Yirminci yüzyılın en görkemli devrimlerinden birine bundan 41 yıl önce Nikaragua’da imza atıldı. 19 Temmuz 1979 tarihinde Sandinistler, ABD kuklası Samoza diktatörünü alaşağı etti. Orta/Güney Amerika’nın bu küçük ülkesi Sandinista Ulusal Kurtuluş Cephesi (FSLN) tarafından 1989’a kadar yönetildi. Samoza diktatörlüğünün yenilgisini hazmedemeyen Amerikan emperyalizmi “arka bahçe”deki devrimi ilk günden itibaren boğmak için her türlü yolu denedi.

Devrimin bütün Orta Amerika’ya yayılmasından endişe eden dönemin ABD Başkanı Ronald Reagan yönetiminin desteklediği devrim karşıtı kontralar, Ortega’nın devrilmesi için saldırılarını aralıksız sürdürdü. Yoğun baskı ve kuşatma sonrasında Daniel Ortega liderliğindeki Sandinistler 1990’da seçime gitti. Bin bir türlü hile, baskı ve manipülasyon sonucu Sandinistler seçimi kaybetti. Böylece dünya tarihinde ilk kez bir devrim sandık yoluyla el değiştirmiş oldu.

★ ★ ★

Peki, ABD emperyalizmi nasıl oldu da 1989’da Nikaragua’yı yutmayı başardı? Tarihten Kaçış kitabında Domenico Losurdo bu süreci şöyle anlatır; “ABD ülkeyi ekonomik ve askeri olarak ablukaya aldı, gizli servislerini kontrolü ele geçirmek ve bir darbe yaptırmak için sefer etti, limanları mayınladı. Ülkeye karşı ilan edilmemiş ama kanlı, kirli ve tüm uluslararası hukuka aykırı bir savaş başlattı. Baskılar karşısında Sandinist hükümet dış saldırıya ve içteki gericiliğe karşı sınırlı savunma önlemleri almak zorunda kaldı. Bir de ne görelim? ABD yönetimi aniden kendisini “totalitarizm” tarafından ayaklar altına alınan insan haklarının koruyucusu ilan etti ve tüm multimedya gücünü Nikaragua’ya yöneltti. Propaganda kampanyası ülkedeki Katolik hiyerarşiye dayanıyordu ama solun bazı “güzel ruhları” da destek veriyordu.

Ortega’nın bu yoğun saldırıya karşı manevra olanakları giderek azalıyordu. Ve sonunda kalmadı. Ekonomik boğazlama ve ideolojik saldırı Sandinist hükümetin sosyal temellerinin altını oyarken askeri baskı ve Washington tarafından finanse edilen kontraların terörü, direniş için gerekli iradeyi ve yeteneği zayıflattı. Sonuçta emperyalizmin olağanüstü finansal ve propaganda gücünü istediği gibi kullanabildiği seçimler yapıldı. Zaten çok kan kaybetmiş, boğazlanma tehlikesi her zamankinden büyük olan fakirleşmiş halk kitleleri saldırganlar karşısında pes etti.”

★ ★ ★

Amerikan emperyalizmi şimdi aynı taktiği başka ülkelere karşı da kullanıyor. Nikaragua’nın yerine Venezuela, Küba, Bolivya rahatlıkla konulabilir. Taktik, strateji aynı. Yarım yüzyıldır Küba üzerinde denense de başarılı olamayan strateji Venezuela ve Bolivya’da büyük yıkıma yol açtı. Venezuela’da iktidar devrilmese de ülke kaosa sürüklendi. ABD destekli Juan Guaido kendisini devlet başkanı ilan ederken Amerikan ve İngiliz emperyalizmi ülkenin can damarlarını kesmek için bastırmayı sürdürüyor. Son olarak İngilizler bu ülkenin altın ve paralarına el koydu.

Bolivya’da ise istediklerini elde ettiler tıpkı Nikaragua’daki gibi. Ülke her taraftan kuşatılarak içerideki gericilerin desteğiyle ilk yerli devlet başkanı Evo Morales görevden alındı, sürgüne gönderildi. Şimdi de ülkeye girmesine izin verilmediği gibi seçimlere girmesi de yasaklı.

Engellenen sadece Morales’in kendisi değil, partisi Sosyalizme Doğru Hareket’in (MAS) de eylüldeki seçime girmemesi için ellerinden geleni yapıyorlar. Sonucu önceden belli bir sandık hilesi ile seçimi MAS’a vermemekte kararlılar. Aynı şeyi Honduras ve Brezilya’da da yaptılar. Her iki ülkede de “sivil-askeri darbeler”le solcu/popülist iktidarlar alaşağı edilerek ülke neo liberal sağcı yağmaya teslim edildi.

★ ★ ★

Emperyalistlerin stratejileri her yerde aynı. Ekonomik ve askeri ablukaya almak, içeride klikleri satın almak, yoğun bir kara propagandaya başvurmak, kitlelerin zihinlerini zehirlemek. Bu şekilde uluslararası toplumun da “rızası” sağlanmış oluyor.

Sandinistler Ortega liderliğinde ancak 16 yıl sonra 2006’da yeniden iktidara gelebildiler. Halen de Latin Amerika’nın “solcu iktidarlar kuşağı”ndan geriye kalan sayılı ülkelerinden biri konumundalar. Kuzeydeki “kötülükler imparatorluğu”nun tüm saldırılarına rağmen Küba, Venezuela, Ekvator ile birlikte direnmeyi sürdürüyorlar. Yerli işbirlikçiler ABD ile birlikte şimdiden önümüzdeki seçimler için kolları sıvamış durumdalar.