AKP’li belediye Altın Portakal’ı niye bıçakladı?
Referandum sandığından çıkan tablo devam ederse 2019’daki yerel seçimde koltuğunu kaybetmesine kesin gözüyle bakılan Antalya’nın AKP’li Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, ilginç bir adım attı. Bu yıl 54’üncüsü düzenlenecek, Türkiye’nin en köklü film festivali Altın Portakal’da “ulusal yarışma” kategorisini kaldırdıklarını açıkladı.
Yeşilçam’ın en büyük motivasyonlarından biri olan Altın Portakal’dan yerli filmler artık yarışamayacak. Gerekçe, “Festivalin çıtasını yukarı çekmek…” Zaten ana ödülün “uluslararası” olduğu bir festivalden söz ediyoruz. Ek bir kategori olarak “ulusal yarışma”nın varlığı, festivalin çıtasını mı düşürüyordu acaba?
Şöyle hafızayı hafif zorlayınca, son birkaç yıldır ödül törenlerinde yaşananlar yüzünden mi “ulusal kategori” kaldırıldı sorusu insanın kafasını kurcalıyor. “Ulusal kategori”de ödül alanların sahnedeki politik mesajlarının büyük rahatsızlık verdiği çok açık zaten. Türel’in göreve geldiği günden bu yana yandaş medyanın sponsorluğunda yapılıyor Altın Portakal. Ödül törenlerini de (hesabına geldiği kadarıyla) yandaş kanal yayınlıyor sadece.
2014’te Reyan Tuvi'nin Gezi Belgeseli’ni sansürlemişti festival yönetimi. 2015’te de Nadir Sarıbacak’ın “Memlekette ilgili dertlerim var” diye başladığı 1 dakikalık konuşmasını da şak diye makaslamıştı ATV. Ulusal Kategori’yi kaldırmanın asıl sebebi çıta mıta değil de bunlar olmasın sakın?
***
Dipteyiz, sondayız, depresyondayız
Sadece dünkü basın taramasından çıkan ekonomi haberlerini alt alta koyalım:
» Devlet artık vergi toplayamıyor, daha doğrusu mükellefler artık vergilerini ödeyemiyor: 2017 yılının ilk yarısında tahakkuk eden verginin sadece 32’si toplanabildi. 2007’de bu oran yüzde 80’e yakındı! Tarihin en dip noktasında.
» Vergi mükellefi olan şirketlerden çok, hükümetin yan kolu gibi çalışan TOBB’un rakamları bile korkutucu. Geçen yıla göre kurulan şirket sayısında yüzde 3,35 düşüş oldu. Asıl olumsuz sinyal, kapanan şirket sayısında. Haziran ayında kapanan şirket sayısı, geçen yıla göre yüzde 28 arttı!
» Dünyaca ünlü emlak şirketi JLL’nin açıklamasına göre, göre boşalan dükkân sayısında da patlama var. Kiralamak için kıyasıya savaşılan büyük caddelerdeki dükkânlar bomboş. Boşalan dükkânlar eskiden 1-2 ayda dolarken, şimdi 6 aydan önce kiracı bulamıyor.
» Son kötü haber de Fitch’ten. İktidar ve medyası, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşunun, olumlu adım atmasını bekliyordu. Kredi notumuz aynı kaldı, kredi görünümü ise durağan olarak teyit edildi. Bu karar, Almanya ile krizden dolayı coşan pariteyi daha fena etkiledi. Berlin’in açıkladığı son kararların, önümüzdeki dönemde sanayi ve turizmde yapacağı etkiyi saymıyorum bile...
Özetle, mesele “Ver mehteri, beter olsunlar” goygoyu yapamayacak kadar tehlikeli. Buzdağı da, tahmin ettiğimiz kadar uzak değil.
***
Kadri Gürsel’i tutuklayan Kamer Genç’i affetmezdi
“Hocaefendi”sine yönelik övgüleriyle tanınan AKP’li Reşat Petek’in başında olduğu darbe komisyonu, kumpas soruşturmalarındaki F tipi polisler gibi eklemeler yaptı rapora. CHP’nin Adalet Yürüyüşü’nden sonra Petek ve arkadaşlarının aklına geldi herhalde, CHP’yi FETÖ ile iltisaklı göstermek. İlginç bir tesadüf tabii.
Bu haberi okuyunca, Youtube’un dehlizlerinde Meclis Genel Kurulu’nda Fethullah Gülen ile ilgili yapılan tartışmaların videolarına daldım. CHP’nin Gülen’i nasıl desteklediğini görebilmek için! Yeni Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın “Fethullah Gülen bu ülkenin yetiştirdiği değerli bir kıymettir, bilge bir insandır”, Milli Eğitim Bakanlığı’nı Gülencilere tepside sunan Hüseyin Çelik’in “Gülen devleti ele geçiriyor iddialarına kargalar bile güler” cinsi açıklamalarını izlerken, Youtube yeni bir video önerdi hemen. Geçen sene kaybettiğimiz CHP Milletvekili Kamer Genç’in videosunu.
Bundan tam 8 yıl önce, 10 Haziran 2009’da kürsüye çıkan Kamer Genç, AKP sıralarına dönerek şunları söylüyordu:
“Kimdir bu Fethullah Gülen? Ne yapmak istiyor? Sermayesi nereden geliyor? Rejimdeki rolü nedir araştıralım. Yarın en büyük zararını siz çekeceksiniz, ben çekmem. Benim düşüncem belli. Türkiye için çok büyük tehlike...”
Kamer Genç, bu uyarılarını yaparken, AKP sıralarından tükürükler saçarak “Utan utan, sarhoş” sesleri yükseliyor. Birkaç milletvekili kürsüye yürümek istiyor. Bir yandan dönemin Meclis Başkanvekili Güldal Mumcu, bir yandan kendi arkadaşları engelliyor, kürsüye yürümek isteyenleri.
CHP ile darbe arasında bağlantı kurmaya çalışan AKP’li Komisyon Başkanı Petek, 8 yıl önceki bu videoyu Darbe Raporu’na eklemedi elbette. Ben de, hani hafızalar tazelensin diye twitter hesabımda paylaştım. Bu yazı kaleme alındığında, videonun paylaşılmasının üzerinden 2 gün geçmemişti. Twitter’ın resmi istatistiklerine göre, 1.7 milyon insan tweeti görmüş, 465 bini videoyu izlemiş, 13 bin kişi RT’lemiş, 30 bine yakını da beğeni işareti koymuştu. Tweetin altına, “Keşke sözünü dinleseymişiz” diyen Reisperver gençler de vardı, “Biz zamanında uyarmıştık” diyen CHP’liler de.
Taksiciyle sohbet edip “Şekerim halk böyle düşünüyor” saflığına düşenlerden olmayacağız elbette. Ama sosyal medyadaki bu yankı bile, darbenin gerçek siyasal ayağının ortaya çıkarılması konusunda çok büyük bir beklenti olduğunu göstermiyor mu? AKP’nin kendi anketlerinde bile, adaletin varlığına olan inanç yerlerde sürünürken hele...
Ne diyelim.. Yıllarca cemaatin devleti nasıl kuşattığını yazıp çizen Kadri Gürsel’leri, Ahmet Şık’ları FETÖ’cülükten tutuklayanlar, Kamer Genç’i de “CHP-FETÖ” bağlantısından (!) tutuklayabilirlerdi. Rahmetli, bu dünyadan göçtü de kurtuldu.
***
3 ay önce 3 ay sonra
Referandumda “evet”leri artırmak için Almanya’yı yerden yere vuran Erdoğan’ın, “Hasbelkader zengin olmuş” Berlin yönetimine karşı, eski performansını sergilemediğinin farkında mısınız?
Başbakan Yıldırım’ın “Konuşarak halledebiliriz”leri, ekonomiden sorumlu bakanların “Gerginliğin alemi yok” yaklaşımları da 16 Nisan öncesine pek benzemiyor, değil mi?
Portakal bıçaklayan taban da bırakın Mercedes yakmayı, Adidas topu bile kesmedi henüz.
Yandaş medyanın tonu da, mevsim normallerinin altında seyrediyor. Türk siyasetçilere referandum öncesi miting yasağı getirdiğinde, yandaş medyadaki “Nazi”li başlıkları unutmak mümkün değil. Bundan 3 ay sonra, mesela Star’ın dünkü 1. sayfasında Almanya ile yaşananlara dair tek bir başlık olmaması, tam sayfa El Aksa krizine sarılması, çok ilginç değil mi?