Karmakarışık, sıkışık bir zamanda düzenlenen, okunduğunda rahatça anlaşılmayan, 11 farklı kanunda değişiklik yapan ve kamuoyunda af yasası olarak bilen infaz düzenlemesi erkek şiddetine bir davetiye. Peki, bu günlere nasıl gelindi? Av. Selin Nakıpoğlu, AKP’nin Kadına Yönelik Şiddet İle Mücadele Karnesi’ni yazdı

Af yasası erkek şiddetine davetiye

Tarihe baktığımızda görüyoruz ki, salgın dönemleri bütün eşitsizlikleri daha da derinleştirmiş, sokağa çıkmama sürecinde kadına ve çocuğa yönelik erkek şiddeti her ülkede artış göstermiştir.

İçinde bulunduğumuz Covid-19 kısıtlamaları sebebiyle hayatlarımızı geçirebildiğimiz ölçüde evlerde geçirmeye başladık ve çok geçmeden bu süreç kadınları yoğun bir şiddet sarmalının içine itti.

Son yazacağımı baştan yazayım: AKP, Sağlık Bakanı’nca ilk vakanın açıklandığı 11 Mart 2020 tarihinden bu yazının yazıldığı güne kadar hükümet kadınları ve çocukları erkek şiddetinin karışısında kaderlerine bırakmıştır.

Ülkede hayat 11 Mart 2020’den beri normal seyrinde gitmiyor. Her konuda alınması gereken tedbirler zaman içinde alınmaya başlanmış ancak erkek şiddetinin önlenmesine ilişkin dair en ufak bir açıklama yapılmamıştır.

YA O EVLER GÜVENLİ DEĞİLSE?

AKP, ‘evde kal’ kamu spotunu yurdun dört bir yanına duyururken hiç akıllara geldi mi?

Gelmedi. Peki ne geldi? Hakimler Savcılar Kurulu 31 Mart 2020 tarihli Genel Kurul kararlarını açıklamıştır. 10. maddede de “tedbir kararlarının yükümlülerin koronavirüs kapsamında sağlığını tehdit etmeyecek şekilde değerlendirilmesi gerekir.” kararı yayınlanmıştır. Yani HSK’nın bu kararı, şiddet uygulayanın salgına karşı güvenliğini kadınların can güvenliğinin önünde tuttuğunu açıklamış olup ve bu kararın acilen geri alınması gerekirken alınmamıştır. Yani bırakın ek önlemler almayı eldeki önlemler uygulanmıyor, uygulanmasının önüne geçiliyor.

155 ve 156’ya ulaşmak kolay ama kolluğun bu günlerde olay yerine makul bir zamanda intikal etmediği talep edenlerce ifade edilmektedir. Ayrıca darp raporu alması için çağrılan polisin kadını hastaneye götürmediğini, darp raporu olduğu halde birkaç karakol dolaşmak zorunda kalan kadınların olduğunu kolluğun 'Sığınaklar dolu, şu an herkes çok meşgul' gibi baştan savan tutumda olduğunu, karakolda yeterli bilgi verilmediğini, örneğin 6284 s. yasaya göre polis uzaklaştırma verebildiği ve bunun için mahkemeye gidilmesi gerekmediği halde polisin bu bilgiyi şiddet görene vermediğini, yasaya aykırı davrandığını şiddet başvurusu alan stkların verdiği bilgiler sayesinde öğreniyoruz.

Alo 183 hattı oldukça yoğun, ulaşmakta zorluk çekilmektedir. Hiç olmazsa salgın süresince ek tedbirler altında sadece kadına ve çocuğa yönelik erkek şiddeti konusunda destek veren acil yardım hattı vakit kaybetmeden kurulmalıdır.

Sistemin tıkanmış olduğu Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı’nın 13 Nisan 2020 tarihinde yayınlamış olduğu Koronavirüs Salgını Süresince Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele İzleme Raporu’nda* belirtilmiştir. Alo 183 tarafından Mor Çatı’ya yönlendirildiğini söyleyen kadınlardan gelen bu bilgi oldukça dikkat çekicidir. Devletten bağımsız olarak 30 senedir erkek şiddeti ile mücadele eden vakfımıza yönlendirmek esasında tabii ki doğru bir adresi işaret etmektir ancak diğer yandan da pandemide devlet kurumlarının başarısız olduğunu da açığa çıkarmıştır. Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı iletişim hattının bir stkya yönlendirme yapmış olması durumun özetidir.

Geçtiğimiz sene Mart ayında İçişleri Bakanlığı’nın Emniyet Genel Müdürlüğü ile hayata geçirmiş olduğu KADES ( Kadın Destek Uygulaması) pilot uygulama olarak kalmıştır, yurt çapında yaygınlaştırılmalıdır. Ayrıca Kades uygulaması için akıllı telefona sahip olmak gerekmektedir. Akıllı telefon sahibi olmayan ya da olup da internet erişimi olmayan kadınlar için bir çözüm sunulması elzemdir. Çözüme ilişkin olarak bilişim konusunda teknik bilgisi olmayan biri olarak aklıma gelen, Kades yapısı SMS ortak çalışabilir ve şiddete maruz kalan kadının konumunu emniyete yönlendirebilir. Ek olarak şiddete tanıklık edenler için ihbar seçeneği de uygulamada yer alabilir.

Baroların numaralarına ulaşmakta da zorluk yaşanmaktadır. Örneğin İstanbul Adliyesinde bulunan İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi Şiddeti Önleme Bürosuna ulaşamadıklarını ifade eden kadınlar vardır. Dün bir yönlendirme yapmak için büroyu aradığımda ulaşamadığımı da eklemek isterim.

11 MART’TAN BUGÜNE BAŞKA NELER OLDU?

Karmakarışık, sıkışık bir zamanda düzenlenen, okunduğunda rahatça anlaşılmayan, on bir farklı kanunda değişiklik yapan bir infaz paketi 14 Nisan 2020 tarihinde meclis tarafından kabul edildi. Yeni gelen bu düzenlemelerle kimlerin salıverildiğini bilmiyoruz.

Oysa İstanbul Sözleşmesi m. 56 gereği, serbest bırakılanların bilgisi o davada şiddete maruz kalmış olan kadına, çocuğa ve aileye verilmelidir. Var mı arayan bir kamu görevlisi? YOK! Oysa çözüm kolayca uygulamaya girebilir. ŞÖNİM bu konuda görev alabilir, sayıları oldukça yüksek olan sosyal hizmet uzmanları da ilgili kişileri arayabilir. Bilgi verilmediği için tedirgin halde avukatlarını arayıp “Acaba salıverildi mi?” diye o kadınları ve çocukları bu soruyu sordurup yeniden travmaya maruz bırakmaya ne hakkınız var? Salgın nedeniyle salıverilenlere virüs testi yapılmadan evlere gönderilmeleri de başkaca bir riskli durumdur. Bu af ruhu içeren düzenlemeler yeni erkek şiddetine davetiye çıkarmaktadır. 15 Nisan günü Rize Fındıklı’da kurşunlanarak sonra boğazı kesilerek katledilen Gamze Pala’nın katili Savaş Dalançıkar’ı bu af haberleri cesaretlendirmiş olabilir mi? Katil ne kadar cezaevinde kalacak?

Kasten öldürme suçundan yargılanacak. Eşi olmadığı için ağırlaştırma sebebi uygulanmayacak. Müebbet hapis cezası alacak, yeni düzenleme ile 10 yıl yatıp son bir yıl denetimli serbestlikten faydalanacak, 9 yıl sonra aramızda olacak. Hatta katil ifadesinde “Gamze bana bana ‘erkek misin?’ dedi, cinnet geçirdim” derse haksız tahrik indiriminden de faydalanıp daha da az ceza alabilir. İşte bu tablo, infaz düzenlemesi adı altında çıkarılmış olan bu affın tablosudur.

Durumun vahameti böyleyken hükümet, 4 senedir bir de ısıtıp ısıtıp önümüze getirilen çocukları cinsel istismara maruz bırakma, evlendirerek faili yaptırımsız bırakma düzenlemesinden hiç vazgeçmiyor. 13 yaşını doldurmuş olan çocuğun, eklenecek bir geçici maddeyle 10.04.2020’den evvel evlenmiş olanların belirlenmiş olan beş kriteri taşıması halinde ve beş yıl evli kalmak şartıyla tüm yaptırımlardan kurtulması öngörülüyor. 15 yaşından küçük çocuklar cinsel davranışa rıza gösteremezler. Bunu bile bile bu davranışlarda bulunanlar bunu sonucuna katlanmalıdır. Ve eklemek isterim, şayet böyle bir geçici madde teklifi gelirse, Anayasa Mahkemesi’nin bir kararıyla o muhtemel düzenlemenin kalıcı hale gelmesi işten bile değil. Ama o aşamaya gelmeyecek çünkü cinsel istismarın affı olmaz! Bu teklife dair milyonlarca kadının dört senedir dediği gibi, aklınızdan bile geçirmeyin!

155 FEMİNİST ÖRGÜT: MÜCADELEYİ YÜKSELTELİM

İnfaz paketinin Meclis’ten geçmesiyle birlikte kadınların mücadelelerini yükseltmesi gerektiği ortaya çıkmasıyla birlikte geçen günlerde 155 feminist örgüt bir araya gelerek bir metin yayımladı. Metinde, şiddet faillerini herhangi bir tedbir almadan salıvererek kadınların hayatlarını tehlikeye atan bir düzenlemenin yasalaştığı hatırlatıldı. Salgının önlenmesi için kadınların evlere kapanmasının beklendiğinin altı çizilen metinde, yaşamak için evde kalmak, evde kaldığımız için yoksulluktan ve erkek şiddetinden ölmemek için şu çağrı yapıldı:

►Üretim durdurulsun, zorunlu olmayan sektörlerde çalışanlara ücretli izin verilsin!

►Herkes zorunlu olan tüm temizlik, bakım gibi işleri eşit biçimde üstlenmelidir!

►6284 Sayılı Kanun etkili uygulanmalı, kadınlar İstanbul Sözleşmesi’nin öngördüğü şekilde önleyici ve koruyucu mekanizmalara erişebilmeli!

► Artan erkek şiddetine acil önlem planı hazırlanmalı.

► Sağlık çalışanlarının koruyucu ekipmanları sağlanmalı, sağlık çalışanlarının çocuklarının bakımı için devlet sorumluluk almalı!