Türkiye, AKP iktidarında hızla ahlaki çöküntüye uğradı. Bu durumu ortaya koyan yüzlerce TÜİK verisi hemen açıklanabilir. Ancak sayılarla sizi uğraştırmak yerine en basit yolla ne demek istediğimi anlatayım. Yeni Türkiye nedir? diye soranlara verilecek tek yalın cevap; “Bu günkü iktidar her zaman haklıdır ve ne yapmışsa iyi yapmıştır. Geçmiş yöneticileri her zaman kötü ve haksız […]

Türkiye, AKP iktidarında hızla ahlaki çöküntüye uğradı.

Bu durumu ortaya koyan yüzlerce TÜİK verisi hemen açıklanabilir. Ancak sayılarla sizi uğraştırmak yerine en basit yolla ne demek istediğimi anlatayım. Yeni Türkiye nedir? diye soranlara verilecek tek yalın cevap; “Bu günkü iktidar her zaman haklıdır ve ne yapmışsa iyi yapmıştır. Geçmiş yöneticileri her zaman kötü ve haksız işler yapmıştır. Cumhuriyetin kuruluşu bile yanlıştır!” Bu anlayışın içinden çıkan sözün özü şu;  Yalan ve dolanın üzerine kurulu bir yönetim anlayışının, Türkiye’yi hızla maceraya sürüklediğidir!

***

Son günlerde iktidara bakın, tek bir doğru söz söyleyen yok. Edilen sözler ve saldırılar hep ahlâka aykırı! Ekonomi çöktü. Piyasa kan ağlıyor. İşsizlik arttı. Millet Aç. Ama Saray tok!

***

Herkesin kendine göre yandaşı ve düşmanı var. Bülent Arınç’ın deyimiyle AKP’yi ya çok sevenler var ya da nefret edenler!. Ülkenin bu hale gelmesinde AKP anlayışının büyük katkısı var

***

Geçmiş dönemlere bakıyoruz, ahlak ve etik kurallar ülke ve yurttaşın olmazsa olmazıydı. Gelenek ve göreneklere bağlı insanlar karşısındakine sevgi olmasa da saygı gösterirlerdi. Nefret ve kinden korkarlardı. İyi insan olmayı insan ve emeğine saygı duymakla, yalan, riya ve hırsızlığa tüm güçleriyle karşı çıkarak barış içende yaşarlardı. Değişik ırk, dil, inanç ve cinsiyet farklılıklarını birlikteliğin olması gereken temel taşı olarak görür, buradan büyük zenginlik çıkarır böylece, kucaklaşmayı yüce değer olarak görürdü.

***

Hukuk devleti olmanın getirdiği en önemli konum ise başta anayasa olmak üzere yasalara uymaktı. Herkesin yasalar önünde eşit ve ayrıcalıksız olduğu bilinci Türkiye Cumhuriyeti’nin egemenliğinin temel taşı olmuştu. Bu nedenle eski Türkiye’de herkes yasalara, yanlış yapmamaya ve görevini kötüye kullanmamaya çok dikkat ederdi. Bu dikkat ahlâklı olmayı ve etik kurallara uymayı gerektirir, dolayısıyla birbirine saygı duyan yurttaş ile yurttaşını koruyan devlet anlayışı güçlenirdi…

***

Bunları niye hatırlattım?..

Araklı’da sel felaketi yaşadık. 4 yurttaşımızı kaybettik. Çamlıktepe ve Yeşilyurt Mahallesinde meydana gelen sel nedeniyle evler yıkıldı.  O bölgede bulunan HES’in duvarının yıkılmasının da bu felakete katkısı olduğu AFAD yetkililerince bildirildi.

Ancak Ülkeyi yöneten Bakanlar bu felaketi “Allah’ın işi” olarak değerlendirdi.

Dere yataklarına kaçak binalar yapanlara göz yuman, hatta bu tehlikeli durumdan rant elde etmeye çalışanların göz göre göre gelen felaketi “Allah’a havale etmesi” ahlaki konumumuzun nasıl aşağılara çekildiğini açıklıyor sanırım!

Anlaşılıyor ki; “Dindar ve kindar gençlik yetiştirmenin amacı bu tip felaketlerin failinin anlaşılır bir şekilde bulunabilmesi olsa gerek!” Şimdiki Cumhurbaşkanı AKP genel başkanıdır! Diğer parti başkanlarına tanınmayan hak ve koruma AKP başkanında vardır. O şeyi söyleyebilir ama kimse ona bir şey söyleyemez. Yasaların kalkanı altında herkesi aşağılayabilir ya da kin ve nefret dolu sözler sarf edebilir! Sade vatandaşın kendini savunması, hakkını araması ya da savurulan tehditlerden koruması mümkün değildir. Çünkü tam bir dokunulmazlıkla korunmaktadır!..  

İşte tüm yanlışlık buradadır!  

Bu rejim bir zaman sonra bizleri baskı altında inletecek ve daha da bölecektir!..

***

Diğer yandan Ekrem İmamoğlu/Binali Yıldırım münazarasını AKP kaybetmiştir.

Bu duruma kızan AKP Genel Başkanı İmamoğlu’na “ Milletimden ve Ordu Valisinden özür dilemedikçe, böyle bir adaylığa bırakın layık olmak, böyle bir makama gelemez!” deyivermiştir!

***

“ Böyle bir Makama gelemez” sözü şayet Cumhurbaşkanı şapkasıyla yapılıyorsa bırakın halkın oylarını yönlendirmeyi, alenen İmamoğlu’nu tehdit anlamı taşımaktadır! Kaldı ki; AKP genel Başkanı olarak verilen bu açık beyanatla anlatılmak istenen kamu görevlisine hakaretten yargılanarak ceza alması ise, bu da  Anayasanın 138 maddesini çiğnemek demektir!..

***

Yeni Türkiye işte böyle. Hak, hukuk, ahlak ve etik kalmadı! Sadece tek irade var!