4 büyükler 3’üncü kez BDDK’nın kapısını çalar mı?
Futbol tümüyle çürümüş, yolsuzluğa bulanmış bir sektör. Transfer yolsuzluklarından tırtıklanan milyonlar off shore hesaplarda pay ediliyor. Tezgahı bilenler demeç vermekten kaçınıyor. Çünkü kimse temiz değil.
Bundan 2 yıl önce 4 büyük kulüp bankalara olan 8,4 milyar TL’lik borç nedeniyle BDDK ile “Finansal Yeniden Yapılandırma Sözleşmesi” imzaladı. Üstelik bu sözleşme benzerlerinin ikincisiydi. Yani 2019’da da borçlar yapılandırılmış fakat 2021’e gelindiğinde yükümlülükler yine yerine getirilemeyince, ikinci bir sözleşme yapılmıştı. 2021’deki sözleşmeye göre borçlar 2 yılı geri ödemesiz biçimde 5 yıl vadeyle, yani 2+5 formülüyle yapılandırılmıştı. Kulüpler bu 2 yılda finansal durumlarını toparlayacak, daha sonra 5 yıl vadede borçlarını ödemeye başlayacaktı.
2 yıllık süre doldu. 2023 Eylül ayı itibariyle 4 büyük kulübün borçlarını ödemeye başlaması gerekiyor. Peki başlayacaklar mı? Muhtemelen hayır! Yeniden yapılandırma BDDK’nın vicdanına kalmış. Çünkü son 2 yılda finansal durumları iyileşmek bir yana daha da kötüleşti. Verilere yakından bakalım.
VARLIKLARININ TÜMÜ BİLE BORÇLARI ÖDEMİYOR
4 büyüklerin KAP’a bildirdikleri 2022 yıl sonu raporlarına göre takımlar teknik iflasta. Toplam varlıklarının tümünü elden çıkarsalar bile yükümlülüklerini karşılayamıyorlar. Yıllık gelirlerinin 6 katı kadar borçları var. Galatasaray’ın toplam yükümlülüğü 7,53 milyar TL, Fenerbahçe’nin 6,19 milyar TL, Beşiktaş’ın 5,88 milyar TL, Trabzonspor’un 3,76 milyar TL. 4 büyük kulübün toplam yükümlülüğü böylece 23,36 milyar TL’ye ulaşıyor. Fakat bu borç tutarları toplam varlıkların değeri ortaya konunca doğru analiz edilebilir. Takımların bunca borcuna karşılık malının mülkünün, bankadaki parasının, yani toplam varlıklarının büyüklüğü ne kadar? Galatasaray’ın 5,44 milyar TL, Fenerbahçe’nin 4,58 milyar TL, Beşiktaş’ın 2,96 milyar TL, Trabzonspor’un 2,70 milyar TL. Toplam yükümlülükleri 23,36 milyar TL olan kulüplerin toplam varlığı 15,68 milyar TL. Tüm varlıklarını satsalar, yükümlülüklerinin yüzde 67’sini karşılayabiliyorlar. Sağlıklı bir şirkette bu oranın yüzde 100’ün üzerinde olması, yani toplam varlıkların toplam yükümlülüklerden büyük olması beklenir. Aksi durumda, hiçbir borç kaynağı, böyle bir şirkete borç vermez. Borçlar ödenemez ve şirkete kayyum atanır. Fakat söz konusu şirketlerin milyonlarca taraftarı varsa işler bu şekilde işlemiyor.
Şu soru haklı; Acaba 2022 sonunda yüzde 67 olan bu oran 2019’da yani ilk yapılandırma sözleşmesinde nasıldı? Kulüplerin KAP’a bildirdikleri 2019 yıl sonu finansal verilerine göre, 4 büyükler toplam 8,89 milyar TL’lik yükümlülüğe karşı, 5,91 milyar TL’lik toplam varlığa sahiplerdi. Toplam varlıklarının tümünü satsalar yükümlülüklerinin yüzde 66,5’ini karşılayabiliyorlardı. Yani bu 4 yılda tabloda herhangi bir düzelme olmadı.
DÖVİZE BAĞIMLI FİNANSAL YAPI İFLAS EDİYOR
Üstelik tabloya bakıp iyimser olmak için de bir gerekçe bulunmuyor. Kulüplerin gelirlerinin hemen hemen tamamı TL cinsinden ama giderlerinin yüzde 95’i döviz cinsinden. TL değer kaybettikçe daha da batıyor, battıkça iktidarın inisiyatifine daha da muhtaç hale geliyorlar. Özerkliklerini kaybediyor, kültürlerini koruyamıyor, aslında iktidarın yönettiği şirketlere dönüşüyorlar. İktidarın işaret ettiği şirketlerle sponsorluk sözleşmeleri imzalıyor, iktidarın vizyonuna göre adım atıyorlar. Çarkın dışında kalmaları halinde, futbolu yöneten kurumların hışmına uğrar, çarkın içinde kalırlarsa, bu kurumlardan paylarını alırlar.
Böyle bir tabloda Lig’in değeri de düşüyor. Kulüplerin gelirinin yarıya yakını naklen yayınlardan geliyor. Fakat 2000’lerde 500 milyon doları bulan Süper Lig’in yayın gelirleri, bugün 64 milyon dolara kadar düşmüş durumda. Yayıncı kuruluş “bu Lig’e bu para çok” diyor.
FUTBOL TÜRKİYE’NİN EN KİRLİ SEKTÖRÜ
Mevcut tabloyu sadece TL’nin değer kaybetmesine bağlamak doğru değil. Futbol artık inşaat gibi, tekstil gibi, madencilik gibi bir sektör. Fakat tümüyle çürümüş, yolsuzluğa bulanmış bir sektör. Bunca çürümenin ortasında transfer yolsuzluklarından tırtıklanan milyonlar, kulüp yöneticileri, menajerler, bürokratlar ve yasadışı bahis mafyası tarafından off shore hesaplarda pay ediliyor. Peki bu bilinmiyor mu? Siyasal iktidar ve spor medyası dahil hemen herkes bu tezgahı biliyor. Bu kapsamda konuştuğum isimler tezgahı tüm detaylarıyla anlatıyor ama demeç vermekten kaçınıyor. Nedeni ise korku… Çünkü kimse temiz değil. Spor medyası da bu kokuşmuşluğun içinde maç analizinden öteye geçen haberler yapamıyor.
Eylül ayında, 4 büyükler son 2 yılda daha da kötüleşen mali yapılarıyla, muhtemelen BDDK’nin kapısını yeniden çalacak, yeni bir “Finansal Yeniden Yapılandırma Sözleşmesi” talep edecekler. Muhtemelen bu talepleri kabul edilecek. Fakat önceki 2 sözleşmede olduğu gibi, değişen bir şey olmayacak. Para uğruna, İnönü, Saraçoğlu, Ali Sami Yen Stadlarından vazgeçilmesini sineye çeken taraftar, böyle giderse takımlarının yakın zamanda bir petrol zengininin şirketine dönüşmesini izleyecek.