Recep Tayyip Erdoğan seçim propagandası yapmak için 27 Nisan günü, Akkuyu Nükleer Güç Santralı’na “ilk nükleer yakıtın getirilmesi töreni” düzenledi. 15 gün sonra ise işlerin nasıl kuralsız yürütüldüğünü gösteren yasal bir gelişme yaşandı. Anlamı şuydu: Kurala uyulmayınca, kural değiştirildi! Nasıl mı?

Akkuyu yasaya uymayınca, yasayı değiştirdiler
Akkuyu Nükleer Santralı, herkese uygulanması gereken kıstaslardan muaf tutuldu.

Tüm ülke seçim telaşına kapılmışken oy vermeye iki gün kala 12 Mayıs’ta Resmi Gazete’de, Su Kirliliği Kontrol Yönetmeliği’ndeki değişiklik kararı yayımlandı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 2004 yılında çıkarılan yönetmeliğin 36. maddesine ve eklerinde yer alan 9.6 kodlu tablonun dipnotuna ilave yaptı. Bu küçük dokunuşlar, Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin soğutma işlemini yürütecek kıyı tesisleri ile ilgiliydi.

Değişiklikler şöyleydi:

“Madde 1- 2004 tarihli Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinin 36’ncı maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

“Nükleer Güç Santralleri için; endüstriyel soğutma sularının denize deşarjında Yönetmeliğin diğer hükümleri geçerli olmak kaydıyla 33’üncü maddenin 4’üncü fıkrasında belirtilen şartlar aranmaz.”

MADDE 2- Aynı Yönetmeliğin ekinde yer alan Tablo 9.6’nın ikinci dip notu aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Soğutma amaçlı olarak deniz suyu kullanılması durumunda Tablo 2’deki sıcaklık kriterleri dikkate alınır. Nükleer Güç Santrallerinde ise; deniz suyunun soğutma amaçlı olarak kullanılması ve bir kanal vasıtası veya derin deniz deşarjı ile denize deşarj edilmesi durumunda; denize deşarj noktası referans kabul edilerek, deniz yüzeyinde kanal boyu/derin deniz deşarj hattı uzunluğunun 1/4’ü yarıçaplı alan sınırında (ilk seyrelme bölgesi sınırı olarak kabul edilerek) deniz suyunun sıcaklığını, Haziran-Eylül aylarını kapsayan yaz döneminde 1 ˚C’den, diğer aylarda ise 2 ˚C’ den fazla değiştiremez. Ancak, deniz suyu sıcaklığının 28 ˚C’nin üzerinde olduğu durumlarda, alıcı ortam sıcaklığını 3 ˚C’den fazla değiştirmeyecek şekilde deşarja izin verilebilir.”

Bunların ne anlama geldiğine bakalım şimdi.

DEĞİŞİKLİK NE ANLAMA GELİYOR?

Öncelikle Akkuyu Nükleer Santrali, herkese uygulanması gereken kıstaslardan muaf tutulmuş oldu. Yönetmeliğin eski halinde denize deşarj edilen soğutma suyunun 35 dereceyi aşamayacağı ibaresi yer alırken, Akkuyu için bu sınır artık yok. Ayrıca denetim amaçlı yapılacak analizlerde numune alma yeri, deşarj noktasının 75 metre mesafesinde olması gerekirken, Akkuyu için mesafe 500 metreye kadar genişletildi.

Peki bu Akkuyu için yapılan bu değişiklikler niye önemli?

UZMANLAR UYARMIŞTI

Akkuyu meselesini yakından takip eden farklı alanlarda çok sayıda uzmanın da yer aldığı Akdeniz Çevre Dernekleri, santralin inşaatının durdurulması için Ekim 2022’de bir dava açmıştı. Dava dilekçesinde yapılan uyarılar, bugün tartıştığımız konuyu açıklığı ile ortaya koyuyordu. Bilgileri oradan özetleyelim:

“Santral saatte 1 milyon metre küplük soğutma suyuna ihtiyaç duyuyor. Bu hacimde ısıtılmış su da denize salınacak. Nükleer santrallerin denizden veya nehirden aldıkları soğutma suyu sıcaklığı 28 dereceyi aşmaması gerekir. Soğutma suyu sıcaklığı 28 dereceyi aştığı takdirde nükleer santraller büyük tehlike yaşamakta. Nitekim son 3 yıldır Avrupa’da sıcak hava dalgaları sırasında Fransa’daki nükleer soğutma suyunun zaman zaman 28 dereceyi aşması nedeniyle santraller durduruldu.

Ayrıca nükleer santraller etrafında bir ısı adası oluşturduğundan hem karasal ekosistemi hem de denizel ekosistemi fazladan ısıtmakta. Akkuyu projesinin iklim değişikliği nedeniyle nükleer santrali soğutamayacak kadar fazla ısınmış olan Akdeniz ekosistemini daha da ısıtacağı kesin. Nitekim Max Planck Enstitüsü’nün son çalışması Doğu Akdeniz ve Ortadoğu’da iklim değişikliğine bağlı hava sıcaklığının dünya ortalamasından 2 kat daha fazla olduğunu gösteriyor.

Yine Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün Anamur ve Silifke’deki deniz suyu ölçüm istasyonlarından alınan verilere göre deniz suyu sıcaklığı yaz aylarında 30 dereceyi aşıyor. Hükümetler arası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) raporları baz alınarak yapılan çalışmada da nümüzdeki 20 yıl içinde Akkuyu alanı dahil Akdeniz’de deniz suyu sıcaklığının ortalamasının 30 dereceyi geçeceği tahmin edilmekte.”

Akkuyu için hazırlanan bilirkişi raporunun ilgili bölümüne de bir göz atalım. Orada da deniz suyu sıcaklığının 28 dereceyi geçmesi halinde santralın çalışmasının yavaşlatılacağı not ediliyor ve şu ifade yer alıyor: “Deniz ortamının seyreltme kapasitesi ne olursa olsun, denize deşarj edilecek su 35 dereceden fazla olmamalıdır.”

Yani uluslararası standartlar gayet açık. Üstelik bu standartlar Türkiye’nin yasal mevzuatında da aleni şekilde yer alıyor. Özetle, Akkuyu’da bunlara uyulmazsa geri dönülemez çevresel riskler doğacak. Daha açık nasıl anlatılsın.

İŞİN İÇİNDE CENGİZ VARSA…

Bu uyarılar yapıldığında Akkuyu santralinin sahibi Rosatom’un kamuoyuna açık cevabı bakın ne olmuş. Kendi internet sitesinde halen duran “Akkuyu NGS AŞ’den İddialara Cevap” başlıklı basın bildirisinden aktaralım:

“Akkuyu NGS Projesi’nde, türbin ünitesine ait kondansatörlerin deniz suyuyla soğutulması için tek akımlı kullanma suyu temin sistemi öngörülmektedir. Söz konusu su temin sistemi sayesinde suyun denize deşarjı sırasında, Türkiye Cumhuriyeti mevzuatınca uyulması öngörülen sıcaklık parametrelerinin korunması ve böylece denizin fauna ve florasına olumsuz etkinin engellenmesi sağlanmaktadır. Deşarj edilen suyun sıcaklığı ile ilgili olarak ise, yapılan hesaplar neticesinde deşarj edilecek su sıcaklığının ‘Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği’ çerçevesinde belirlenen değerleri geçmeyeceği yönündeki bilgiler aynı şekilde ÇED Raporu’nda yer almaktadır.”

Ne diyor şirket? “Her şeyimiz yasal mevzuata uygun yapılıyor.” Madem mevcut mevzuata uygun yapıyordunuz da son anda o mevzuatta özel olarak Akkuyu için alelacele niçin değişiklik yapıldı? Yanıtını, işi kimin yaptığına bakınca buluyoruz zaten.

Kıyı tesisleri inşaatını Cengiz İnşaat yapıyor. Projenin mühendislik ayağı ise Yüksel Mühendislik’te. İki şirketin namını artık hepimiz biliyoruz. Projeyi yakından bilen ve benzer işlerde çalışmış olan bir uzmanın değerlendirmesini de aktaralım: “Difüzörlerle tüm körfeze yayılması gereken santralde ısınmış suyu olduğu gibi denize bırakacaklar. Böyle olursa artık orada normal bir su hayatı kalmaz.”

AKP iktidarı işlerini yasaya uyduramıyorsa, yasayı işine uydurmada hayli becerikli. Ve böyle bir yönetim becerisinin nelere malolduğunu depremde gördük.