Felaketler öfkenin aklı esir aldığı zamanlarda yaşanır ve “Öfkeyle kalkan zararla oturur!” Bunu Hamas da İsrail de görecek.

An”a korkunç görüntüler hükmederken düne dair olanlar bellekten silinir, öfke aklın yerine geçer. Keşke, pazar günü ABD’den gelen sinyaller aklın yoluna girildiğinin işareti olsa. Netanyahu hükümetinin Filistinlileri korkunç bir intikamla cezalandırmalarını desteklemekten vazgeçtiğini gösterse...

“İnsan hayvanlarla savaşıyoruz ve buna göre hareket ediyoruz” diyen akılsızlığın nereye çıkacağını görmek için 11 Eylül’ü anımsamak yeter.

ABD, öfkenin ve intikam hırsının akılları esir aldığı 11 Eylül sonrası, milyonların ölümüne, ülkelerin harap olmasına, tarihin en büyük mülteci akınlarına ve güvensizliğin çok daha yayılmasına yol açtı.

Çözüm istiyorsanız, ne geçmişe takılıp “ilk taşı atan”ı arayacak ne de bir taşın atıldığı “an”a kilitlenip süreci göz ardı edeceksiniz. Bilginin dolaşımını tekelinde tutan Batı yüzünden, şimdi olan bu. Hamas’ın son saldırısının bağlamını görmeyip terörü “sebepsiz” sanan çok.

Keşke, sürekli Hamas’ın yarattığı dehşetin videolarını izleyen gözlerini birazcık da İsrail kurşunlarıyla ölen masum Gazzelilerin, faşist yerleşimcilerin topraklarını gasp ettikleri Filistinlilere yaptıkları zulmün videolarına çevirebilseler. Bir parçaya değil bütüne bakabilseler. Keşke, “iyi ki varlar” dediğim İsraillileri, Yahudileri dinleseler!

Bugünün geleceği dünden belliydi ve “iyi ki var” olanlardan Chomsky hep uyarıyordu. 2015’te de uyarmıştı: “Son 40 yıldır İsrail’e yönelik en büyük tehdit kendi politikaları olmuştur. Eğer 40 yıl öncesine, mesela 1970’e bakarsanız, İsrail dünyanın en saygı ve hayranlık duyulan ülkelerinden biriydi. (…) Şimdi ise dünyanın en sevilmeyen ve korkulan ülkelerinden biri. 70’lerin başında İsrail bir karar verdi. Genişlemeyi güvenlik içinde yaşamaya tercih ettiler, bu da tehlikeli sonuçlar doğurdu. (…) eğer genişlemeyi güvenlik içinde yaşamaya tercih ederseniz, bu iç yozlaşmaya, öfkeye, muhalefete, izolasyona ve muhtemelen nihai yıkıma yol açacaktır.

Öfke aklın önüne geçmese, Filistinlilere yönelik bu tutumun İsrail’e de zarar vereceği uyarısı yapan bilge Yahudilere kulak verilir… İşgalin bir halkı yok edemeyeceği, artırılan baskının daha çok öfke olarak geri döndüğü, kaybedecek şeyleri kalmayan insanların isyanının İsrail’i de yakacağını kavranır!

Netanyahu’nun aşırı sağcı hükümeti, Filistinlilerin bir devlete sahip olma isteklerini ezmeye, apartheid statükosunu sürdürmeye ve onları İsrail içinde bir hapishanede yaşatmaya kararlı görünüyor.

Barış ve çözüm isteyenlerin tankları, topları, bölgeye gönderebilecekleri uçak gemileri yok! Ancak, köşeye sıkıştırılan ve kaybedilecek bir şeyi kalmayanların patlayacağını bilen, öfkeye esir edilmemiş akılları var.

Onlardan biri de solcu Knesset üyesi Ofer Cassif. Hamas saldırısının hedefinde kalmış işgal karşıtı ve barış yanlısı iki yakın arkadaşından “Korkuyoruz” mesajı aldığında Meksika’da sol partilerin bir konferansındaymış. Arkadaşları o son mesajın ardından öldürülüyorlar.

Cassif yine de aklın ve vicdanın yolunu izliyor. “Hamas’ın yaptığını hiçbir şey meşrulaştıramaz, İsrail’in işgal altındaki topraklarda yaptıkları bile”, diyor. Ve ekliyor; “İsrail’in Gazze’deki katliamını da hiçbir şey meşrulaştıramaz, Hamas’ın saldırısı bile.”

Cassif’e göre, yaşananlardan Filistinlileri yok etmeye ahdetmiş “faşist hükümet” sorumlu. Filistinlilerin işgalden kurtulup özgürleşmesi İsraillileri de özgürleştirecek.

Tek çıkış yolu ise İsrailli, Filistinli ve uluslararası tüm barış yanlısı güçlerin birliği!