve piyasanın ihtiyaçlarını karşılamak üzere yeniden şekillendirilmesine itiraz olduğunu, ancak dünyanın başka bir bölgesinde, özellikle Müslüman ülkelerde eğitimin modernleşme ve karşıtları arasındaki mücadele alanı olarak önem kazandığını’ anlatmaya çalıştım. Bu bakış açısı, doğal olarak mücadelenin eğitimin içeriğine ilişkin olması gerektiğini söyler bize.

Özel ilk ve ortaokullardaki öğrenci sayısı artarken devlet okullarındaki öğrenci sayısının azalması devlet teşviki ile açıklanamaz. (Özel ilkokullardaki öğrenci sayısı 2013 yılına oranla yüzde 10 artmış, devlet ilkokullarında kaçış oranı yüzde 3. Özel ortaokullardaki öğrenci sayısı yüzde 15 artarken devlet okullarından kaçış yüzde 5 olmuş). Haliyle bu bir özelleştirme de sayılmaz. Dershanelerin özel okula dönüştürülmesini de özel okulların devlet eliyle yaygınlaştırılması olarak görmüyorum. Devleti teslim almış bu yapı, şimdilik çatışmayı göze alamadığı için özel okulları kaçış deliği olarak laiklere açık tutuyor. Böylece bu kesime seküler kalmak istiyorsan git satın al demeye getiriyor.
Türkiye totaliterleştikçe özel okullara kaçış hızlanacaktır. Tıpkı Suudi Arabistan’da olduğu gibi: Suudi Arabistan’da özel okul oranı yüzde 12.7. 35 üniversitenin 10’u özel. Lisans ve yükseklisans eğitimi düzeyinde yurtdışındaki öğrenci sayısı ise 150 bin. Durum Pakistan’da daha vahim; 41 milyon öğrencinin 26 milyonu (yüzde 64) devlet, 15 milyonu (yüzde 36) bir kısmı cemaatlere bağlı özel okullarda öğrenim görmektedir.


NOT: ERG raporunda Suriyeli çocukların eğitim sorunu ayrı bir başlık altında ele alınmış. Zorunlu din eğitimindeki hukuki süreç de raporun gündeminde. Bu, raporla sosyal problemlere dikkat çekilmek istendiğini gösteriyor. AB İlerleme Raporunun eğitim bölümüdür diyebilirim. İlgilenenlerin göz atmasında yarar var.