Ve şimdi yeni yılı karşılıyoruz, hiç olmamış şeylerle dolu!

Alman lirik şiirinin temsilcilerinden R. M. Rilke’nin 100 yıl önceye ait bu aforizması, onun “Ve şimdi bize verilen uzun bir yıla inanalım / bize verilmiş, yeni, el değmemiş, daha önce hiç olmamış şeylerle dolu” diye başlayan ve “Mutlu Yıllar” diye biten “Yeni Yıl” şiirinden türemiş olmalı.

Tanrıyı çok farklı biçimlerde ansa da, Rilke’nin ona olan inancını sanki 2023’ü anlatan “Güz” şiirinin son satırında görüyoruz. 

Yapraklar düşmede bilinmez nerden / Gök kubbede uzak bahçeler bozulmuş sanki / Yapraklar düşmede gönülsüz / Ve geceler ağır dünyamız kopmuş gibi yıldızlardan / Kaymada yalnızlığa / Hepimiz düşmedeyiz, şu gördüğün el düşüyor / Nereye baksan hep o düşüş” Buraya kadar 2023 işte!

Bu da 2023’ün yalanladığı son satırı şiirin: “Ama biri var ki bu düşenleri tutuyor yumuşak ve sonsuz

2023 bitti, bir tutan olmadan düşenleri! Ne Şubat depremlerinde ne de Gazze’de.

2024’ü karşılarken, keşke Rilke’nin “hiç olmamış şeylerle dolu” iyimserliğini taşıyabilsek.

Geriye bakıp “2023’te iyi olan ne vardı?” diye sorduğunuzda, üç beş şey sayabileni bulamazsınız.

Böyle sorulara meraklı olanlar, epey zorlanarak, “Tıbbın altın çağına girdik” diyorlar. mRNA teknolojindeki gelişmelere, yapay zekânın yarattığı fırsatlara (tehditler de var), yaşlanmayı durduran ilaçlara falan değinerek.

2023’ün kötülük listesi ise uzun!

Kimine göre, 6 Şubat’ta Türkiye ve Suriye’yi vuran ve on binlerce insanın ölümüne, yüzbinlerin yaralanmasına, milyonların da yurtsuz kalmasına yol açan depremler ilk sırada, Gazze ikinci. Kimine göre de, 7 Ekim Hamas saldırısı ve ardından yaşananlarla bir toplu katliama ve hatta soykırıma dönüşen Gazze birinci, depremler ikinci sırada.

Ukrayna’da barışın ucunu bile göstermeyen 2023, güya Sudan’da demokrasi yılı olacaktı. Oysa iç savaşla harabeye döndü; çatışmalarda 10 binden fazla insan öldü, 5,5 milyondan fazlası daha yerlerinden oldu.

Sağda solda böyle çatışmalar sürerken bir de eline aldığı otomatik silahlarla alışveriş merkezlerine, okullara dalanlar oldu. Önce 6 Mayıs’ta bir neo-Nazi Teksas’ta alışveriş merkezinde en küçüğü 3 yaşında bir çocuk olmak üzere 9 kişiyi katletti. Yılın son ayında da, Prag’da Charles Üniversitesi ülke tarihinin en kanlı saldırısına sahne oldu: 14 ölü 25 yaralı.

Alttan alta büyüyen ABD-Çin geriliminin silahlı bir çatışmaya dönüşmesinin dünyayı nerelere götüreceğini düşünmek bile kâbus!

2023 aynı zamanda küresel ısınmanın bir tehdit olmaktan çıktığı yıldı; artık tehdit değil, gerçek! Son 125.000 yılın en sıcağı olarak geçti kayıtlara. Belki de insanlık korkulan yıkıcı iklim değişikliğini önleme trenini çoktan kaçırdı. O kadar ki, dünyanın dolar milyarderleri hayatta kalabilmek için kendilerine yeraltında ya da uzayda sığınaklar yaratma peşindeler.

Bizim seçimleri, Demirtaş, Kavala ve Can Atalay’a yapılanları siz istediğiniz yere koyun. Ben de 2023’ün küresel olarak demokrasi için kara bir yıl olduğunu söyleyeyim. Afrika’da darbe salgınları, pek çok ülkede otoriter rejimler ve Avrupa’da aşırı sağın yükselişi… Daha ne olsun?

Dahası şu, bütün bu olup bitenleri gizleyen veya bambaşka yansıtan bir medya ve gazetecilik de dünyayı bir “haber çölü”ne dönüştürdü.

Genellikle iyimser, umut veren yazılar yazardım ya yeni yıla girerken. Yazının sonunu öyle bağlayayım: İşte tam da bu tablo bize eylemde iyimser olmayı dayatıyor! Daha iyi örgütlenmeyi, daha çok dayanışmayı, daha güçlü mücadeleyi…

Başlıktaki soru işaretinin yanıtını verecek ve 2024’ün içini dolduracak olan da iyi insanların mücadelesidir!