İsveçli siyasetçiler, şu sıralar akıl tutulması yaşıyor.  Tutulma önce Çalışma Piyasası Bakanının özellikle İsveçli gençleri deliye çeviren açıklamalarıyla

İsveçli siyasetçiler, şu sıralar akıl tutulması yaşıyor.  Tutulma önce Çalışma Piyasası Bakanının özellikle İsveçli gençleri deliye çeviren açıklamalarıyla başladı. Çalışma Bakanının açıklamalarını, sağ koalisyon hükümetinin üç ayrı bakanı takip etti. Bakanlar, değişik platformlarda zırvalayınca, İsveçliler ve İsveç basını paniğe kapıldı. Yürütme, yasama ve yargıdan sonra dördüncü güç olarak kabul edilen basın, çeşitli üniversitelerde çalışan devlet bilimcilerinin, kapılarını çalmaya başladı. “Bu bakanlara ne oluyor?” diye, bilim adamlarından yorumlar alındı.
Aslında abartıldığı kadar bir şey yok ortada. Alt tarafı, Çalışma Bakanı, kriz döneminde, önce gençleri işten atın diye işverenlere akıl verdi. Kültür Bakanı, devlet artık kültüre, öyle eskisi kadar destek mestek olmayacak açıklaması yaptı. Yardım Bakanı ki bu bakan üçüncü dünya ülkelerine yapılan yardımlardan sorumlu, İsveç’le bir ilgisi yok, fakir ülkelere yapılan yardımların bir işe yaramadığını, o ülkelerdeki rüşvet sorununu derinleştirdiğini duyurdu. Bir de Entegrasyon Bakanı,  İsveç’te yaşayan göçmenlerin topluma uyumuyla ilgili bakanlık çalışmalarını yürütürken “Yabancı kökenli insanların belli bir bölgede yaşamasını bir sorun olarak görmüyoruz” dedi. Somali kökenli kadın bakan, kara kafalı göçmenler kendi semtlerinde otursun, İsveçliler ayrı mahallede yaşasın, kaynaşılacaksa da sınırlı kaynaşılsın politikasını açığa çıkardı. Dört bakanın şaşırtan demeçleriyle, memleket karıştı.
Memleket karıştı dememe bakmayın, borsada bir düşüş yok, piyasalar eski seyrinde. Gösteriler, toplu protestolar da henüz söz konusu değil. Olan bir Çalışma Bakanına oldu. Gafından sonra basınla ilişkileri iyi tutacağım diye uğraşan ve çeşitli gazetelerden basın mensuplarıyla kent turuna çıkan Çalışma Piyasası Bakanı, MC Donals’ta çalışan bir genç tarafından öğle yemeğinde sıkıştırıldı. 18 yaşındaki sarışın, güzel, İsveçli genç kız, bakanı “Hem lisede okuyorum, hem burada çalışıyorum. Burada çalışmazsam ortada kalırım. Ağzından çıkana dikkat et” diye şamarladı.
Sonuçta sorumlu oldukları alanlarda sorumsuzca konuşan bakanlar, devlet bilimcilere havale edildi.  Göteborg Üniversitesi’nde Devlet Bilimi Doçenti olan Henrik Oscarsson’a göre bakanların talihsiz açıklamaları “Bir çeşit iç çatışma durumu.” Doçent Oscarsson, bakanların birbiri ardına devirdikleri çamları incelediğinde, açıklamaların ardında, sorumluluktan kaçış isteği görmüş. Oscarsson’a göre İsveçli Bakanlar, görevlerini tam yerine getiremediği gibi, bu baskının altında ezilmişler. Kendi varlıklarını, kurumlarının güçlerini kısıtlayarak, bir şekilde gücü, başka bir yere devretmeye çalışarak, çıkış yolu aramaya kalkmışlar.
Sosyal Demokrat olarak tanınan bir başka Devlet Bilimci Stig-Björn Ljunggren de Göteborg Üniversitesi’ndeki meslektaşına katılmakla beraber, daha sert bir değerlendirme yaptı. Ljunggren, sağ hükümetin bakanlarının açıklamalarının, muhafazakâr politikacıların, politikaya nasıl baktığını gösterdiğini söyledi. “Aslında muhafazakâr politikayla çok uzun bir yere gidilemez” diyen solcu devlet bilimci, bakanların koalisyon gücünün başarısızlığa ulaşacağı endişesini bir noktadan sonra taşıyamadıklarını ve dağıldıklarını açıkladı.
Ben, ne Kültür Bakanının kültüre masraf yapmayacağız açıklamasına, ne Çalışma Bakanının atın gençleri işten demesine şaşırdım. Hatta bu garip açıklamaları yapan bakanlara, için için, açıklanamaz bir yakınlık hissettim. Onları kendimden saydım.”Odunu koysam milletvekili olur” “Yürümekle yollar aşınmaz”, “Benim memurum işini bilir”, “Ananı da al git” bu sözleri de İsveç sağından duyarsam tam tutulma yaşandı demektir, değmeyin keyfime.