yuzsuzlugun-mansetini-atabilir-misin-abidin-278288-1.
(5 yıl önce - 5 yıl sonra)

Dünkü birçok gazetenin birinci sayfasında, 10 yıl önce katledilen meslektaşımız Hrant Dink’in davasına ilişkin yeni iddianame vardı. 5 yıl önceki mahkeme, suikastın arkasında bir örgüt bulamamış ama sanıklara müebbet vermişti. Yeni iddianamede ise bir örgüt adı geçiyor: FETÖ. Yeni iddianamede müebbet hapsi istenenler arasında, dönemin muktedir savcısı Zekeriya Öz ile Fethullah Gülen de var.

Planlar planlar...
Haberi dün manşetine taşıyan Star Gazetesi, başlığın yanına eski bir kupürünü yerleştirmiş. İlk yargılama sürecindeki karar için attıkları manşetin kupürünü, gururla okurlarıyla paylaşmışlar. Şu notu düşerek: “Star, örgüt yok denerek kapatılmak istenen dosyayı manşetine taşımış, ‘Şimdi sıra arkasındaki güçlerde’ diyerek karanlık plana dikkat çekmişti.” Manşette Zekeriya Öz, arkasında da Fethullah Gülen’in dekupe fotoğrafları unutulmamış tabi.

Manşetlere bakınca
Star’ın dünkü manşetini ve o notu okuyan, bu gazetenin Gülencileri yıllar önce deşifre ettiğini sanacak. Allahtan balık mevsimi geçse de, konserveden ton balığı yiyoruz. Bugünkü manşetin içindeki 18 Ocak 2012 tarihli kupürü görünce, Star’ın o dönemki sayılarına şöyle bir göz atayım dedim. Yine 2012 Ocak ayında, yine adeta FETÖ’yü deşifre (!) ettikleri bir manşet çıkmasın mı karşıma!

Çiçek ve Başbuğ hedef
9 Ocak 2012 tarihli manşeti, kumpas olduğu nedense 17 Aralık operasyonundan sonra anlaşılan İnternet Andıcı davası süslüyordu. “İşte Andıç Odası” başlıklı manşette, “andıç ve demokrasiye müdahale planı”nı hazırladığı iddia edilen Dursun Çiçek ve bu uygulamaya izin vermekle suçlanan eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ vardı. Müebbetleri istenen iki isim de beraat etti, biri milletvekili oldu, diğeri il il dolaşarak kitap imzalıyor.

Yardım ve yataklık?
Pekiii.. O dönemin birçok kumpas davası gibi internet andıcı davasının savcısı kimdi? Star’ın dün manşetten müebbetini müjdelediği Zekeriya Öz olmasın? Birileri “FETÖ’ye yardım ve yataklık”tan mı söz ediyor? Bir dönemin kumpas savcılarının servis ettiği zırvaları manşete taşıyanlar, dün kapısında malzeme vermesi için beklediklerine bugün terörist diyenler… Dün kendi attıkları Zekeriya Öz manşetlerini asla unutmasın.
Keser ve sap döndüğünde, hatırlamaları için.

***

1 tablo, 2 fotoğraf

yuzsuzlugun-mansetini-atabilir-misin-abidin-278283-1.yuzsuzlugun-mansetini-atabilir-misin-abidin-278284-1.

Sabah Gazetesi’nde dün çok çarpıcı bir grafik vardı. Hazal Ateş imzalı haber, AKP’nin referandumda Doğu ve Güneydoğu illerindeki oy artışını anlatıyordu. AKP’nin hazırladığı rapora göre referandumda 2 bölgedeki tüm illerde oylar artmıştı. 1 Kasım 2015 genel seçimlerine göre elbette. Ama bölgede MHP’nin pek bir varlığı olmadığı hesaplanırsa, karşılaştırma çok da yanlış değil.

23 ilin incelendiği raporda iki kent, diğerlerine devasa fark atmış. Şırnak’ta oylan yüzde 146, Hakkari’de ise yüzde 139 oranında artmış. Bölgede neredeyse tüm HDP’li belediyelere kayyım atandı, il ve ilçe yöneticileri tutuklandı, her yerdeki HDP’li müşahitler engellendi.

Peki neden Şırnak ve Hakkari’de ‘evet’ oyları böylesine patladı? Bu iki kentte günlerce süren çatışmaları, operasyonları düşününce, sonuçlara çok da şaşırmıyor insan.

yuzsuzlugun-mansetini-atabilir-misin-abidin-278285-1.

***

YSK’nin tek dayanağı tehlikede!

Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi, beklenen kararını dün oylayarak resmileştirdi. Avrupa Birliği’nin aday ülkesi Türkiye, artık yeniden denetim sürecinde. Yalnız, Ankara’nın 14 yıl geriye düşmemize yol açan bu karara tepki göstermeden iyi düşünmesi gerek. Malum, Yüksek Seçim Kurulu, mühürsüz oyları yasalara aykırı şekilde kabul etme kararını, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni dayandırmıştı. Hani Avrupa ile ipleri koparmayı falan aklınızdan geçiriyorsanız, bir kez daha düşünün. YSK’deki hukuksuz kararın son dayanağı da ortadan kalkabilir. Aman dikkat!

***

İslamcı muhalefet

yuzsuzlugun-mansetini-atabilir-misin-abidin-278286-1.yuzsuzlugun-mansetini-atabilir-misin-abidin-278287-1.

Son dönemde tetikçilerin zırvalarıyla gündeme gelen İslamcılık tartışmasının tek bir faydası oldu. Hükümeti övmek, rakiplerini aşağılamaktan başka bir şey yapmayan bazı yazarları harekete geçirdi. Bir iç tartışma da olsa muhalefet, fikir farklılıkları köşelerde harekete yol açtı. Ama hazır mesele İslamcılıktan açılmışken… Hükümete mesafeli duran iki muhafazakar gazeteye dikkat çekmek isterim. Milli Gazete ve Yeni Asya, epey ısıran gazeteler yapıyorlar. Muhalif olmak -İslamcı camiada da olsa- daha yaratıcı gazetecilik yaptırıyor. Sadece hükümeti eleştirdikleri manşetlerde değil, gündelik konularda epey yaratıcı bakış açıları sergiliyorlar. Tabii mesele bildiğimiz anlamda demokratik taleplere geldiğinde, aynı ezbere geri dönüyorlar. Yine de kayıt düşeyim istedim.